İsmet TAŞ
Punto:
Dinle
İslamofobi, dilimize, “İslam karşıtlığı” olarak tercüme edilir. Bunu batı İslam’a karşı duyduğu kin ve nefreti ifade etmek için kullanmıştır.
Her dinin kendine göre, kuralları, ilkeleri, prensipleri, hayat ve kâinat görüşü vardır. Bir dinin mensupları bu argümanlara uyarlar veya uymazlar. Çağdaş, demokratik hukuk kurallarında kimse kimseyi, dininden, inancından, kılık ve kıyafetinden dolayı kınayamaz, her hangi bir şahsi tasarrufta bulunamaz.
Ama gelin görün ki, sadece bizim ülkemize has bir durum yaşanmaktadır. Müslüman ülkesinde salyangoz satılmaktadır. Düşünün, % 99 Müslüman olduğu iddia edilen bir ülkede, başörtülü hanımlara yapılan saldırılar dozajını artırarak devam etmektedir. Bunu kim ne ile izah eder bilmiyorum ama ben, “İslamofobi” ile izah ediyorum. Yani İslam karşıtlığı ile.
Bütün dünya bilir ki, indirilen din İslam’ın Kitabı Kur-nı Kerim dir. Ve bu İlahi Kitap da, örtünme, tesettür emredilir. Uyulur veya uyulmaz ama emredilir. Başörtülü bir hanımın başörtüsü de inancı gereği taktığı kabul edilir. Bu dünyanın her yerinde genel bir kabuldür.
Bütün bu gerçekler ışığında, bir hanımın başındaki örtüye el uzatmak, İslam karşıtlığı, İslamofoibi ile eş düzeydedir. İslam karşıtı olan birisine de asla Müslüman denemez. Kabul edersiniz veya etmezsiniz, beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, hoşlanırsınız veya hoşlanmazsınız ama saygı duymak zorundasınız. Saygı duymuyorsanız, size, İslam karşıtı, Müslüman değil gözü ile bakılır. Yapılan saldırıyı da barbarlık, insanlık dışı, ilkellik, gayri insani, gayri ahlaki, çağ dışı, yobazlık, gericilik, karanlık güçlerin kölesi olarak değerlendirilir.
Yanılıyorsak birileri de çıkıp yanlışımızı söylesin ve bu saldırıları nasıl mazur gördüğünü anlatsın.
O zaman biz, bize göre bu saldırıların kaynağını açıklayalım.
İslamofobi yani İslam karşıtlığı, Hristiyan dünyasının, İslam’a karşı duydukları öfkeyi, korkuyu, kini, nefreti, çekinceyi, tereddüt ve kuşkuyu ifade etmek için kendilerine göre böyle bir anlayışı ortaya atmışlardır dedik.
Ayrıca, ideolojiler inhisarcıdır demiştik. Yani birbirlerinin üstünlüğünü asla kabul etmezler. Ne İslam Hristiyanlığın üstünlüğünü kabul eder, ne de Hristiyanlık İslam’ın üstünlüğünü kabul eder. Aralarındaki en büyük fark, İslam, Hristiyanlıktan korkmaz ama, Hristiyanlık İslam dan korkar. Çünkü biri indirilmiş dindir (İslam), diğeri uydurulmuş dindir(Hristiyanlık) (Tarihi kökenlerini incelediğimizde bunu çok net bir şekilde görürüz)
Hristiyanlık veya Batı Dünyası korkularını, İslam’a iftira atarak veya O nun hak etmediği şekilde ifade ederek dile getirirler. Örneğin, terör örgütleri kurarlar, adına İslam’ı örgütü derler, sonra terör eylemlerini gerçekleştirilmesini sağlarlar, sonrada İslam ile terörü aynı cümlede kullanırlar. Bu klasik bir taktiktir ama her zaman alıcısını bulur.
Batı, ellerindeki para ve basın gücünü kullanarak, dünyanın her yerinde, İslam’ın gelişmesi karşısındaki korkularını farklı şekilde dile getirerek İslam’a saldırırlar. Batının anlattığı İslam, terördür, çağdışılıktır, karanlıktır, gericiliktir, yobazlıktır vs. Batı bu anlayışı etkin ve yaygın hale getirmek için, ülkelerin eğitim ve kültür anlayışlarına, milli ve manevi değerlerine müdahale etmekten tutunda, filmler ile dizilerle bilinçaltına kendi sapık anlayışlarını işlerler. İnsanımıza yapılan bu kapkara propagandadan etkilenenler ve bunu hayat haline getirenlerin adları ise, sadece ama sadece Müslümandır. Ama yaşantısı, anlayışı, olaylara bakış açısı tamda Hristiyan Batının istediği gibi dir.
Artık farkında olarak veya olmayarak onların istediği gibi hareket eder hale gelmiştir. Başörtülü hanımlara saldırır, İslam’a dair ne varsa karşı çıkar, namaza, oruca, hacca, kurbana yani Müslüman olmanın gereği olan ibadetlere varıncaya kadar. Veya ömründe hiç namaz kılmadığı halde, namazla ilgili fetvalar vermeye, hatta günde kaç vakit kılınmasına varıncaya kadar müdahale hakkını kendinde görür.
Bunun yanı sıra, ölülerine mevlit okutur, camilerde cenaze namazlarını kıldırırlar, İslami usullere göre defnedilmesini sağlarlar. Çünkü onlar kendilerine göre Müslümandırlar!
Elbette kimse kimsenin inancını sorgulama hakkına sahip değildir. Doğru. Hangi dine inanırsanız inanın bu da kimseyi ilgilendirmez Bu da doğru. O zaman kimse kimsenin tercihlerine ve yaşam şekline de karışmamalıdır.
Batının kurup büyüttüğü kullandığı terör örgütleri İslam adına Müslümanları katlederler. Tabi ki kimse kimseyi katletmesin, öldürmesin ama nedense sadece katledilenler, öldürülenler Müslümanlar!? Hani İslami terör dü!?
İslam ile terörün aynı cümlede kullanmak kimsenin haddi değildir. Bu Kur’an’ın tek bir satırını bilmemektir. Kuran ne güzel ifade etmiş, “Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibi olur. Kimde bir canı kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış gibi olur. ”. (Maide 32)
Dolayısı ile kimse kimsenin dinine, inancına, tercihlerine, yaşam biçimine, giyimine, kuşamına karışmaya kesinlikle hakkı yoktur. Kişi O hakkı kendinde görüyorsa sonuçlarına katlanmalıdır. Bu konuda acilen yasal bir düzenleme yapılmalıdır.
Diğer taraftan, başörtülü hanımlarımız nerede ne zaman saldırıya uğrayacağız korkusunu yaşarken konu ile ilgili son derece cılız sesler çıktı. Ve bence işin en üzücü noktası tam da burası.
Bir haftadır, yok sen şununla görüştün, yok hayır görüşmedim. Laf kalabalığı ile ülke meşgul ediliyor. Hem iktidar hem muhalefet tarafından. Peki bu hanımlarımızın hakkını kim savunacak, kim bu saldırılara dur diyecek. Onları da siyasetin çamurunda boğacak mısınız?
SAKIN BUNU HALKA BIRAKMAYIN! HALKIN ADALETİ ÇOK ÇETİNDİR. BİLİNE…!