İsmet TAŞ
Punto:
Dinle
Türk-İslam Kültür ve Medeniyeti, insani bütün değer yargılarına sahip, sevgi, yardımlaşma, paylaşma, dayanışma, barış, hürriyet, adalet, şefkat, merhamet, gelişme, ilerleme medeniyeti olduğu konusunda dost ve düşman herkes hem fikir. Bu kültür ve medeniyetin kaynağının Kur’an ve sünnet olduğu da hepimizin malumu. İnanç ve değerlerimize ait yaşanmış, bilmediğimiz veya unuttuğumuz o kadar güzel değerler var ki, bunlar sadece bize ait, bizim kültürümüzün özünden çıkmış değer yargılarıdır.
İşte bunlardan sadece birisi de, sevabı ve fazileti bol olan bir davranış şekli Karz-ı Hasen dir. Yani, karşılıksız, beklentisiz, çıkarsız, hiçbir çıkar ve menfaat gözetmeksizin sadece Allah’ın rızasını kazanmak için verilen borçtur. Biz buna, “Güzel borç verme “ de diyoruz. Duyarlı bir mümin için bu ne güzel bir davranıştır.
Özellikle insanımızın zor günler yaşadığı, dar da ve sıkıntıda olduğu şu günlerde, bir ışık, bir nefes olacak olan İslam’ın bu güzel tavsiyesine göre hareket etmek, imkânı olan mümin kardeşlerimiz için ne güzel bir fırsattır. Bu konuda, Allah ve Resul’ünün inanılmaz müjdeleri olduğu da ayet ve hadislerle ifade edilmiştir.
Peygamberimiz, “Allah rızası için borç verene her gün için sadaka sevabı verilir. Fakirden alacağını çabuk istemeyene, her gün için malın hepsini sadaka vermiş gibi sevap verilir.”
Allah’ın Resul’ü, “Kıyametin dehşetinden kurtulmak isteyen, darda kalana borç veya verdiği borca mühlet versin”
Karz-ı Hasen anlayışı ile yani Allah için karşılıksız, çıkarsız, menfaatsiz bir mümine borç veren Allah’a borç vermiş gibidir. Allah’ın rızası için borç vermek aslında vermek değil almaktır. Çünkü sadaka için vaat edilmiş olan on sevap, böyle bir güzel borç için on sekiz kat sevap olduğu hadislerde ifade edilmiştir. Dilenci yanında olduğu halde dilenir, borç isteyen kimse muhtaç olduğu için borçlanır.
Allah Yüce Kitabında ne güzel buyurmuş, “…. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekât verir, peygamberime inanır, onları desteklerseniz, bir de Allah rızası için borç verirseniz andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa doğru yoldan sapmış olur. (Maide 12)
Allah rızası için verilen borçta yanı Karz-ı Hasende ulvi bir maksat gözetildiği için alınan sevap da o oranda kat kat fazla olduğu ayet ve hadislerle sabittir.
“Ne mutlu ki o müminlere (kadın veya erkekler) Allah’ın rızasını gözetirler karşılığını Allah’tan bekleyerek yardım ederler”
Elbette Allah rızası için borç veren bir müminin başa kakmadan, borç alanın onurunu, gururunu incitmeden, bunu müminler arası bir, yardımlaşma, dayanışma, Allah ve Resul’ünün bir tavsiyesi olarak görmesi kadar büyük bir erdem ve fazilet var mıdır?
İslam âlimleri ilgili ayet ve hadisler ışığında, borç verme, borçta ödemede kolaylık, borcun bir kısmının veya tamamının bağışlanması konusunda tavsiyelerde bulunarak İslam’ın sosyal ve beşeri hayat tarzının mükemmelliğini ortaya koymuşlardır.
Bunun yanı sıra borçlu borcunu zamanında ödemekle mükelleftir. Borç ödemekte güven sarsıcı davranışlarda bulunmak bir mümine yakışmayan hareketlerdir. Peygamberimiz, “Sizin en hayırlınız borcunu en güzel şekilde ödeyenizdir.” Buyurmuşlardır.
Ancak zamanımızda Allah’ın Kur’an’da teşvik ettiği Karz-ı Hasen, maksadına uygun şekilde İslam’ın yardımlaşma ve dayanışma anlayışı içerisinde uygulanmamaktadır. Maalesef bunun yerini faizli kredi sistemi almıştır ki bu da Müslümanların borç batağı içerisinde yüzmesine, zaman zaman sosyal patlamalara neden olmuştur.
Bunun belli başlı nedenleri, karşılıklı güvenin zedelenmesi, alınan borcun zamanında ödenmemesi, bu kurumun istismar edilmesi neticesinde İslam’ın özünde var olan birçok güzel uygulamanın yardımlaşma ve dayanışmanın çökmesine neden olmuştur.
İnsanı köleleştiren, insani değer yargılarını kaybettiren, insan olduğumuzdan utandıran, insanlıktan nasibini almamış hale getiren, Kapitalist Batı Medeniyetinin hâkim olduğu beşeri ve sosyal sistem insanlıkla beraber çökmüştür. Bunun altında kalmamak, İslam Medeniyetinin sosyal ve beşeri unsurları olan yardımlaşma, dayanışma ve paylaşmayı tekrar hayata geçirmek için, başta Karz-ı Hasen olmak üzere, borçlunun borcunun silinmesi olan zimmen defteri, camilerdeki sadaka taşları, askıda, hayratlar, imarethaneler, vakıflar, şifahaneler, aşevleri gibi güzel hasletleri yaşatmalı, bir yardımlaşma mimarisi oluşturmalıyız.
Bunun içinde Kur’an’ın rehberliğinde, Peygamberimizin göstermiş olduğu yolda yürümek, bizim için vazgeçilmez bir ideal olmalıdır.
İslam’ın ilahi emirlerinde; “İşçinin hakkını alnının teri kurumadan veriniz”, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir”, “Sağ elin verdiğini sol el görmemelidir”, “Allah rızası için yardım etmek, sadaka vermek, borç vermek, yardımlaşmak cennet ehlindendir”, “Yalan söylemeyiniz, doğruluktan ayrılmayın, adaletli davranın, kul hakkı yemeyin”, “Saygıda, sevgide, merhamet ve şefkatte yol gösterici olun”, “Yetime, mazluma, öksüze yolda kalana, darda kalana yardım edin”, “Yaşlılara saygıda kusur etme, hastaları ziyaret et”, “Elinden ve dilinden kimseye zarar gelmesin”, “Hayırda yarış edin” Denilerek İslamın sosyal ve beşeri yapısı, insanın ebedi huzur ve saadetinin yolları açık bir şekilde beyan edilmiştir.
İsmet TAŞ – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı