Piyasalar

Hakkı Öznur’un 696 Nolu KHK ile İlgili Açıklamaları

Punto:
Bugün köşemize Hakkı Öznur’u misafir ediyoruz Ülkücü Fikir ve Siyaset Adamı Araştırmacı yazar Hakkı Öznur yaptığı yazılı açıklamada son çıkan KHK’leri ve KHK’leri çıkartan hükümeti eleştirmiştir: Öznur’un yazılı açıklaması şöyledir: 696 nolu KHK’yi biz de eleştiriyoruz ama ana fikir olarak değil. Bu kararname yargı denetimine tabi olmalıydı. İkinci kısımda da mahkûmiyet alanlar tek tip kıyafet uygulamasına tabi olmalıydı. Nerede kaldı masumiyet karinesi? Üç gün sonra suçsuz olduğu anlaşılan bir vatandaşı tutuklamanın haricinde iki defa cezalandırmış olmayacak mıyız? Hayır, bunlar suçludur diyorsanız o vakit yine kendinizi yargı yerine koyarak, yargıyı devre dışı bırakıyorsunuz. Hakkı Öznur, her zaman olduğu gibi sert ifadeler kullanmış, bu bizim tercih ettiğimiz bir tarz değildir. Mesela Hakkı Öznur, “Tek parti faşizmi” diyor ama bu doğru değil. “Tek adamlık, tek parti yönetimi” derseniz daha kabul edilebilir ifade olurdu. Zira faşizm başka, diktatörlük başka, tek parti yönetimi başkadır. İlerde bu tek adam yönetimi, diktatörlüğe ya da faşizme gider mi bilemiyoruz, inşallah öyle bir şey olmaz. En önce, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan olmak üzere, muhalefet ve herkes mümkün olduğunca ortamı germekten kaçınmalıdır. Komşumuz İran’ı ibretle seyrediyoruz. Amerika kaşıyor. Kaşınacak hale getirirseniz milleti, birileri çıkar kaşır ve kanatır. İnsanla ilgili çok araştırma yaptım, bir gün rahmetli Nevzat Kösoğlu; “Fazla uğraşma, kafan karışır, Kur’an ne diyorsa insan odur” dedi. Çok doğru bir söz, ben de böylece vazgeçmiş oldum. 'Ancak insan nedir'in cevabını ararken şöyle bir tanım dikkatimi çekti; “İnsan gelecek hakkında tasarımda bulunan canlı yaratıktır” Evet geleceğimizi düşünmek zorundayız, yönetenler kibirden, yönetmeye talip olanlar küfürden uzaklaşmalıdır. Hakkı Öznur’un açıklamalarına, özellikle de tarzına tamamen katılmamakla birlikte noktasına virgülüne dokunmadan köşeme alıyorum. HAKKI ÖZNUR: Sizin Referansınız “Guantanamo”, “Ebu Gureyb”, “Saidnaya” İşkence Merkezleri Olabilir. Bizim Referansımız İse Hz. Yusuf, Hz. Hüseyin Efendimiz, Şehit Muhsin Yazıcıoğlu, Çanakkale Ruhudur. İleri Demokrasi Dediler, “Tek Parti Faşizmi” ne Savruldular! Olağanüstü hal kapsamında hazırlanan 695 ve 696 sayılı iki yeni Kanun Hükmünde Kararname, 24 Aralık 2017 günü Resmi Gazete'de yayımlandı. Ohal ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile hukuk devletinin yerini KHK devleti almıştır. AKP hükümeti KHK’leri olağanlaştırmaya ve kalıcılaştırmaya çalışıyor. KHK düzenlemeleri ile otoriter bir rejim ortaya çıkmıştır. Tek adama tabii KHK’lerle ülkede otoriter bir rejim kuruluyor. AKP hükümeti, “FETÖ” yapılanması üzerinden eleştirdiği “paralel devlet yapılanmasını” kendisi adım adım kuruyor ve son KHK ile bunu pekiştiriyor. AKP, “ileri demokrasi” dedi, bunun adının “tek parti rejimi” olduğu son çıkan KHK’ler ile net bir şekilde görülmüştür. Temel hak ve özgürlüklerin özü kaldırılmış durumda. Son 18 ayda, 30 KHK yürürlüğe girmiştir. 30 KHK’nın ancak beş tanesi Meclis’e gelmiş ve görüşülmüştür. 