Piyasalar

Her Elini Sıkana Dostum, Her Canını Sıkana Düşmanım Denilerek Ülke Yönetmek

Punto:
Yazımıza başlarken son 20 yılımızı kısa bir gözden geçirelim önce; Yıl 1996, her hafta mantı yemek için arkadaşlarla toplandığımız günlerin bitinde, haberlerde “İBB Tayip Erdoğan görevden alındı” haberleri karşısında, herkes üzgün şaşkın bir haldeyken ”arkadaşlar telaş etmeyin, birileri Türkiye‘ye başbakan hazırlıyor. Dua edin de bu iş, içeri den Milli Yerli bir aklın işi olsun”.. Yıl 2002 BBP’nın seçime hazırlık toplantısında sunduğum bir rapor suretinden özetler: -Türkiye’nin iki partili yeni bir sisteme geçmeye hazırlandığını, Tayip Beyin mağduriyeti üzerinden toplumun yönlendirdiğini, Siirt olayının ‘da bir senaryo olduğunu, birilerinin “Birini söve söve diğerini , öve öve iktidar yapacaklarını” bizim gibi kendini çağa göre ihya edemeyen ideolojik siyasal yapıların da tasfiye edeceğini ifade ettim. Hatta raporun bir yerinde, zehirli bir aklın Anadolu çocuklarını “KONTROLLÜ KAVGALI ZITLIKLAR YÖNTEMİYLE” yönettiğini , bütün kutsalların bu kutsalları savunanlar eliyle zarar görmesinin ise “ Düşmanını kendin örgütle ki, kontrolünde olsun” mantığının bir sonucu olduğu söyledim. Rahmetli babamın “oğlum devletler ile Allah’ın işine akıl sır ermez” öğüdüne hak veriyorum ama kaderin gerçekleşmesine çeyrek kala gelinen noktada, benim devletimin ne kadar payı olduğunu merak etmiyor değilim.! AKP iktidarının kurulmasında , paydaş ortak F. Gülen (eski adıyla cemaat, şimdi ki ASO’yla FETÖ) yapılanması ile iktidarın kavgası kimi sessiz çevrelerce “Cemel Vakası “ olarak yorumlansa da, ben bunu, küresel iki aklın(İngiliz/Yahudi) çatışmasının Türkiye’ye bir yansıması olarak görüyorum… Cemaat ile iktidar kavgasını fırsata çevirmek isteyen “DEMOKRASİNİN ÖNÜNDEKİ TAKOZ CHP” ile boşalan alanları doldurarak ya da kuşatarak kurtuluş kazandığını zanneden Bahçeli /Perinçek gibi iç dinamik yapıların ya da Ak davalı Prensler aslında BÜYÜK oyunun kırıntıları olmaktan kurtaramayacaklardır diye düşünmeden edemiyorum. Bunu idrak edemeyenler, “şuursuz hainlik” yolu ile devasa etkileri olan son NATO tatbikatındaki mini oyunun, içimizde çatışan tarafları çok aşan bir planın tetikleyicisi olacağını idrak edecekler mi göreceğiz.!? Şöyle ki; Olayın Oluşu ve fayda sağladığı taraflar açısından bir değerlendirme yaparsak ; 1)Nato’nun bu menfur olayı kurumsal bir bütünlük içinde mi yoksa içerisindeki klik yapılanma yada AB’yi artık gereksiz gören ülkelerin AB’nin Silahlı Gücü Nato üzerinden vurmak mı dır ? diye düşünülebilir.. 2)Cumhuriyet yada devlet ile sorunlu potansiyel güç haline gelmiş bir kesimin içinden bir güruha iktidar ihale edenler dahi bu olay ile bir düşünce evrimini hayatlarına zorunlu sokmuş olmalılardır. 3)Yine içeri de kuşatıldığı düşünülen Tayyip Erdoğan’ın önündeki en büyük engel olarak görülen Atatürk üzerinden bir yandan rahata erdirilmiş; diğer yandan ise muhafazakar kesimi fikri evrime tabi tutarak pasifize etmişlerdir. 