Ahmet Berhan YILMAZ
Punto:
Dinle
İnsanların en temel hatası, yaptığı hataları kabul etmemektir. Bu durumu “Âdem hata yaptı, hatasını kabul ettiği için Eşrefi mahlûkat oldu, İblis hata yaptı, hatasını kabul etmediği için Şeytan oldu.” Sözü çok iyi anlatmaktadır.
Hatayı başkalarında arayanlar, hatalarını kabul etmeyenler pişman olmazlar ve tövbe etmek, özür dilemek, hatalarını tekrarlamamak gibi bir gayretleri de olmaz. Hâl böyle olunca da hataları giderek büyüyen, kibirleri, zulümleri artan bu kişiler değişemezler, gelişemezler, topluma verdikleri zarar, huzursuzluk, sıkıntılar her geçen gün artar.
Hatalarını kabul etmeyen, yücelttiği insanların hatalarını görmeyen, kullara kulluk edenler kalplerden imanı söküp atan kibre kapılıp Allah’ı, kitabı, Peygamberi, kendisini tanımayan, Allah’ın akletmeye, düşünmeye, sorgulamaya davet eden emirleri yerine kulların emirlerine, arzularına tabi olanlardır. Hâlbuki aklını kullanmak imanın şartıdır.
Kendisini veya cemaate tabi olup hocasını, tarikata tabi olup şeyhini, partiye tabi olup liderini hatasız kabul eden, onlara kul köle olarak Allah’a karşı gelip şirk batağına batanlar kendi ahiretlerini berbat etmelerinin yanı sıra yıllardır bu millete, bu vatana çok önemli sıkıntılar yaşatmıştır ve yaşatmaya devam etmektedirler.
Unutmayalım ki bizler; bir cemaate, bir tarikata, bir partiye, bir guruba, bir mezhebe mensup olunca tarafı adına insanlıktan, ahlaktan, dürüstlükten, iyilikten, adaletten, hoşgörüden muaf olduğunu düşünen, hatalarını inkâr eden, insan olmadan Müslüman olunacağını sanan bedhahlar yüzünden
Hatayı kendimizde aramadığımız, Allah’ı bırakıp “gassal elindeki meyyit” gibi kendimizi, bizler gibi aciz olan kulların eline, beynine, arzularına, çıkarlarına teslim ettiğimiz müddetçe kurtuluş, özgürlük, huzur ve insan olabilmek bizim için hayaldir.
Yaşadığımız bu hayatın sorumlusu biziz hiç kimse başkalarında, başka güçlerde suç aramasın. Hatayı yapan biziz, kurtuluşumuz da Allah’ın bizlere verdiği aklı kullanmaktan, bizlerden farkı olmayan insanlara güç, kutsiyet, hatasızlık vehmederek şirke batmamaktan, cemaati, partiyi, tarikatı değil vatanı, milleti, bayrağı üstün kılmak için çalışmaktan, çabalamaktan geçmektedir.