Piyasalar

HDP'ye Kayyum ve Hazine Yardımı

Punto:
Partilerin hazineden ne kadar yardım alacağı belli oldu, HDP 50 milyon alacak. Bu büyük bir meblağ. İktidar , terör örgütüne kaynak aktarıyorlar diye HDP'li belediyelerin bazılarına kayyum atıyor. Aynı iktidar PKK'nın sözcülüğünü yapan HDP'ye 50 milyon kaynak aktarıyor. Anayasanın 68 ve 69. maddelerine göre siyasi partiler, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine,demokratik, laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı fiillerin odağı haline geldiğinde Anayasa Mahkemesinin -odak haline- geldiğini tespit etmesi ile kapatılırlar. Anayasanın 69. maddesinde odak olmanın kriterleri de verilmiştir: bu fiillerin o parti üyelerince yoğun olarak işlenmesi, bu durumun partinin ilgili organları veya TBMM grubunca zımnen veya açıkça benimsenmesi veya bu fiillerin parti organlarınca kararlılık içinde işlenmesi halinde söz konusu fiillerin odağı haline geldiği kabul edilir. AYM bu fiillerin ağırlığına göre kapatma yerine devlet yardımından kısmen ve tamamen yoksun bırakılması kararı da verebilir. Bugün HDP'nin terör örgütünü kınamadığı, aynı amaçları taşıdığı,ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik eylemlere destek verdiği bilinen bir gerçek. Hal böyleyken HDP'li belediyelere kayyum atanırken, aynı eylemleri daha etkili bir şekilde yapan HDP'yi devlet yardımı ile beslemek tam bir aymazlıktır. Suriye topraklarından her gün şehit cenazeleri gelirken HDP'ye kaynak aktarmak şehitlerin aziz hatırasına hakarettir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve AYM daha neyi bekliyor? *** Demokrasiyi de özgürlüğü de yanlış anlıyoruz. Parti kapatma denildiği zaman birileri hemen sesini yükselterek bunun demokrasiye aykırı olduğunu söylüyor. Demokrasilerde bölücülüğün, ayrılıkçılığın özgürlüğü olmaz. Ülkeleri parçalama diye bir özgürlük yoktur. Bu Batı'da da böyledir. Geçen hafta İspanya Yüksek Mahkemesi Bağımsızlık Referandumu yapan 9 Katalan siyasetçiyi 9 ila 13 yıl arasında hapis cezasına çarptırdı. Kimse de çıkıp bu demokrasiye aykırıdır demedi, birkaç günlüğüne Barselona sokakları karıştı, o kadar! 2011 yılında Demokratik Toplum Kongresi Diyarbakır'da demokratik özerklik ilan etti. Ne yazık ki ne yargı harekete geçti, ne de siyaset gerekli tepkiyi gösterebildi. AB üyesi İspanya Yüksek Mahkemesinin kararı örnek olmalıdır. Kimsenin etnik farklılıklardan dolayı bir ülkeyi parçalama özgürlüğü yoktur, böyle bir eylemi uluslararası hukuk da korumaz. AYM İspanya Yüksek Mahkemesinin kararından ders almalıdır. *** CB Erdoğan teröristlerle masaya oturmadık, oturmayacağız dedi. Keşke öyle olsa. Çözüm sürecinde PKK ile masaya kim oturdu? Oslo'da aylar süren görüşmeleri kim yaptı? Apo'nun mektuplarını Diyarbakır meydanında kim okuttu? Kandile arabulucu heyetleri kim gönderdi? Öcalan'a gençliğinde namaz kılıyor güzellemelerini kim yaptı? İmralı'yı HDP'lilerin ziyaretine kim açtı? Devletin savcılarını Habur'a teröristlerin ayağına kim gönderdi? Dolmabahçe mutabakatını kim imzaladı? Akil adamlar şehir şehir dolaşıp PKK terör örgütü değil, Kürtlerin milli mücadele örgütüdür sözlerine kim göz yumdu? Teröristler karakolların önünden el sallayarak geçerken onlara dokunmayın emrini kim verdi? Çözüm sürecini eleştirenlere, anaların ağlamasını isteyen vampirler suçlamasını kim yöneltti? Bunları AKP yapmadı mı? Terör örgütü ile sadece masaya oturulmadı, çözüm süreci boyunca faaliyetlerine de göz yumuldu. Bütün bu gerçeklere rağmen -biz terör örgütü ile masaya oturmadık- sözünü söyleyene ancak pes denilir, bu kadarına da pes! *** Haydarpaşa Garı ile ilgili ihalenin yankıları sürüyor. 18 yıl boyunca yapılan ihaleleri tek tek irdelemeye gerek yok. Devlet imkanlarının ona buna nasıl peşkeş çekildiğini, yasalarla nasıl oynandığını anlamak için Devlet İhale Kanununda yapılan değişikliklere bakmak kafi. 18 yılda tam 150 değişiklik yapılmış, yanlış duymadınız tam 150 değişiklik. Yani AKP her 45 günde bir ihale kanununu değiştirmiş. Bu bir dünya rekorudur. Hangi ihtiyaçtan diye sormaya gerek var mı? Vicdanını kaybetmemiş bir toplum buna razı olmaz. Ne yazık ki önce vicdanlar yok edildi, sonra da her şey mubahlaştırıldı.