İsmet TAŞ
Punto:
Dinle
Kısa bir süre önce İzmir Belediye Başkanı tarafından İzmir’e has bayrak ve para tartışması gündeme geldi. Açıkçası hepimiz ters köşe olduk! Bu girişim açıklandığında yer yerinden oynayacak ve belediye başkanı istifa etmek zorunda kalacak sandık. Tabi ki öyle olmadı. Karşı çıkanlar eleştirenler oldu ama beklenilen olmadı. Belediye başkanı hala görevinde.
Olay Türkiye’yi bölmek için bir adım olduğunu söyleyenlerin yanı sıra, “Ne var canım bunda, turistik amaçlı yapılacak olan bir şey amma da abartıyorsunuz” diyenlerde oldu. Bunu diyenlerin başında elbette ana muhalefet partisi vardı.
Bu köşeyi takip eden siz değerli dostlarım çok iyi bilirler ki, görüşlerimizi herhangi bir siyasi partiye göre belirlemediğimiz gibi, bir partiyi eleştirmek veya taraf olmak yerine, tarafsız, bilimsel metotlar çerçevesi içerinde düşüncelerimizi dile getirir okurlarımızla paylaşırız. Ancak söz konusu vatan olduğunda kimse kusura bakmasın tarafımızı net ortaya koyarız. Önce vatan, önce Türkiye, önce ay yıldızlı bayrağımız deriz gerisini teferruat kabul ederiz.
Peki durup dururken nereden çıktı bu İzmir için bayrak ve para meselesi? Belki de durup dururken değil, bir planın, bir projenin, bir anlayışın ifadesi olarak ortaya çıktı. Çünkü bunu ifade etme cesareti gösterenler ya koca bir yürek yemeleri lazım ya da ciddi bir şekilde sırtlarını bir yerlere dayayıp emir ve talimatlarını oralardan almaları gerekir. Bize göre bir projenin uygulanmaya konulmak istemesinden başka bir şey değildir.
Peki bu girişim yeni mi? Elbette değil. İsterseniz tarihte özetin özeti ile kısa bir sörf yapalım sonra bugüne gelelim.
Milattan önce 1200 yıllarında Batı Anadolu’da İyonlar tarafından İyonya uygarlığı kuruldu. İyonlar 12 şehir devleti kurmuşlardır. (Bunlar arasında Symima(İzmir) Şehir Devleti de bulunmaktadır.) İyonlar, ticaret yolları ve verimli topraklar üzerinde olmalarından dolayı da kısa sürede zenginleşmişler parlak bir uygarlık oluşturmuşlardır. Ticaret, sanat ve denizcilikte üstün başarılar sağlamışlar ancak bir birlik kuramamışlardır. Şehir devletlerini zaman içerinde krallar ve tiranlar yönetmişlerdir. İyonlara göre bu dünya soğuk, ıssız ve güçsüzdür. Tabiat olaylarını tanrılar yönetir. Öbür dünya diye bir şey yoktur. Dolayısı ile bu dünyanın bütün zevklerinden faydalanmalı en iyi şekilde yaşamalıdır. İyon alfabesi sayesinde düşünce, bilim ve sanat alanında son derece parlak bir zaman geçirmişlerdir. Dünyaca bilinen, Pisagor, Hipokrat, Heredot, Tales gibi düşünür ve bilim adamları bu dönemde yetişmişlerdir.
İyon Uygarlığı Batı Uygarlığının temelini oluşturması açısından da önemlidir.
O yıllardan bu yıllara yüz yıllar boyunca batılılar Türkiye’yi bölmek, parçalamak için yüzlerce planlar projeler üretmişler ama tam olarak istedikleri gibi olmamıştır. Özellikle İngiltere Batı Anadolu’da İzmir’in başkent olacağı bir İyon Devleti kurmanın hayallerini hep yaşamış bunu gerçekleştirmek için elinden geleni değil gelmeyeni de yapmaya çalışmıştır. Bunu da Yunanistan üzerinden denemeye kalkışmıştır. Tarihçi Albert Sorel, “Doğu sorunu Türklerin Avrupa’ya girmeleri ile başlamıştır” demiş ve Romanyalı diplomat Djuvara’ya göre, 13 ve 14. Yüzyıldan itibaren Türkleri Avrupa’dan ve geldikleri yerlere yani Orta Asya’ya sürmek için 100 e yakın proje yapılmıştır. (Biz buna Şark Meselesi diyoruz. Ayrı bir incelemeye tabidir.)
Bu projeler çerçevesi içerisinde İngiltere 1900 yıllardan itibaren çıkarları gereği Batı Anadolu’da bir İonya Devleti kurmak için maddi manevi olanca gücü ile tekrar çalışmalarını hızlandırdı.
İngiltere’nin destek ve gayretleri ile, 15 Mayıs 1919 Yunan kuvvetlerinin İzmir’i işgali, İngiltere’yi İyon Cumhuriyeti için bir kez daha umutlandırdı. Türklerden intikamlarını almak ve Megali İdea gerçekleştirmek için yeni bir fırsattı.
Ve Yunan Hükümeti, İngiltere’nin tam desteği ile 30 Temmuz 1922 de İzmir merkezli İyonya Cumhuriyeti kurulduğunu bütün dünyaya ilan etti. Yeni idarenin Yunan Ordusunun güvencesinde olduğunu bildirdi. Bu idarenin 80.000 kişilik özel kuvveti olacak ve masraflar yöre halkından alınacaktı. Hemen akabinde de İyonya Üniversitesinin hazırlıkları başladı.
İyonya Cumhuriyeti 9 Eylül 1922 de Yunanlıların geldikleri gibi gitmeleri ile yıkıldı. Dünyanın en kısa ömürlü yani 40 günlük devleti ünvanını aldı.
Peki küresel emperyalizm Şark Meselesinden vazgeçti mi? Elbette hayır. Doğuda Büyük Ermenistan’ın yanı sıra Kürdistan’ı, Kuzeyde Pontus Devletini, Ege’de İyonya Devletini, İstanbul ve Trakya da ayrı bir devlet kurma hayalleri sürekli canlı. Bunun içinde bitmek tükenmek bilmeyen projelerini sürekli devreye sokmaktadırlar.
Görünen o ki Türkiye’yi bölme faaliyetleri hız kazanmış durumda. Belediye Başkanının son derece bilinçli bir şekilde ifade ettiği bayrak ve para meselesi tarihi İyon Cumhuriyetinin tekrar hortlatılmasından başka bir şey değildir. Açıkça Türk Kamuoyuna, “Yoklama” çekilmiş nabız yoklanmıştır. Gerekli tedbirler alınmadığı sürece bu çıkışlar hep olacak ve fırsat kollanacaktır. Belediye Başkanının bu çıkışının mutlaka bir karşılığı olmalıdır.
Prof. Dr. Anıl Çeçen’in dediği gibi, “Türkiye Cumhuriyeti yaşadıkça, İyonya devleti kurulamaz, kurulursa o zaman da Türkiye Cumhuriyetinden söz edilemez…”
İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı