Mehmet MUTLUOĞLU
Punto:
Dinle
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ HAYALİ CİHAN DEĞER!
5 kasım Cuma günü Trabzon'dan hareket ederek Ankara, Konya duraklarından sonra; 7 Kasım 2014 Cuma günü ayağımızın tozuyla Afyon Oruçoğlu Termal Tesislerinde Millet Derneği tarafından organize edilen ikinci Türk Dünyası Kurultayı'na katıldık.
7 Kasım Cuma günü öğlenden sonra divan başkanlığını Millet Derneği Genel Başkanı Sayın Aykut Edibali, yanında eski Bakan Sayın Halil Şıvgın kurultay oturumunu yöneten Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Sayın İsmail Cengiz ve Prof. Dr.Sayın Salih Aynural beyler divanda yerlerini almışlardı.
Salonda henüz 100- 150 kişi kadar arkadaşımız vardı.
Katılımın çok az olacağını düşünmüş olacak ki 40 yıla yakın bir süre benimle birlikte olan bir arkadaşım telefonla aradı .
Biraz alaycı gibi geldi bana ilk sözleri. “ Nasıl dedi. Nasıl gidiyor.?
Kurultaya katılım yoğun mu?” diye sordu.
Yeni başladı inşallah yarın öbür gün katılım olur.
Zira Kurultay yarın yani 7 Kasım Cumartesi başlayacak diye cevap verdim.
Aklımdan katılım olmazsa ne olur diye geçirdim. Değil mi ki biz 40 kişi de olsak; yolumuza aynı inanç ve kararlılıkla devam ediyoruz. Attığımız her adımın amacı belli, hedefi belli, ahlakı belli olduktan sonra her an her saniye kazanan, muzaffer olan bizler olmayacak mıydık zaten?
Rahmetli Necip Fazıl'ın dizeleri geliyor aklıma :
"Garip geldik gideriz terk eyle evi barkı
Tek dudaktan dudağa geçsin ölümsüz şarkı."
Bu arada akşam namazı için namaza çıkıyoruz. Namazda imamlık görevi bize düşüyor. Elemneşrahleke sûresini okuyorum birinci rekatta.
Her güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Muhakkak ki her zorlukla beraber bir kolaylık vardır ayetlerini Hak’kın divanında bir dua olarak okuyoruz.
ikinci rekatta asr sûresini. Dualarımızı katlandırıyoruz o yüceler yücesine.
Ya Mevla(CC), Ya Veli (CC), Ya Vekil(CC), Ya Kefil(CC), Ya Mucib(CC) Ya Mucib-u Değavat Celle Celalühü diye; bize şah damarımızdan daha yakın olan ve duaları anında ve aracısız kabul eden ve" Bir şeye ol dediğim zaman; hemen oluverir." buyuran Alemlerin Rabbine kanatlandırıyoruz dualarımızı kardeşlerimizin Amin gözyaşlarıyla...
Kısa bir dinlenmeden sonra yine toplantı salonuna iniyoruz
Dîvân yerini alıyor. Toplantıya katılanlar teker teker kendini tanıtarak sahneye çıkıyor ve kısa bir konuşma yaparak program devam ediyor. Ben de kısa bir konuşmayla kurultayı selamladım.
Bu arada kapıdan Prof. Dr. Abdulhaluk Çay, Prof. Dr. Enis Öksüz, Türk Parlamenterler Birliği Başkanı Sayın Hasan Korkmazcan beliriyor.
Salonda büyük bir mutluluk havası...
Tüm arkadaşların teker teker kendini tanıtım programı devam ederken salonunun arkasında oturan hocalar da oradan söz olarak konuşma yaptılar.
Danışma bittikten sonra Divan Başkanı Sayın Aykut Edibali, yanında Sayın Bakan Halil Şıvgın ve oturum yöneticisi Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu Başkanı Sayın İsmail Cengiz ve Prof. Dr. Sayın Salih Aynural olmak üzere hocalarla kucaklaşmak üzere salonun girişine doğru yürüdüler.
Biz de yürüdük.
Kucaklaştık.
Orada bulunan yuvarlak bir masada hemen oturuyoruz.