4)Barzani referandum ile Kürtlerin devlet hayallerini körfeze gömenlerin, aslında ne dağda ölen Kürt’ün çocuğunu ne terör yolunda her gün şehit veren Türkmen yada Yörüğün evladını dert ettiklerinide sanmıyorum.. 5)Bu son skandal ile Tayyip Erdoğan’ı etrafındaki bakanların eşliğinde kızgın bir ergen gibi, diplomatik dil ve lisan dışında haşinleştirip, ötekileştirme girdabına ittiklerine şahit oluyoruz. 6)Şubat 28 den beri son 20 yılda olup bitene baktığımızda ne yapılan kötülüklerin, ne de iyilik görünenlerin düşünce karakterinin klasik Türk ya da İslami felsefe ile benzerliği yoktur. 7-Kontrolünde tuttukları ekonominin para gücüyle ve kaba alt yapı yatırımları ile halkı iktidara ram eyleyenlerin, Milli Savunma ve Milli Eğitimini çökerttikleri konusundaki acı gerçeklik daha büyük oyunlarla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. 8- Daha dün , içerde ve dışarda her imkanı emrine amade kıldıkları hoca efendilerinin(!) , içeriden itilip dışarıdan çekilerek Pensilvanya’ya postalanmasının hesabını garip gurabadan çıkarmayı iktidar olma zannedenlerin, Yunanistan ile sessiz dostluğundan bir “DOĞU ROMA” doğduğunda, yine “aldattılar, ben OSMANLI bekliyordum” diyebilme ihtimali ise ürkütücüdür. Ne mi oluyor.!.? Kürtleri Devlet kurma hayali ile dağa taşa salanlar, şimdi “Büyük İsrail ile Büyük Romanın” sınırları çizme yolunda kavga veriyor olmalarını 20 yıldır P.İskenderin “Babil’den Roma’ya Aşk” romanlarında iyi okumaları gerekirdi.!.? Bakalım bu ülkenin Milli Aklı ile Milli Vicdanı öz evlatlarını ötekileştirmek yerine vicdani akıl ile bu gidişatı durdurabilecekler mi.!.? Sol yanım Büyük İsrail Sağ yanım Büyük Doğu Roma’ya asla boyun eğmeyeceğimizi, Milletin Vicdani sesi olarak buradan ilan ediyoruz… Şuan ülke; Tayyip Erdoğan yıkılsın da, ülke de batarsa batsın diyen bağnazlar ile Tayyip Erdoğan’ın varlığını ülkenin geleceğine endeksleyen makam ve maaş kölelerinin girdabına sıkışmıştır. Hedef Erdoğan’ mı Türkiye’mi? Üyesi bulunduğumuz Nato tatbikatında etkin bir akıl ATATÜRK ile Cumhurbaşkanımızı aynı hedefe koyarak bütün bir ülkeyi hedef almış; yarın bir subayda çıkıp nato füzelerini size doğru ateşleyebilir mesajı verilmiştir..!.? Peki Türk Devlet Yönetimi Ne Yapmalıdır: 1- Türkiye aynı İktidar ve aynı lider üzerinden yapılan politika değişikliklerinin, dünyada bir karşılığı olup olmayacağını artık iyi hesap etmelidir. 2-Bir Osmanlı makasının üzerinde yazan ”HER ELİNİZİ SIKANA DOSTUM, HER CANINIZI SIKANA DÜŞMANIM DİYEREK ÜLKE YÖNETİLEMEZ” gerçeğini artık idrak etmeliyiz. 3-Türkiye, AB ekseninde Dünya insanlığının vicdani sesi olarak kalkınma hamlesini Mustafa kemal Atatürk’ün “Muasır Medeniyet Hedefinde” devam ettirecek politikalar geliştirerek yoluna devam etmeli... 4-Türkiye AB çerçevesinde Demokratik Hukuk Devlet yapısını güçlendirmeli, hem de Milli Birliğini sağlamlaştırıp Türk İslam Dünyasına da bu yolda hami olma model olmaya devam etmelidir.