Mehmet Talât Uzunyaylalı
Punto:
Dinle
وَمَا تَفَرَّقُٓوا اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَهُمُ الْعِلْمُ بَغْياً بَيْنَهُمْۜ وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى لَقُضِيَ بَيْنَهُمْۜ وَاِنَّ الَّذ۪ينَ اُو۫رِثُوا الْكِتَابَ مِنْ بَعْدِهِمْ لَف۪ي شَكٍّ مِنْهُ مُر۪يبٍ
“Onların dinde ayrılığa düşmeleri ancak kendilerine tevhide ait ilim geldikten sonra oldu. Bu da aralarında haset ve inattan dolayı idi. Eğer Rabbinden muayyen zamanlarına kadar cezalarının tehiri hakkında bir söz geçmemiş olsaydı aralarında iş olup biterdi. Onlardan sonra Kitaba vâris olan müşrikler kuvvetli bir şüpheye düşmekle hayrette kaldılar.” (Şûrâ 14)
Yahudi ve Hıristiyan önderler, son ilahi din İslam geldikten sonra, oluşmuş kültürün etkisinden (taassup) kurtulup hak dine yönelemedi. Yönelememeleri bir yana son dinin peygamberi Hazreti Muhammed (sav)’e ve müminlere karşı duygu düşünce tutum ve davranışları kin ve hırsla dolup taşıtı. Kuşkusuz her iki hak dinin bağlılarından son dine pek çok insan da geçti ve halen de geçmeye devam etmekte. Ne var ki ehl-i kitaba mensup insanların çoğu Kuran’a muhalefet yolunu tercih etti. Oysa bir ahir zaman peygamberi geleceği bilgisi Tevrat ve İncil’de açıklanmıştı. Kendi kitaplarında yer alan bilgileri nesnel biçimde değerlendirip hidayet yolunu seçmeleri doğru bir davranış olacakken onlar tarihsel durumu (çatışma) tercih etti.
Yahudilerin İslam’a yönelttikleri gizli açık düşmanlıkları yanı sıra Hıristiyanlar da bin beş yüz yıldan beri İslam dinine ve Müslümanlara muhalefet edip onları yok etme siyaseti gütmeye devam etmekte. 2021’in Hıristiyan Avrupa’sında İslam ötekileştirilen tek dini inanış. AB genelinde her yıl yüzlerce camiye ve cemaatine saldırıda bulunuluyor. Öyle ki Kuran’a ve Hazreti Muhammed’e hakaret edilip Kuran’ın değiştirilmesi talep edilebilmekte. Dünyanın diğer pek çok milleti de aralarındaki İslam inancı taşıyan kitleye karşı her türlü baskı ve zulmü yapmakta. Çin, Myanmar, İsrail, ABD bu saldırıların açık adresi.
Oysa İslam barış ve anlaşma yollarını açık tutmakta. Ehl-i kitaba, Kuran’ın peygamberleri ve indirilen kitapları kabul ettiğini hatırlatarak, Kuran’ın düzelttiği noktaların üzerinde objektif bir şekilde durmalarını, Allah’ın tekliği inancında birleşilmesini istemekte çünkü ehl-i kitabın dinlerinde yaptığı temel tahrif Allah’ın tekliği ilkesini bozmaları.
Sonuç: Yahudiler ve Hıristiyanlar Allah Teala’nın son bir peygamber ve kitap göndereceğini biliyordu. Hak din gelince oluşmuş kültürlerine ters geldiğinden ve bir de son peygamberin kendi aralarından çıkacağı beklentileri karşılanmadığından, ehl-i kitap, Hak dini reddedip İslam’a tarihi düşmanlığı başlattı.
Gerçi zamanımıza kadar pek çok Hıristiyan ve Yahudi Kuran dinini seçip tevhit inancına ulaştı. Seçmeyenlerin hak dine olan muhalefetleri ve çatışma siyasetleri kıyamete kadar sürecek, kimin hidayette kimin delalette olduğunu ise Rabbimiz açıklayacak. Böylece herkes saçı ağ mı kara mı görecek.
Şûrâ on beş de Rabbimiz Hazreti Muhammed (sav)’e ve haliyle kıyamete kadar tüm Müslümanlara şu talimatı verdi:
“İşte onun için sen (tevhide) dâvet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma ve de ki: Ben Allah’ın indirdiği Kitab’a inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir. Aramızda tartışılabilecek bir konu yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar, dönüş de O’nadır.” (Şûrâ 15)
M. Talat Uzunyaylalı