Çay kahve sohbeti başlıyor..
Ama o ne sohbetti öyle.
TÜRK DÜNYASININ BİLGELERİNİ YILLARCA BİRİBİRİNDEN AYIRAN NEYDİ?
Bu Türk dünyası Kurultayında; belki de çok uzun yıllardan sonra bir araya gelip böyle uzun bir sohbet yapılabilmişti bu yıllar öncesinin can dostları.
Sohbet halkasının içinde sohbeti can kulağıyla dinledim. Yılların değerli fikir, aksiyon ve dava adamlarını yuvarlak masada bir yandan çaylarını içerken sıcak ve içten sohbet de koyulaşır.
Bir ilim ve hikmet sohbetidir bu tanık olduğumuz.
Sohbette dikkatimi çeken; aynı fikir ,aynı inanç, aynı duygu, aynı gelecek heyecanı hepsinde bütünleşmişti.
Bu kadar candan; bu kadar yürekten, bu kadar samimi bir sohbetti yaşanan..
İster istemez düşündüm; bu bilge insanları yıllarca biri birinden ayıran acaba neydi?
Ve bu ayrılığın Türk Milletine, Türk Dünyasına, İslâm Dünyasına ve insanlığa kaybettirdikleri nelerdi?
Ve bu bir araya gelmenin; Türkiye'ye, Türk ve İslâm dünyasına ve insanlığa kazandıracağı şüphesiz ne büyük güzellikler var diye düşündüm.
Ve aklıma gelen yüzlerce kişi daha keşke bu halkada olabilselerdi.
O zaman Türkiye, Türk dünyası ve İslam dünyasının ve insanlığın geleceği şüphesiz bambaşka olur diye yine düşündüm.
Ve tabii Türk Dünyası Kurultayında Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı'nın ifadesiyle: "Türk ve İslam dünyasının Bilge Lideri Sayın Aykut Edibali'nin yıllar öncesinden yazdığı gibi hele bu birliktelik: " bu iman ve fikir birliği; bir de karar ve hareket birliği.”ne dönüşebilse.
Zira, Türk ve İslâm dünyasının Bilge Lideri Aykut Edibali yıllar öncesinden: "Fikir birliği, hareket birliği, inanç birliği ve karar birliği" demişti.
Toplantıda zaman zaman rahmetli İsmail Gaspıralı'nın : "Dilde ,fikirde, işte birlik" sözü hatırlatıldı. Gaspıralı'yı rahmetle ve şükranla anıyorum .
Ama Türk ve İslam dünyasının yaşayan Efsane Bilge Lideri Sayın Aykut Edibali de: " Fikir birliği ,hareket birliği, inanç birliği ve karar birliği" demektedir.
Türkiye'nin ve Türk- İslam dünyasının tüm yüreklerini ,mütefekkirlerini , siyaset ve devlet adamlarını bu hakikat doğrultusunda bir araya gelmeye; iman ve fikir birliği yanında; karar ve hareket birliğine davet ediyorum.
Bu muhteşem sohbetten sonra yeni gelenler de divana alınarak divan teşekkül etmeye başlıyor.
O arada dinler tarihi profesörü Ekrem Sarıkçıoğlu geliyor. Peşinden Prof.Dr. Zekeriya Kitapçı geliyor. Millet Derneği Genel Başkanı ve kurultayın Divan Başkanı da olan Sayın Edibali onları da divana davet ediyor.
Saatler ilerledikçe yurdun ve dünyanın dört bir tarafından insanlar da Afyon'a ve toplantı merkezine akın akın akın gelmeye devam ediyordu.
Binlerce Türk İslam Dünyasının lideri; gönül erlerinin; Horasan Erenlerinin şanlı topluluğu arttıkça artıyordu.
Her biri alanında uzman gönlünü Hakk’a ve millete bağlamış gönül erleri akın akın geliyor; kucaklaşıp hasret gideriyor; salondaki yerlerini alıyorlardı.
Divan Başkanı Aykut Edibali bir çok mütefekkirin; rahmetli Akif gibi, Necip Fazıl gibi, Nurettin Topçu gibi yalnız gelip gittiğini ancak kendisinin bir kadro hareketi yürüttüğünü ifade ile; işte benim kadrom dercesine 50 yıllık emeklerinin , çilelerinin adeta mutluluğunu yaşıyordu.
