Piyasalar

İnsanlığa Gönderilen En Büyük Mucize Kur'an'ı Kerim'dir

Punto:

Hazreti Kur’an, Allah’ın Hazreti Peygamber’imize verdiği en büyük mucizedir.
Yüce Allah peygamberlerine kendi dönemlerine ait büyük mucizeler vermiştir.
Mesela Hazreti Musa döneminde büyücülük öndedir.
Hazreti Musa’ya vermiş olduğu mucizelerin en büyüğü Hazreti Musa’nın asasıdır.
Hazreti Musa’nın asası, büyücülerin yapmış olduğu bütün büyüleri yutmuş ve onları hayrete bırakarak imana gelmelerini sağlamıştır.

Hazreti Peygamber  Ahmet i Mahmut u Muhammet Mustafa (SAV) zamanında Arabistan’da edebiyat ve şiir çok gelişmişti.
Arap yarımadasının büyük şairlerinin yazmış olduğu şiirlerin en güzelleri Kabe duvarına asılıyordu.

Araplar arasında en rağbet edilen meta şiir ve belağat olması hasebiyle, o zamanlarda âdeta sözün pazarlandığı, görücüye çıktığı yerler olarak edebiyat pazarları kuruluyordu. Yapılan yarışmalar neticesinde seçilen şiirler altın yaldızla yazdırılarak Kâbe'ye asılıyordu. 
Kâbe'ye asılan bu yedi adet şiire "muallakat-ı seb'a" (yedi askı) denilmekteydi.
“Muallakat-ı seb'a" nın meşhur şairleri ise şunlardı:
İmru'u'l-Kays (ö. 545'e doğru)
Lebid b. Rebîa (ö. 660-661)
Tarafe b. el-'Abd (ö. 564'e doğru)
Zuheyr b. Ebî Sulmâ (ö. 609)
Antere bin Şeddad.
Amr b. Külsûm (ö. 584'e doğru)
el-Hâris b. Hillize (ö. 570'e doğru)

Peygamberimize Hıra Dağında ilk vahyin gelmesi ve Kur’an’ın peyderpey nazil olması üzerine; Kur’an’ı okuyan o büyük şairler kendi şiirlerinin; Kur’an’ın o muazzam sanatı, belâgatı ve icazı karşısında hiçbir anlamı olmadığını görüyor ve kendi şiirlerini yırtıyor, yakıyor ve imana geliyorlardı.
Adeta Hazreti Musa’nın asasının büyücülerin yapmış oldukları büyüleri yutması gibi.

Peygamberimiz peygamberliğini ilan ettikten sonra müşrikler ve kâfirler Hazreti Peygamber’den mucizeler istemiş Kur’an bunun karşılığında Kur’an’ın yeterli bir mucize olduğunu bütün cihana ilan etmiştir.

İşte onunla ilgili Kur’an ayetleri:

"Ona Rabbinden (başkaca) mucize indirilmeli değil miydi?" derler. Cevaben de ki: "Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım."”

“Sana indirdiğimiz ve onlara okunmakta olan kitap, kendilerine yetmedi mi? Bunda iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve öğüt vardır.”
Ankebut Suresi, 50,51

Nitekim Hazreti Kur’an; bizzat Allah’ın gönderdiği mucize bir kitap olduğunu ve ona benzer bir eserin bütün insanlığın ve cinlerin biraraya gelseler bile meydana getiremeyeceklerini Kur’an’ın kendisi 1411 yıldır bütün insanlığa haykırmakta ve meydan okumaktadır. 

Mucize, insanın ve insanlığın karşısında aciz kaldığı olay demektir.
Nitekim insanoğlu insanlığın kuruluşundan kıyamete kadar Allah’ın gösterdiği en büyük mucize olan Kur’an karşısında 1411 yıldır aciz kalmıştır ve aciz kalacaktır.

İŞTE O AYETLER:

“Kulumuza indirdiğimiz kitaptan dolayı bir şüphe içinde iseniz onun benzeri bir sûre de siz getirin, Allah’tan başka taptıklarınızı da yardıma çağırın; eğer iddianızda samimi iseniz!”
2 Bakara Suresi, 23

“De ki: “Yemin ederim, bu Kur’an’ın bir benzerini ortaya koymak için ins ve cin bir araya gelip birbirine destek olsa dahi onun benzerini ortaya koyamazlar.”
İsra Suresi, 88

“Yoksa “Kur’an’ı kendisi uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Eğer doğru söylüyorsanız Allah’tan başka çağırabildiğiniz herkesi yardıma çağırın da, siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin!”

“Eğer size cevap veremezlerse, bilin ki Kur’an ancak Allah’ın ilminin eseri olarak indirilmiştir ve O’ndan başka tanrı yoktur; hâlâ teslim olmayacak mısınız?”
Hud Suresi; 13,14

“Bu Kur'an, Allah'tan (indirilmiş olup) başkası tarafından uydurulmamıştır. Fakat o, kendinden öncekileri doğrulayıcı ve Kitab'ı (Allah'ın Levh-i Mahfuz'daki yazısını) açıklayıcı olarak, indirilmiştir. Bunda hiçbir şüphe yoktur. (O) âlemlerin Rabbi tarafındandır.”

