Lütfü ŞEHSUVAROĞLU
Punto:
Dinle
Hepimiz Ermeni’yiz” diye pankartların taşınmasını nasıl makul görebiliriz? Masum bir Ermeni gadre uğrar, onu savunacak kimse kalmaz, bir başınadır; hakkını müdafaa için özellikle Türkler, asırlardır tabaka-i sadıka olmuşun hatırasına hürmeten bu ibareyi taşırlar.
Fakat durup dururken bir ülkenin topraklarını işgal ederek âdeta soykırım yaşatanların şimdi işgal ettikleri topraklardan çıkarılırken desteklenmesi ve “hepimiz Ermeni’yiz” diyebilmek akılla, izanla, hoşgörüyle açıklanacak bir şey olamaz.
Karabağ, Azerbaycan toprağı olduğu halde otuz yıldır işgal altında. 1992 yılında Sovyet Kızılordusunun artıklarıyla ama korku mazisine dayanılarak yapılan Hocalı Soykırımında Karabağ’ın öz evlatları şehit oldular, kaçgın hayatı yaşadılar. Bugün “Hepimiz Türk’üz” demenin vaktidir. Sadece Karabağ için değil, yarı nüfusu Türk olan İran’da da Ermenistan’a yardım konvoylarını protesto ettikleri için hapse tıkılan Türkler için Türk olalım olmayalım “Hepimiz Türk’üz” kampanyası başlatmak, sadece Türkiye’ye değil her kültür coğrafyasına uygun düşer.
Bugün, savaş halinde olduğumuzdan bazı TV yorumcuları gibi varsayımlarda bulunmayacağım. Karabağ için şiir yazacağım: Esenlik için. Selâm için. Aşk için yani… Aşk üç harf: ayın, şin, kaf; ve de beş nokta. Şin’de üç, kaf’ta iki nokta. Beş parmağımızla kalbimize koyduğumuz esenlik selamı gibi.
Bir, eline makineli tüfek alarak cephede pozlar veren Ermenistan first lady’sine bakın, bir de Azerbaycan’ın Mehriban’ına bakın. Aşağıdaki şiirime Mehriban’ın anne yüreği ilham kaynağı oldu. Daha doğrusu şiir, gerçek muhatabını buldu.
SANCAK GAZELİ
Karabağ’a, İlham ile Mehriban’a
I
Vahit olanı bilsin, onda kalsın bu sancak
Şahit olanı bilsin, onda kalsın bu sancak
Emmârede seyrân eyler pejmürde gönüller
Her kim aya mübaşir, onda kalsın bu sancak
Düşmez yere vurulmuş mutmain nefs bin okla
Göğsündeki al kandan Kerbelâ olsun bu sancak
Hak rengine bürünsün Sıbgetullah sayılsın
Olmaz ise bu mümkün, çölde solsun bu sancak
Mecnûn gibi aşıp çöller, melâl yüzlü pinhân
Leylâ ile dem a dem aşkla dolsun bu sancak
Dost toprağa bulansın, suyla dallar ucalsın
Olmazsa vatan toprak yâda salsın bu sancak
Lütfî rûhunu âteş yaktı, sırrını ülkün
Ahfandaki fenâfid-dâvâ olsun bu sancak
II
Târih ona âyân, mazi ondan mirastır
Dillerde tek iz’an efsâne olsun bu sancak
Uğrunda ne cefâlar çekti serden geçenler
Revâ mı ellerde virâne olsun bu sancak
Eyvah ne uğursuz şâdıman, dilde ziyân
İz’an mı bu; sefil, divâne olsun bu sancak
Nabzında vuruşurken cengâverler âheste
Hem mestâne, he mi merdâne olsun bu sancak
Kavgâdan dönen atlar Şehsuvar’dan haberdir
Serden geçene can, rindâne olsun bu sancak
III
Toprak suya kavuşsun, feyezanlarla taşsın
Her damlada zerefşan, turbân olsun bu sancak
Umman suya sağır, damla huzurdan donarsa
Zindanları yarıp buzkıran olsun bu sancak
Ardından akarak deryâya, dünyaya bolluk
Versin, geri dönüp buğleğen olsun bu sancak
Aşk olsa da buhurdan gibi yıllarca tütse
Cennet kokularından ceryân olsun bu sancak
Meydanlara nîşan, yolda kalanlara fermân
İlhanlara vezîr, tercüman olsun bu sancak
Gâzî ruhuna sâbit kılınıp her savaşta
Kuffâra inecek bozdoğan olsun bu sancak
Söz servetini sunsun Şehsuvâr’ın dilinde
Al sancağıma bir tamlayan olsun bu sancak
IV
İnsan bu, neme lâzım der, olur yerle yeksân
Kalkıp düştüğü yerden toygar olsun bu sancak
Hayfa ki ne zamandır bütün yollar kapanmış
Bir yolcuya bugün mihmandar olsun bu sancak
Bir kez de bana dön, bir göreyim pâk yüzünde
Şahlar kıskandıran tâcidâr olsun bu sancak
Deryâlar ötesinden nizamat verenden
Pişman olup özünden buyruk alsın bu sancak
Kalbinde acı, vicdânında bin bir muhasip
Nefsiyle yağılıp tövbekâr olsun bu sancak
Alnında Oğuz’un burcuyla yükselsin arşa
Binsin Burak’a heyy Şehsuvâr olsun bu sancak
V
Çalsın mayayı çalsın hep kutalmış nesiller
Sağlam ve ezelî teminât olsun bu sancak
Hodgâmlığı fedâkârlıkla örmek saadet
Dervişlere ebedî vasiyet olsun bu sancak
Gâzî alperenlerden türbedârlar seçilsin
Zîşân, ziyâfeşân, ziyâret olsun bu sancak
Ehl olmayana vermezler emanet ki elHakk
Bir tek ehliyetten tâlimat alsın bu sancak
Dik sancağı öz yurduna ecdâd sana baksın
Efsunkâr Karabağ’a evlât olsun bu sancak
Gâzî ordu sancak dikti çıkmaz Karabağ’dan
Zâbitlere gayrı kıraat olsun bu sancak
Mecnûn kimin Âzerbaycan Leylâsına vardı
Şehriyâr’e Mehribandan berat olsun bu sancak
İlhâmını maziden alıp âtiye sar ki
Sonsuzluktan nîşan, mükâfat olsun bu sancak
Beş noktasıdır aşkın, aşkın üç harfidir bu
Yâ Râbb! Fakiri tutsun, tutsun a
Tutsun da sarssın
…aşka mûtemet kılsın bu sancak!