Piyasalar

İsmail Gaspıralı Üzerinden Türk Rus İlişkilerine Operasyon Nasıl Çekilir?

Punto:
Osmanlının son iki yüzyılında İngiliz istihbaratçıları, Rusların Asya’daki ilerleyişini önlemek için ‘Türklerin Birliği’ fikrini işlediler. Bu kapsamda Asya Türklüğüne yol gösterebilecek yegâne güç Osmanlı İmparatorluğu olduğundan, Ruslarla Osmanlıyı karşı karşıya getirme politikasını benimsemişlerdi. Belki bu nedenle olsa gerek Türkçülük hareketi Osmanlı coğrafyasındaki Türk ahali arasında değil Osmanlı İmparatorluğu sınırları dışında özellikle Çarlık Rusya’sında başladı/başlatıldı. İlk Türk Ocaklılara bakıldığında çoğunun Çarlık Rusya’sından Osmanlıya sığınan muhacirler olduğu görülecektir. Çarlık Rusyası'nın Mutemet Adamı İsmail Gaspıralı-Gasprinski ve Türkçülük Amacım Gaspıralı'nın hayat öyküsünü yazmak olmadığından, bilindik biyografisinden pek fazla söz etmeyeceğim. Bir çoğumuzun "Dilde, fikirde, işte birlik" sözünden tanıdığı ve sevdiği İsmail Gaspıralı da bu hareketin öncülerinden kabul edilir. 1881’de, Akmescid’de çıkan Rusça Tavrida gazetesinde “Russkoe Musulmanstvo / Rus Müslümanlığı" başlığıyla, sonradan risâle halinde yayımlanan seri makaleler yazdı. Eğitimini Rus okullarında sürdürdü, Moskova'daki askeri okulu bitirdi. Kırım’da Gaspıralı İsmail Bey; Rus Çarlığını rahatsız etmeyecek Türkçülük düşüncelerini, 1883'te Rusya İmparatorluğu boyunca Müslümanlar tarafından geniş biçimde okunan Kırım Tatar tarihinin Tercüman olarak bilinen ilk gazetesinde yayınladı. 1883'te kurduğu ve 1918'e kadar varlığını sürdüren "Tercüman" adlı gazetesinde Türk halklarını birlik ve dayanışmaya çağıran yazılar kaleme aldı. Kendisine Rus etki Ajanı dedirtebilecek bir makalesinde İsmail Gasprinski-Gaspıralı şöyle yazıyordu: "Rusça, ne mutlu ona ki, mamur niteliği sayesinde yalnızca biz Kırım Tatarları arasında değil, aynı zamanda, gözlemleyebildiğimiz kadarıyla, gerek Kafkasya gerekse Orta Asya'da da 'kendi evinde' ve 'bir yerli gibi' yaşıyor. Dolayısıyla, Allaha şükürler olsun, bizim Müslüman halklar arasında Ruslara karşı iyi niyetten gayrı bir duygu yoktur." Gaspıralı'nın Rus değerlerine ve Rus modernleşmesine hayranlığı sınır tanınadığından şöyle yazmaktan geri durmamıştı; "Benim bir Moskovalıdan daha Rus olduğumu söyleyenler bile var." İşte bu sözleri nedeniyle Gaspıralı'nın çağdaş karşıtları onu Ruslaşmanın tehlikeli bir elçisi görüyorlardı. Gaspıralı'nın yenilikçi ve gelenek dışı devrimci çabalarından dolayı kendisine Ruslaşmış Tatar damgası vurulmuştu. Karşıtları onun Ruslarla yakınlaşma planlarını kendi etnik ve İslâmî kimliklerine bir tehdit gibi algılıyor ve sürekli olarak kötülüyordu. Haklılık payları vardı çünkü Gaspıralı yazılarında, toplantı konuşmalarında Çarlık Rusyası ve onun halkının kültürüne karşı gerçek bir sevgi gösterir ifadeleri en büyük delilleriydi. Gaspıralı yayınladığı Kırım Tatar tarihinin ilk gazetesi Tercüman'da Rusya İmparatorluğundaki Müslümanlar ile Ruslar arasında yakınlaşmanın çağrısını yapıyordu. Uzmanlara göre bu açıdan eserleri sömürge karşıtı (yani Rus karşıtı) ya da ayrılıkçı milliyetçilik içermez. Gaspıralı kendisini eleştirenlerce bir Rus muhibbi, İslam dışı sapkın gibi sıfatlarla anılması boşuna değildi. Hatta Sovyet İslâm uzmanı Lyutsiyan Klimoviç Çarlık Rusya'sında İslâm (İslam vtsarskoy Rossii) adlı eserinde Gaspıralı'yı kıyasıya eleştirmiş "Tatar burjuva sömürücülerinin en şaşaalı sözcüsü" olarak nitelendirmişti. Klimoviç Gaspıralı'nın "tüm halklar için bir karabasana dönüşen Rus Çarlığını yeniden ayağa dikmek uğrunda kayda değer bir çaba harcadığını" ileri sürüyordu.