Makam, mevki, mansıp; kasa, masa, nisa üçlemeleri herkesin diline pelesenk olmuş bir ritüel ve yaşam süreçleri içerisinde de her an karşımıza çıkabilecek, tetiği çekilmiş bir imtihan… Sırtında küfesi olmayanların da dillendirdiği küfe, sırta yüklenince ağır geldiği görülen eşyanın kanununa referansla, ‘doğa boşluk kaldırmaz’ kabilinden, ateşten bir gömlek. Aslında idrak edebilene, lafza bakıldığında emanet, ehliyet ve liyakat güzellemeleri; yönetmelikler, tüzükler uyulması gereken kurallar bütünlükleri… İş kendi zaviyelerine döndüğünde nereden bir çıkış yolu ararım kurnazlığı… Bizim Erzurum'da dadaşlarımız bu tür yaklaşımı olan insanlara ‘Hozan tilkisi’ derler. Güzel Anadolu'muzun kahir ekseriyetinde de “tilki de kurnaz ama aç geziyor” diyerek, aslında çok güzel bir analoji kullanarak gereken mesajı yerine ulaştırırlar. Geniş bir perspektiften bakıldığında nihayetinde insanoğlu ne yapıyorsa, başına ne iş geliyorsa kendi eliyle yaptıklarından ötürü olduğu da çok şeffaf bir biçimde ayan beyan şekilde görünür haldedir. Bunu söylemek için de kahin olmaya gerek yok. Bismillah, diyerek bir yola revan oluyorsunuz. “Evvel refik, badel tarık'' diyorsunuz, işler biraz ilerlediğinde bir de bakmışsınız ki, ne refik var ne de tarik? Hadi refiği anladık da, tarık'a ne oldu?
“Atınızı alan yolunuzu da mı aldı”, biraz sonra terennümlü bir serzeniş yolda ağır geldi diyor. Dünya meşgalesi daha baskın daha cevval göründü ki, amaç dünyayı kurtarmaktan, günü kurtarmaya döndü. Bu hırs ile bir koltuk belli başlı yaptırım kabiliyeti birkaç kazanımlarınız olabilir kendi kendinize “ben muktedir oldum” da diyebilirsiniz. Ama kazın ayağı öyle değildir. Bir de bakmışsınız savunduğunuz idealler, erdemli ilkeleriniz hepsi bir kuş olup uçmuşlar. Şahsiyetli duruşunuz yerle yeksan bir hal almış, elinizde bir tek sımsıkı sarıldığınız makam, mevki, mansıp kudreti kalmış… Olur ki o da gideceği günü iple çekmektedir! Ve en acısı tüm bu gelişmeler olurken siz bazen olanların farkında bazen ise kapıldığınız eyyamcılık akımından dolayı hiçbir şeyin farkında olmayabilirsiniz.
Velhasıl, dımdızlak ortada kaldığınız gün; doğru giderek, düz yürüyüp, dik durmanın fevkalade ehemmiyetini, dostluğun anlamını yürüdüğünüz yolun kadirşinaslığını anlamış olursunuz. Anlamış olursunuz da, sizin için iş işten geçmiş olur.
Binaenaleyh;
Gücün değil, hakikatin; koltukların değil şahsiyetin yanında hizalananlara selam olsun.
Er ya da geç, bir gün mutlaka!
Mücadeleye devam; Vesselâm.
Ziraat Yüksek Mühendisi
Emre KESKİN
Emre KESKİN
Punto:
Dinle