سَنُر۪يهِمْ اٰيَاتِنَا فِي الْاٰفَاقِ وَف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ حَتّٰى يَتَبَـيَّنَ لَهُمْ اَنَّهُ الْحَقُّۜ اَوَلَمْ يَكْفِ بِرَبِّكَ اَنَّهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدٌ
“İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde ayetlerimizi göstereceğiz ki onun (Kuran’ın) gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun. Rabbin her şeye şahit olması, yetmez mi?” (Fussilet 53)
Ayette geçen ‘afak’ kelimesinin sözlük anlamı şu şekilde: Ufuklar; yerle göğün birleştiği gibi görünen uzak âlem. İnsanın fiziki çevresi; doğu, batı, kuzey, güney, alt, üst gibi yönler. Öte yandan insana ve temelde varlığa dair elde edilen bilgiler varlığın dış ufku gibi bir de iç ufku olduğunu bize öğretti.
İnsanın içinde ve dışında yaşadığı dış ve iç ortam, dünya ve kâinat, insanı içten ve dıştan, üç yüz altmış derece kuşattığından, insan içinde ve dışında ne yana dönse, ne yana baksa, onu karşılayan baktığı yöndeki ufuktur.
Evet; insanın dışında ufuklar olduğu gibi, insanın içinde de ufuklar var: İnsan hücresine ve genine girildi ve görüldü ki, insan vücudunda yaklaşık 30–40 trilyon arası hücre bulunmakta. Hücrenin içinde yer alan DNA ve RNA gibi programlar, canlıların genetik ve köken bilgilerini taşıyor. Gözle görülemeyen bu küçük yapılarda taşınan ve saklanan yaratılış verileriyse ansiklopedilerce bilgiye denk geliyor.
İnsandaki fiziki ve biyolojik yapı, iç içe ufuklarla sarılıdır: hücreden kütleye kadar, tüm ufukları dolduran, boşluk olarak algıladığımız yapıda yer alan cisimlere, insandan hayvana, bitkiden, cin ve melek gibi, manevi varlıklara dek, düzenli bir yapı arz etmektedir. İşte bu muazzam ve insanın tamamını kavraması asla mümkün olmayan varlık âlemi ve varlık bilgisi, ayettir. Tek bir vücut gibi hareket eden, ancak her canlının sadece kendi türüne ait bir DNA yapısına sahip olması, düzenli bir yapı olarak, ilahî programı, ayeti, gösterir. Aksi takdirde karışıklık olması gerekir. Karışıklığın olduğu yerde ise ayet (program) yoktur. Her canlı için ayrı bir DNA yapısı ve her yapıdaki bilgi sistemi, bu bilgi sistemlerinin birbiriyle olan entegrasyonu, apaçık ilahî bir programın (ayetin) işlediğini, hayat dediğimiz şuurlu inşayı, yani ayet-i ilahiyi, gösterir.
Sonuç: Varlığın, münhasıran insanın, maddi manevi yapısı, -fiziki, biyolojik ve ruhî yapı-, şeffaflıktan katıya, katıdan şeffaflığa doğru, iç içe ufuklarla sarılı muazzam yekpare bir ayettir. Kuran-ı Kerim’de, Rabbimiz, yarattığı varlıktaki hikmeti (nedeni) ve sarsılmaz düzeni açıkladı ve yaratılış kanunlarını ayet olarak takdim etti. Kâinatı bir beden Kuran’ı da o bedene ruh kıldı. Allah Teâlâ’nın varlığa şahitliği –iç ve dış ufuklardaki yakınlığı- olmasa, bir an içinde, evren ölür. Ruhun bedeni bir an içinde terk etmesi üzerine beden ufkunun ölmesi gibi! Ufukların sahibi Hak Teâlâ ise bâkidir; elhamdülillah.
M. Talât Uzunyaylalı