* Ama goygoycular onu Türklük bilincini inşa eden ermiş ilan ettiler. Eğitim şart. II. Abdülhamid ve İsmail Gasprinski II. Abdülhamid, Gaspıralı İsmail’in faaliyetlerini İstanbul’a taşımasına müsaade etmemiş. Neden acaba hiç düşündünüz mü? Araştırdınız mı? Belki Gaspıralı’nın faaliyetlerinde İngiliz nüfuzunu hissetmiş hatta Çarlık Rusyasının askeri istihbaratçı kimliğini öğrenmiş olmalı. İslam dünyasının postmodern mehdiliğine soyunan Gasprinski, Ekim 1907 - Şubat 1908 arasında üç defa Kırım ile Mısır arasında gidip gelen Mısır’da düzenlemeyi istediği Müslüman Kongresini bir türlü toplamayı başaramadı. Neden Mısır'ı tercih etmişti? İlk akla gelen İstanbul’da kendisine yüz verilmemişti. Ayrıca Mısır El Ezher Üniversitesi İslam aleminin aydınlarının toplanma yeri olduğu gibi II. Abdulhamid karşıtı Jön Türk hareketinin karargahı durumundadır. Demek istediğim anlattırılan İsmail Gaspıralı-Gasprinski başka bir şahsiyet, tarihteki İsmail Gaspıralı-Gasprinski başka birisi. Yalan söyleyen tarih utansın! Atlantikçi Kırımcılar ile Avrasyacı Kırımcıların Kavgası Türkiye’nin Kırım politikası uluslararası dengeleri gözeten bir stratejiyi görüntüsü versede gerçek biraz farklı. Bir taraftan Mustafa Cemiloğlu (bazıları ona Cemilev diyor) vasıtasıyla Kırım’ın Ukrayna’ya bağlı olduğu tezi işlenirken diğer taraftan da Rus yanlısı Kırım Milli Meclisi’nin kararlarına saygı gösteriliyor. Kırım Türklerinin Ruslardan zarar görmemesi için diplomatik temaslar sürdürülüyor. Türkiye’nin Kırım politikasına abanmamasının en önemli sebebi, Kırım Türklerinin demografik açıdan zayıf konumları ve aralarındaki bölünmüşlük. Her Kırım Derneği kendi faaliyet sahasını diğerinden üstün görüyor, dokunulmaz buluyor. Sonuç ortada. Türkiye’den başka sığındıkları ülke olmamasına, Türkiye’den başka destek veren ülke çıkmamasına karşın, bazı çokbilmişlerin “Tatarcılık oyunu”nu sahnelemeleri ne yazık ki bir trajedi. Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu ve Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı Ünver Sel'in faaliyetleri Kırım Türkiye, Rusya Türkiye ilişkilerine büyük katkı sunuyor. Dışarıdan bakanlara göre sıkı bir Avrasyacı. Ünver Sel, Kırım Tatarlarının barış elçisi ve reelpolitik düşünüyor.** Atlantikçi Kırımcılar Rusya’ya Yanaşmak İçin Dernek Kurarsa Ne Olur? Kırım’ın Bahçesaray şehrinde 8 Kasım 2016'da tarihinde “İsmail Gaspıralı Avrasya İnsani Enstitüsü”nün kurulması ile ilgili kuruluş sözleşmesi imzalandı.*** Bir yıl sonra İsmail Gaspıralı Bilimler ve Sanatlar Akademisi Başkanı ve Kırım Kültür Bakan Yardımcısı Doç. Dr. İsmet Zaatov'un Türkiye’ye yaptığı ziyaret kapsamında SASAM Merkezini ziyaretinde Türkiye ile Kırım arasındaki tarihi ve kültürel gönül bağlarının güçlendirilmesi için işbirliği imkanları ele alınmıştı. SASAM heyetinden Mesut Emre Karaköse, Zafer Tekin, Yaroslav Samoylov’un katıldığı görüşmeler neticesinde, iki kurum arasında işbirliği protokolü hazırlanmıştı. **** Dört yıl sonra Ocak 2020 de Kırım’da faaliyet gösteren İsmail Gaspıralı Bilim ve Sanat Akademisi ile Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM) ortak çalışması ile her yıl Kırım’ın Bahçesaray şehrinde “Kültür ve sanatın gelişmesinde başarılar”, “Bilim ve eğitimin gelişmesinde başarılar”, “Edebiyatın ve gazeteciliğin gelişmesinde başarılar”, “Sosyo-politik etkinliklerde başarılar”, “Ekonomideki başarılar ve hayırseverlik faaliyetleri” alanlarında ‘Uluslararası İsmail Gaspıralı Ödülü’ verileceği kamuoyuna ilan edildi.