Kurultayın programı tüm katılımcıların istişaresi ile yeniden belirlendi.
ALLAH BİZ BİLAN; ALLAH BİZİMLE BERABERDİR!
Cumartesi sabah saat 10 'da program Türk dünyasının 35 ülkesinden ve Türkiye'nin dört bir bucağından gelen Türk Dünyası temsilcilerinin ve bilim adamlarının bildirileri ,sorunların ortaya konması, çözüm önerileri ve Pazar günü Türk Dünyası kurultayı Sonuç Bildirgesinin ilanı şeklinde program kararlaştırıldı.
Cumartesi günü saat 10 'da toplantı başladığında artık divan tam teşekkül etmiş; Türk dünyasından ve Türkiye'den gelen binlerce Türk ve İslam dünyasının liderleri salonda yerlerini almışlardı. Saatler geçtikçe katılım arttıkça artıyordu.
Muhteşem bir gündü Cumartesi günü.
Bildiriler , bildiriler sonrası divan üyelerinin değerlendirmeleri.
Bildiriler, sorunlar ve çözüm önerileri toplantıya katılanlar tarafından sosyal paylaşım ağlarında ve çeşitli basın ve medya kuruluşlarında paylaşıldı. Bu konuyu özetleyen kısa bir yazıyı ben de yazmıştım.
Onun için Kurultayın bu yönüne değinmeyeceğim.
8 Kasım Cumartesi Akşam namazını kılmak üzere odamın karşısında bulunan ve tertip komitesinde bulunan bir arkadaşımın odasına vardığımda; arkadaşım seccadesi serilmiş namazı kılıyordu.. Namazda ,Allah'ın divanında gözlerinden şükür gözyaşlarının sel gibi aktığını gördüm. Allah'ım bu ne sevdaydı.
Divan Başkanı Aykut Edibali konuşmalar esnasında zaman zaman hatırlatmıyor mu idi:
"ALLAH BİZ BİLAN; ALLAH BİZİMLE BERABERDİR."
SAĞ YUMRUK; SELÇUKLUNUN, OSMANLI’NIN, TÜRKİYE’NİN, MÜSLÜMAN TÜRK’ÜN İMANININ VE MÜCADELE AZMİNİN ÇELİKLEŞMİŞ İFADESİDİR.
danışmak, bilişmek apayrı ve anlatılamaz bir güzellikti .
Tarihi konuşmalar arasındaki molalarda, boş zamanlarda, kaplıcada, yemekte halkalar şeklinde bir araya gelmek; sohbetler yapmak Türkiye'nin Türk ve İslâm dünyasının problemlerini paylaşmak, danışmak, bilişmek apayrı ve anlatılamaz bir güzellikti .
Bu sohbetler esnasında, Pazar günü sabah kahvaltısında Prof. Zekeriya Kitapçı’nın yanına gittim. “Hocam neydi o konuşmanızı yaparken sık sık sağ yumruğunuzu sıkarak kaldırıyordunuz?” o da: “ Ben sağ yumruğu kaldırınca ön safta sen de sağ yumruğunu kaldırarak cevap veriyordun, arkadaşların da.
Belki sen niçin sağ yumruğunu kaldırıyordun?” diye sordu.
Ben: “ 1970 yılından beri davamızın özeti olan: “ İman et! Mücadele et! Zafer senindir. “ifadesini anlatıyor benim sağ yumruğum.” diye cevapladım Hoca’yı.
Prof. Kitapçı da: “ Evet sağ yumruk, Selçuklu’nun, Osmanlı’nın,Türkiye’nin, Müslüman Türk Milleti’nin imanının ve mücadele azminin çelikleşmiş ifadesidir.” diyerek cevapladı beni.
BU YÜRÜYÜŞ MUHTEŞEM TÜRKİYE İLE TAÇLANACAKTIR
Anlatılacak şüphesiz çok şey var. Onların bir kısmını da diğer çok değerli arkadaşlarıma bırakıyorum.
