Mehmet Talât Uzunyaylalı
Punto:
Dinle
“Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana kıssalarını anlattığımız kimseler de var, durumlarını sana bildirmediğimiz kimseler de var. Hiçbir peygamber Allah’ın izni olmaksızın herhangi bir ayeti kendiliğinden getiremez. Allah’ın emri gelince de hak uygulanır ve o zaman bâtılı seçenler hüsrana uğrayacaklardır.” (Mü’min 78)
Ayetin birinci bölümünde Rabbimiz, son peygamberi Hazreti Muhammed (sav)’e, kendisinden önce de, beşeri coğrafyalara peygamberler gönderdiğini, bu Peygamberlerin bir kısmının isimlerinin, hikmetli ve ibretli öykülerinin Kuran’da açıklandığını bildiriyor.
İkinci bölümde, peygamberlerin, isimlerinin Kuran’da zikredilenlerle sınırlı olmadığı, Kuran’da ismi açıklanmayan daha çok sayıda peygamber olduğu ifade buyuruluyor.
Ayetin üçüncü bölümünde peygamberlerin gönderildikleri topluma tebliğ ettikleri ilahi emirlerin (ayet) Allah Teâlâ’nın izniyle gerçekleştiği, Allah’ın izni olmadan, hiçbir Peygamberin hedef kitleye, kendi fikrinden doğmuş bir ifadeyi ayet olarak açıklayamayacağı vurgulanarak mesajın ciddiyeti dikkatlere sunulmaktadır. Yani Allah size hitap ediyor, ayağınızı denk alın, denilmiş oluyor!..
Dördüncü bölümünde, Rabbimizin emirlerinin mutlak gerçeklik olduğu, peygamberlerin diliyle bu gerçekliğin hedef kitleye ulaştırılmasıyla birlikte hedef kitlenin ilahi mesajla sorumlu tutulduğu belirtiliyor. İlahi ikazı kabul etmeyip oluşmuş kültürü (batıl) tercihe devam eden ve bu sırada Allah’ın peygamberiyle canhıraş mücadele eden kitleler, özellikle bu kitlelerin aklı durumundaki yönetici kesimleriyle yönetimlerden beslenen askerleri ve ticari çevrelerine dikkat çekiliyor. Bu çevrelerin, -peygamberlere muhalefetin merkezi olarak-, dünya devletleri ellerinden alınıp değersiz canları helak edilmiştir. Mekkeliler de aynı hataya düşmemeleri için ikaz edilmektedirler.
Kuran’dan öğreniyoruz ki Peygamberler haksızlık, sapıklık, sapkınlık, yolsuzluk, sömürü, adaletsizlik, kötü alışkanlıklar vb. hallerin yaygınlaşıp o toplumu iyice çürütünce bu durumu tedavi etmek üzere o millete gerçeği (Yaratıcıyı) bildiren peygamberler gönderilmiş ve onlar şu temel mesajları hedef kitleye bildirmişlerdir:
Peygamberler Allah’ın kendilerine vahyettiği kimselerdir. Allah Teâlâ’nın elçileri olarak Peygamberler; gönderildikleri hasta toplumlara İlahi emirlerle hastalıklarından kurtulma çarelerini müjdelediler.
Peygamberler; hedef kitleyi, İlahi tedaviyi kabul etmemeleri durumunda, başlarına gelecek daha ağır sorunlara karşı uyardılar; onları kötülüklerden arındırıcı; dünya ve ahiret mutluluğu sağlayıcı Kitabı ve hikmeti tebliğ ettiler.
Peygamberler; manevi ve maddi hastalıklarından kurtulmak için Peygamberlere itaat etmelerinin zorunluluğunu vurguladılar. Kendilerine itaat edilmesinin Allah’a itaat etmek olduğunu, yüz çevirmelerinin ise Allah’tan yüz çevirmek olduğunu anlatıp, uyarı dinlemez kavimlerin başına gelen felaketleri anımsatarak azaba karşı uyardılar.
Peygamberler; helak edilen her kavmin yaşam biçimleri nedeniyle helak edildiklerini anımsattılar. Allah’ı kabul edip O’na kulluk etmeden kurtuluşun mümkün olmadığını öğrettiler.
Peygamberler; siyasi liderlere, toplumsal önderlere uyarak kimsenin sorumluluktan kurtulamayacağını, ıslah ve kurtuluş için mutlaka Allah’ın emirlerine uyulması gerektiğini anlattılar.
Peygamberler; kültürün oluşturduğu inancın terk edilmesini, putlara tapılmamasını, insanların, hayvanların, tabiat güçlerinin putlaştırılmamasını, insanın ancak Yaratıcıya inanıp özgür bir insan olabileceğini anımsattılar. Fakat onlar Rahmanı inkâr ettiler. Haliyle ahirete, cennete ve cehenneme de inanmayarak, bildikleri yolda ilerleyip helaki ve cehennemi seçtiler.
Peygamberler; Allah’ın emirlerini onlara iyice açıklasın diye kendi kavimlerinin diliyle gönderildiler.
Peygamberler; kavimlerinin vekili olmadıklarını, Allah’ın onlarla ilgili hayır-şer dilemesi karşısında durulamayacağını, pozisyonlarının, onların içinden insanlar olarak, onları, Yaratıcıya karşı uyarmak olduğunu vurguladılar.
Peygamberler; kendilerine karşı çıkıp kibirli davranan, ululuk ve bilgiçlik taslayanlara biz size müjdeci, şahit, uyarıcı ve rahmet vesilesi olarak gönderildik dediler.
Peygamberler; iman etmeyip asi kalmayı seçen varlıklı ve şımarık kavimlerin canlarının cehennemde olduğunu haber verdiler.
Peygamberler açık delillerle gönderildiler. İnsanların adaleti yerine getirmeleri için kendilerine kitap ve mizan verildi.
Nihayet Peygamberlerin yaptığı ilahi uyarıları kabul edip iman edenlerin dünyaları ve ahiretleri bayındır olurken aksi istikamette yürüyenler ise cehennemi boyladılar.
Sonuç: Kuran bize öğretiyor ki, hemen her topluma bir peygamber gönderilmiş, insanlık kıtlar boyu uyarılmıştır: “Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Her millet için mutlaka bir uyarıcı (peygamber) bulunmuştur.” (35/24); “Kuşkusuz, biz onlara uyarıcılar göndermiştik.” (37/72); “Onu, yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.” (37/147); “Daha önceki milletlere nice peygamberler göndermiştik.” (43/6)
M. Talât Uzunyaylalı