“Yoksa onu (Muhammed kendisi) uydurdu mu diyorlar? De ki: "Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi siz de onun benzeri bir sûre getirin ve Allah'tan başka, çağırabileceğiniz kim varsa onları da yardıma çağırın.”

“Hayır öyle değil. Onlar, ilmini kavrayamadıkları ve kendilerine yorumu gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar. Kendilerinden öncekiler de (peygamberleri ve onlara indirilen kitapları) böyle yalanlamışlardı. Bak, o zalimlerin sonu nasıl oldu.”
Yunus Suresi, 37,38,39

“Ey Muhammed! De ki: "Yemin olsun, eğer insanlar ve cinler bu Kur'ân'ın benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine yardımcı olsalar bile, yine onun bir benzerini meydana getiremeyeceklerdir."

“Yemin olsun ki biz bu Kur'ân'da insanlar için çeşitli misaller vermişizdir. Yine de insanların çoğu inkârlarında ısrar ederler.”
İsra Suresi; 88,89

Allah yüce Kur’an’ında bütün insanların ve cinlerin bir araya gelerek bütün bilgilerini de toplamaları halinde Kur’an’ın benzeri bir kitap meydana getiremeyeceklerini 1411 yıldır haykırmasına ve meydan okumasına rağmen; insanoğlu 1411 yıldır Kur’an’ın benzeri bir eser meydana getirmediği ortadadır.

Bu böyle olmasına rağmen insanoğlu hala niçin Kur’an’a teslim olmamaktadır.

Samimiyetle araştıran ve soran insanlar için Kur’an; insanın ve insanlığın bütün sorularına, bütün problemlerine apaçık bir şekilde cevap vermektedir.

O zaman insanoğlu için tek bir çözüm görülmektedir.
 Allah’ın bir mucize olarak gönderdiği yüce Kur’an’ı öğrenmek, yaşamak ve onu canlı olarak yaşayan ve bir büyük inkılâp gerçekleştirerek; bir barış, sevgi,adalet ve merhamet medeniyetni gerçekleştirerek İslam medeniyetini kuran Hazreti Resulullah Sellellahu aleyhi vesellemin izleriden giderek İslam medeniyetini yeniden uyandırmak, çağın idrakine sunmak ve insanlığın kendi elleriyle yaşanmaz hale getirdiği dünyaya bir büyük barış medeniyetini; İslam medeniyetini kazandırmak üzere maddeten ve manen mücadele etmek cihat etmek.

Bunun dışındaki çalışmalar, günübirlik politikalarla uğraşmak lafı güzzaf.
İşin esası ile ilgilenmek; işin esası üzerinde mesai harcamak gerekmektedir.

Sözün bu noktasında aylık ilim kültür ve sanatta Çınar dergisinde yayınlanan bir şiirimi paylaşmak istiyorum:

OKU HER DAİM KUR’AN
Mehmet Mutluoğlu
İstersen Rab’la kelam, ...
Oku her daim Kur’an; 
O.Allah’tan bir selam, 
Apaçık bürhan Kur’an. 

Kur’an Allah’ın kulpu,
Hep birlikte tut bunu;
Ayrılığın yolunu,
Tutma emri Kur’anda.

Kim ki Kur’an’ı bilmez ;
Sanki dünyaya gelmez…
İnsan nasıl akletmez?
Rab’dan mesajdır Kur’an … 

Yalnız Allah’a kul ol!
Ondan iste, akîl ol!
Zikretmek istersen bol,
Baştan sona Kur’an’da…

“Ahsen-i Takvim” insan, 
Ona muhatap Kur’an, 
Her şeyin başı iman; 
İhlas, ihsan Kur’an’da… 
 
İster isen esenlik,
Yükseklik ve yücelik,
Oku! Uy! Ol cennetlik;
Her sır açık Kur’an’da…
 
Ayet ayet deliller; 
Akletmeyi isterler…
Yedi kat yerler gökler… 
Tefekkür var Kur’an’da… 
 
İlmin, hikmetin, fennin,
Adalet ve erdemin,
Yüksek medeniyetin;
Temelleri Kur’an’da…

O’dur apaçık Furkan ,
O’dur Allah’tan ferman; 
Ondadır deva, derman; 
Şifa vardır Kur’an’da… 
 
Kur’an’ı öğrenenler,
Öğrenip öğretenler;
Bütün Salih ameller;
Övülüyor Kur’an’da.

O’dur beynimin nuru
Hem kalbimin süruru,
Dünya, ukba yolunu;
Gösteren nur Kur’an’da… 
 
Ey Rabbim! Kur’an’a aç gönlümü;
Beytullah’a yüzümü…
Allah’ın Resulünü;
Sev emri var Kur’an’da...

Ve yazımızı şanı yüce Kur’an’ın şu ayeti ile tamamlayalım:

“Ey insanlar! İşte size Rabb’inizden bir öğüt, kalplere bir şifa ve inananlar için bir rehber ve rahmet kaynağı (olan Kur’an) geldi.”
Yunus, 10/57