Mutlaka katılan herkes yazsın istiyorum ve diliyorum.
Zira bu Kurultay ,Türk Milletinin bir bağs-ü bağdel mevt ;öldükten sonra yeniden dirilme, milletimizin yeni Ergenekon Destanı olduğuna inanıyorum.
Türk dünyasının büyük uyanışı ve büyük dirilişi başlamıştır Allah'ın yardımıyla İnşallah.
Bu yürüyüşün sonu Muhteşem Türkiye ile taçlanacaktır inşallah. Milletimizin başka çaresi de yoktur zaten. Zira;
MUHTEŞEM TÜRKİYE ÇÖZÜMDÜR, UMUTTUR ,HASRETTİR, DUADIR
Muhteşem Türkiye,
Türkiye'deki; yetimin ,işsizin, öğretmenin, işçinin, garibanın,
sınırda nöbet bekleyen Mehmetçiğin, polisin; özlemidir, duasıdır.
Muhteşem Türkiye;
Gazze’de evi yıkılan Müslüman kardeşimin, Mescid-i Aksa’ya sokulmayan dindaşımın,
Karabağ’da Ermenilerce toprağı kasp edilen ve katledilen Azeri'nin; Kerkük'te, Suriye’de sahipsiz Türkmen'in
Kıbrıs'ta Rum ve AB'nin insafına terk edilmiş Kıbrıs Türk'ünün,
Doğu Türkistan'da Çin zulmü altında inleyen Uygur Türklerinin
Irak’ta şehit çocuklarının, bin bir hakarete uğrayan bacılarımızın,
Suriye’de Mısır’da, Irak’’ta, Afganistan'da, Somali'de, Miammar'da , Arakan'da, Eritre'de, Pakistan'da , Kerkük’te Doğu Türkistan’da etnik ve emik ayrıştırmalarla birbirine kırdırılan kardeşlerimizin;
Suriye; İran Lübnan, Filistin’de patlamaya hazır ateşlerin ve dünyayı kıyamet Savaşlarına çevirecek çılgınlığın durmasının zaruri beklentisidir, hasretidir... Duasıdır... Aksiyonudur Muhteşem Türkiye…
Muhteşem Türkiye sevdamız;
Bir umuttur, hasrettir, çözümdür, duadır....
Cihanı Aydınlatan Büyük Barış Medeniyetimizin yeniden doğuşu müjdesidir.
Muhteşem Türkiye;
Avrupa'da, ABD’de’ Rusya’da, Çin’de, Hint’de;
alkolizmden, esrarkeşlikten, ırkçılıktan, oburluktan, intihara teşebbüsten baş döndürücü bolluktan bunalan ve intihara sürüklenen gençlerin hasretidir, özlemidir.
Hulasa, Muhteşem Türkiye;somut, objektif ve asla ertelenemez bir hakikattir...
MUHTEŞEM TÜRKİYE’Yİ HEP BİRLİKTE HAZIRLAYALIM
Bu kurultayda Türk İslâm dünyasının Bilge Lideri; Aksakalı olarak seçilen Aykut Edibali nin 1985 te ifade ettiği:" Yirmi birinci yüzyıl Türk çağı olacaktır." inşallah.
İnşallah bundan sonra Türk Dünyası Kurultayları Tüm Türk Devletlerinin Devlet Başkanları, bakanlarının ve Türk Toplulukları Liderlerinin katılımıyla gerçekleşecektir.
O günler de çalışmalarımızla, gayretlerimizle, mücadelemizle ve dualarımızla da gelecektir İnşallah.
O günler de yakındır. Yakından da yakındır İnşallah.
Türk dünyası Kurultayı anlatılmaz yaşanır diyorum.
Türk dünyasının, İslâm dünyasının Bilge Lideri Aykut Edibali'nin ifade ettiği gibi : "iman birliği, fikir birliği; karar ve hareket birliği." diyor; Bundan sonraki Türk Kurultaylarında ve tüm faaliyetlerde hep birlikte olmak ümit , dilek ve dualarımla.
Türk ve İslam dünyasının bütün gönül erlerine en kalbi selam hürmet ve muhabbetlerimi sunuyorum.