Piyasalar

HER DÖRT KİŞİDEN BİRİ SABIKALI

Punto:

HER DÖRT KİŞİDEN BİRİ SABIKALI
Muhakkaktır ki, hısızlık tüm dinlerde düzenlenmiş ve yasak olarak emredilmiş eylemlerdendir. Din dışı
oluşumlarda dahi yasak olarak adlandırılmış, hukuk düzenlemelerinde geniş açılı tanımlamalara vesile
olmuş, müeyyidesi mutlak olan suçlardandır. Modern toplumların uymak zorunda olduğu düzenleme
ve ahlaki kurallardan olan hırsızlık yapmamak, ilkel insanlar ve topluluklarda da aynı karşılığı
görmüştür. Hırsızlık, Kutsal Kitaplarda yapılmaması gereken ortak bir eylem olarak tanımlansa da
istatistik verileri bunların bir ekonomik sorun olduğu ve de “halkın dini kralın dini üzerine” anlayış
yaklaşımına göre halklarında aynı paralelde pozisyon aldığını göstermesi açısından önemli bir
sorundur. Avrupa Birliği ülkelerinin ortak din birliğindeki yaşantı şekliyle Türkiye’deki İslam anlayışı ve
yaşantısıyla kıyasladığımızda “sanki bizim kitabımızın bunu caiz kıldığı” gibi bir rakamsal hataya
götürme riskiyle de karşı karşıya kalabilmekteyiz. Oysaki Ramazan ayı müddetince bazı suçlardaki
gerilemenin nedenini inancımıza bağlayabilmekteyiz. Avrupa Hırıstiyan, Türkiye Müslüman bir
ülkedir.

MAHPUS KALİTEMİZ
2018 yılında geçtiğimiz “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nde ceza ve infaz kurumlarındaki hükümlü ve
tutuklu sayısı yıllar itibariyle şu şekildedir. 2018’de 264,842 kişi, 2019’da 291,546 kişi, 2020’de 266,831
kişi, 2021’de 297,860 kişi ve 2022’de 341,294 kişidir. Son on yıldaki sondaj yıl verilerinde ise 2011’de
128,253 kişi, 2015’de 177,262 kişi ve 2016’da ise 200,727 kişi bulunmaktadır.
Türkiye’de hükümlülerin % 24,4'ü hırsızlık suçundan dolayı ceza infaz kurumlarında bulunmaktadır. Bu da
her 4 hükümlüden birisinin hırsızlık suçunu işlediğini gösteriyor. % 8,8'i konut dokunulmazlığının ihlali,
% 7,1'i kasten yaralama, %6,4’ü uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, % 5’i ise mala zarar
verme suçunu işledi. Tutuklu ve hükümlülerin %96’sı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı iken %4’ü
yabancı uyruklu kişilerden oluşmaktadır.
Avrupa cezaevlerinde en çok uyuşturucu kullanımı ve satışı sebebiyle hükümlü vardır ve oranı da
% 17,7’dir. Bunu hırsızlık-soygun % 13 ve şiddet, saldırı, adam yaralama, tecavüz vb. (% 12) suçları takip
etmektedir. Bizim hırsız sayımız Avrupa’nın hırsız sayısına göre iki kat fazladır.

BİZ MÜSLÜMAN, ONLAR HIRISTİYAN
Türkiye Avrupa’da hapishanelerdeki mahpus sayısının ve oranının en yüksek olduğu ülkedir. Türkiye’de
her 100 bin kişiden 356’sı hapishanelerde bulunuyor. Bu oran Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde ise 106’dır.
Buna göre Türkiye’de hapishanelerdeki mahpus oranı AB’nin 3,4 katı. Türkiye aynı zamanda Avrupa'da
cezaevlerinin en kalabalık olduğu ülkedir.
Almanya’da her 100 bin kişiden 69’u mahpus durumda. Bu da Almanya’nın AB ortalamasının (106 kişi) epey
altında olduğunu gösteriyor. AB ortalamasından düşük olan bazı ülkelerde bu oran şöyle: Yunanistan ve
Fransa 103, Avusturya 94, İtalya 93, Bulgaristan 85, Norveç 68 ve Hollanda 65.
İngiltere ve Galler’de ise her 100 bin kişiden 139’u hapishanede. İspanya (116) ve Portekiz de (114) az farkla
AB ortalamasının üstünde yer alıyor.

"ONUN BUNUN ÇOCUĞU" DİYE İLTİFAT OLUR MU?
Yıl 1887 Gazetecinin biri, Victor Hügo'ya soruyor:
- "Eserleriniz ve siz bugüne dek çok olumlu eleştiriler aldınız,
çok övüldünüz. Bunlar arasında sizi en çok hangisi hoşnut etti?" Hugo anlatır:
- "Karlı bir kış gecesiydi. Eş dostla yiyip içmiştik.
Mesafe kısa diye, evime yürüyerek dönüyordum.
Ama fena halde sıkışmıştım.
Hızlı adımlarla, malikhanemin bahçe kapısına vardım.
Kapı kilitliydi.
Var gücümle uşağıma seslendim: 'İgooooooor!'...
Defalarca bağırmama karşın, İgor
Sidik torbam Atlas Okyanusu büyüklüğüne ulaşmıştı.
Altıma kaçırmak üzereydim.
Yaşlılık işte. Çaresiz, bahçe duvarına yanaştım.
Etrafa bakındım, görünürde kimseler yoktu.
Düğmelerimi çözdüm ve su dökmeye başladım.
Tam o sırada arkamda bir at arabası durdu.
Hiç kıpırdamadan, sessizce işiyordum.
Arabacı nefret dolu bir sesle:
- "Seni haddini bilmez, buruşuk o... çocuğu..!
O işediğin, Sefiller'in yazarı Victor Hugo'nun duvarı..!" dedi.
İşte, hayatımda duyduğum en güzel iltifat dolu söz buydu."