Viyana Sözleşmesine göre, devletler, ülkelerinde bulunan elçilikleri, konsoloslukları, diplomatları, misyon şeflerini ve benzeri yabancı devlet görevlilerini korumak, kollamak, onların can ve mal güvenliğini, diplomatik ve konut dokunulmazlığını sağlamakla mükelleftirler. Devletler, yükümlülüklerini yerine getireceğine dair anlaşmalara, sözleşmelere imza koyarlar.
Bu gerçekler ışığında, 27 Ocak’ta İran’da, Azerbaycan Büyükelçiliğine yapılan alçak saldırıda sis perdesi henüz aralanmış değildir. Büyük bir kısmı Türk ve Müslüman olan bir ülkede, yine Türk ve Müslüman olan bir ülkenin elçiliğinin saldırıya uğraması işin boyutunu başka alanlara taşımaktadır. Başka anlamlar yüklemektedir.
Saldırgan geliyor, otomatik silahla elçiliği tarıyor, bir kişiyi şehit edip, iki kişiyi yaralıyor ve elini kolunu sallayarak çıkıyor, sonraları yakalanıyor. Sizce de bunda bir tuhaflık, bir gariplik yok mu?
Görünen bu! Peki, görünmeyenler neler?
- Saldırgan yakalandıktan sonra büyük bir pişkinlik ve rahat tavırlarıyla üç tv kanalına röportaj veriyor. Bu ne anlama geliyor? Arkasında çok ciddi bir güç varda ona mı güveniyor? Varsa bu güç kim? Veya kimlere güveniyor?
- Saldırgana kapıdaki güvenlik görevlisi hiçbir müdahalede bulunmadığı gibi kulübesinden bile çıkma gereğini duymuyor. Bu görevli saldırıyı bilerek mi engellemedi? O da mı işin içinde?
- Saldırgan nasıl oluyor da bir kişiyi şehit edip, iki kişiyi yaraladıktan sonra oradan çıkabiliyor? Veya çıkartılıyor mu? Normalde saldırganın orada çıkan çatışmada öldürülmesi veya yakalanması gerekmiyor muydu? Saldırgana yardım edenler mi var? Varsa kimler?
- Saldırı 27 Ocak 2023 de yapıldı. Bu tarih bize neyi hatırlatıyor? Ermeni Asala Örgütünün, 27 Ocak 1973 yılında, Türkiye’nin ABD-Los Angeles Başkonsolosumuz Mehmet Baydar ve Konsolosumuz Bahadır Demir’in şehit edilişlerinin ellinci yıl dönümü değil mi? Saldırının bu tarihte yapılması bir tesadüf olabilir mi? Bilindiği gibi Türkiye ve Azerbaycan sürekli iki devlet tek millet vurgusu yaparken, hatta Başkan Erdoğan, “Azerbaycan Büyükelçiliğine yapılmış saldırı, bize yapılmıştır” demesi, bu saldırının Türkiye’ye yönelikte bir mesaj olabilir mi?
- Saldırının bir gün sonrası 28 Ocak. 28 Ocak 1982 yine Asala Terör örgütü, yine Los Angeles’te Başkonsolosumuz Kemal Arıkan’nın şehit edildiği güne denk gelmesi ne anlama geliyor?
- 27 Ocak Ermeni Terör Örgütü Asala için sembol bir zaman mı?
- İran neden teferruatlı geniş bir açıklama yapmıyor? Saldırganın, dini, milliyeti, hangi terör örgütüne mensup olduğu konusunda bilgi vermiyor?
- İran’ın, Bakü Büyükelçiliğini, görevliler tarafından neden belgeleri alarak apar-topar boşalttılar?
- Başta İsveç olmak üzere, Hollanda ve Danimarka’da İslam’a ve onun Kitabına, Peygamberine yönelik alçakça saldırıların yapıldığı bir dönemde, böyle bir saldırının yapılması tesadüf olabilir mi? Yoksa dikkatleri başka yöne çekmek mi?
- İran’ın Ermenistan ile son derece yakın ilişkiler içinde olduğu, hatta Karabağ Savaşında, Ermenilere yardım ettiği bilinen bir gerçek. İran bu saldırı ile Azerbaycan’a göz dağ mı vermek istedi?
- Ve son soru; İran neden sürekli Müslüman ülkelerle uğraşıyor? İsrail ve ABD ye ateş püskürürken kaç kere onlarla savaştı? Irak ile sekiz yıl savaştığı gibi, çevre İslam ülkelerine de kendi beslediği terör örgütleri vasıtasıyla hâkimiyet kurma çabalarını nasıl açıklayacak?
Bu ve benzeri soruları çoğaltabiliriz. Sorularımız, “Komplo Teorisi” olarak da görülebilir. O zaman İran şeffaf olma yolunu seçerek bu tür sorulara meydan vermeyecek.
Cevapsız kalan bu sorulardan bir sonuç çıkartmak gerekirse; ya Asala Terör Örgütü tekrar canlandırılmak isteniyor ya da başka bir Ermeni Terör Örgütü kuruldu sahaya sürüldü, eylemlerine başladı.
Şahsi kanaatimiz o dur ki; Türkiye ve Azerbaycan Büyükelçilikleri, konsoloslukları çok daha dikkatli olmalı, çok daha sıkı güvenlik tedbirleri alarak korunmalıdırlar.
Ve kimse unutmasın ki, Türk’e düşman olan, bunun bedelini çok ama çok ağır öder.
Azerbaycan Büyükelçiliğine yapılan hain ve alçakça saldırıyı nefretle kınarken, saldırıda şehit olan güvenlik amirine Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun Yaralılarımıza Allah’tan acil şifalar diliyorum.
Her zaman söylediğimizi tekrar söylüyorum. Biz iki devlet tek millet değil, tek devlet, tek milletiz. Türk devleti ve Türk Milletiyiz. Birilerinin ağrına gitse de bu böyle…