***** İsmet Zaatov'u Rus İşbirlikçisi ilan eden Kırım Haber Ajansı "Kırım’da işbirlikçilerin Türkiye’den destek görmek amacıyla gerçekleştiriği yeni hamle “Uluslararası İsmail Gaspıralı Ödülü” oldu." başlıklı haberiyle İsmet Zaatov'u tersinden destekledi.****** Rusların avukatı değilim ama herhalde bu perdeleme ile Rusları yanıltmak amaçlanmış. Sadece yanıltılan Ruslar mı? Türk kamuoyu yanıltılmıyor mu? Rus İşbirlikçisi olarak nitelendirilen İsmet Zaatov aslında Ukrayna'da yaşayan Atlantikçi kanadın sözcüsü Mustafa Cemiloğlu ile yakın dost. İkisi birlikte Almanya'nın Münih şehrinden yayın yapan CIA tandaslı Azatlık (Hürriyet) radyosu haberlerine konu oluyor, demeç veriyordu.******* Düşünsenize Türkiye'deki milliyetçi muhafazakâr bazı isimler, 1980 öncesi MHP'nin yarı resmi gazetesi Hergün yazı işleri müdürü CIA ajanı Enver Altaylının yönlendirmesiyle Almanya’ya giderek Azatlık Radyosu (Radio Svoboda)'nda çalışmayı marifet ve kahramanlık sayıyorlardı. Peh... Peh...Peh... Ankara’da düzenlenmesi planlanan İsmail Gaspıralı Sempzoyumu, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü, Dünya Kırım Tatar Kongresi (DQTK), Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği ve Yerli Düşünce Derneğinin ortaklığında gerçekleştirilecek. Ankara’da 16 Mart 2020 Pazartesi günü Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde 13.00’te program yapılacak ve 09.00’da Meyra Palace Hotel’de sempozyum düzenlenecek. ******** Türkiye (Cumhurbaşkanı Erdoğan) ile Rusya'nın (Putin) Çatıştırılması İç politikada muhalefet Erdoğan’ın başını ağrıtacak performanstan uzak. Aynı şey dış politika için söylenemez. Düşman güçlerle çevrelenmiş Türkiye zor süreçten geçiyor. Burnumuzun dibinde Fransa donanması Kıprıs Rum kesiminin limanlarına demir atmış bekliyor. Yunanlılar adeta zevkten dört köşe. Mısır ve Suudi Arabistan, Arap Ligini Türkiye’nin üstüne çullanması için ha bre kışkırtıyor. Fransa eski mandası Suriye’nin tapusunu yeniden ele geçirmek çabasında. Rusya ile aramıza nifak sokmada üstüne yok. Moskova’ya gidip Kremlin sarayında Putin'in karşısında el pençe divan durarak, yalvar yakar İdlipte ateşkes sağlayan Türk hükümeti değilmiş gibi Rus ayısını kış uykusundan uyandırıp üstümüze saldırtmanın anlamı ne? Türkiye için Kuzey Irak ve Suriye'deki PKK /PYD/YPG varlığı nasıl güvenlik tehdidi ise Rusya içinde Kırım karşıtı Ukrayna beslemesi güçler aynı şekilde güvenlik tehdidi. Türkiye için Murat Karayılan ne ise Ruslar için Mustafa Cemiloğlu o. Birinin terörist diğerinin politikacı olması farketmiyor. Arı kovanına çomak sokmak isteyen Cemiloğlu'nu Türkiye’ye çağırır, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde kucaklar. Muhtemelen Atlantikçi iyi saatte olsunlar, durumdan vazife çıkarmış olmalı. Bu arada Atlantikçi ekip, Kırım İlim Hayır ve Yardımlaşma Derneği kurmak için start almış. İşin içinde kaşarlı Fetöcülerin de olduğu iddia ediliyor. Kırım davası hikaye. Amaç dernek üzerinden projelerle yolu bulmak. Ulan arkadaş bu memlekette ne çok yolsuz varmış? Ha aklıma gelmişken Ruslar ayı sever olabilir ama ahmak sever değildir. Bir taraftan Rusya’ya yakınlaşma politikası diğer taraftan truva atlığına soyunmakta neyin nesi? Mutlu mesut olmak isteyen akıllı olur, başında bulunduğu kurumu riske atmaz. Unutmayın; Türkiye’nin çıkarları şirket, dernek, vakıf ve merkezlerin menfaatlerinden daha kutsal ve daha yücedir. Ey Türk titre ve kendine dön!