30 KHK ile tam 369 farklı yasa değiştirilmiştir. Meclis devre dışı, AYM ve yargı ise parti devletine bağlı. Tek tip toplum peşinde koşan, ülkeyi cepheleştiren, kutuplaştıran, kamplaştıran Saray/AKP rejimi, Türkiye hızla ileri faşizme sürüklüyor. AKP hükümeti, FETÖ yapılanması üzerinden eleştirdiği “paralel devlet yapılanmasını” kendisi adım adım kuruyor ve son KHK ile bunu pekiştirmiştir. Bu baskı rejiminin meşrulaştırılması ise 12 yıl iktidarı birlikte paylaştıkları Cemaat üzerinden ve Cemaat mensuplarının da içinde yer aldığı askeri kalkışma üzerinden yapılmaya çalışılıyor. AKP, “ileri demokrasi” dedi, bunun adının “ileri faşizm”, “ilerle faşizm” olduğu son çıkan KHK’ler ile net bir şekilde görülmüştür. Türkiye, tek bir kişinin iradesine bağlı olarak, KHK’lerle yönetiliyor. Her yeni KHK ile yasalar çiğnenirken, Türkiye “hukuk devleti” olmaktan çıkarılıyor. Bu KHK’ler, oligarşinin, saray komiserlerinin, otoriter rejim yanlılarının KHK’sidir. AKP iktidarı, ‘sivil’ olarak tanımladığı paramiliter güçleri son KHK’lerle devletin resmi – “hukuki” bir parçası haline getirmeye çalışmıştır. AKP'nin bu KHK’leri Sadece OHAL’le bir gelecek değil, aynı zamanda iktidardan asla gitmemek eksenlidir. AKP’li olmayan herkesi terörist ya da terör bağlantılı gören Saray/ AKP iktidarı, her türlü hak, hukuk, adalet ve özgürlük mücadelesini de “terör” olarak nitelendirmektedir. Sivilleri şiddetin içine çeken şiddeti meşrulaştıran uygulamalar ülkeye verilecek en büyük zarardır. Son iki KHK ile paramiliter güçlerin önü açılıyor. “Siviller” olarak nitelendirilen paramiliter güçlere cezasızlık getiren ve her türlü yoruma açık olan son KHK’ler kaos, kaos, kaostur!. Mısır’da “Baltacılar”, Suriye’de “Şebbihalar”, İran’da “Devrim Muhafızları” Kamuoyu ve milletimiz şunu söylüyor: Toplumu şiddet sarmalına çekecek 696 sayılı KHK’deki 121. Madde ile, “Darbeci” ya da “terörist” suçlamasına maruz kalacak kimselere saldırmak, bunları öldürmek veya bunların mallarına el koymak serbest hale gelecektir. Birileri, özgürlük, adalet, demokrasi diyen toplumsal kesimleri bunlar “darbeci” bunlar “ terörist” diye hedef gösterirse, bundan kendine vazife çıkartan, silahlı paramiliter çeteler, mafiştik yapılar, sokaklara çıkıp sağa sola saldırırlarsa ne olacak? Son KHK’ deki muğlak madde, ülkeyi çok tehlikeli günlere, kardeş kavgasına, felakete sürükleyebilir. AKP iktidarı, Suriye’de Şebbihalar, İran’da Pastarlar/Besiciler, Mısır’da Baltacılar benzeri yapılanmalar peşindeler. Tek parti zihniyeti “paramiliter kuvvetleri” örgütlüyor. Diğer yandan da kendisine muhalif gördüğü toplumsal kesimleri, “Baltacı, Şebbiha, Pastar“ yöntemleriyl yok etmek istiyor KHK’de iç savaş maddesi: AKP karşıtı girişimleri bastıracak sivillere cezasızlık vaadidir. Anayasaya aykırı olan KHK iç savaşa zemin hazırlar! Arzulanan, ‘Parlamenter’ değil ‘paramiliter’ demokrasidir! 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, ancak askeri cuntaların yayımladığı kararnameler ile karşılaştırılabilir Size tabi olmayanı, itiraz edeni, demokratik haklarını kullanıp eleştirenleri, karşı çıkanları yok etmek istiyorsunuz. Adil ve Adaletli olun. Hakkaniyetle davranın toplumu ve ülkeyi germeyin. Zulüm ve keyfiliğin ilânihaye devam etme şansı yok. Hukuk, adalet, er veya geç kazanır. Bu madde süratle gözden geçirilip, kaldırılmalı ve hukuka uygun bir hale getirilmelidir. 20.Yüzyılın Zalim Rejimlerinin Yolunda Gidiyorlar Çarlık Rusyasının “Kara Yüzler”i, Benito Mussolini’nin “Kara Gömleklileri”, Hitler’in SS’leri, (kahverengi gömleklileri) Polpot’un “Kızıl Kmerleri” Humeyn’inin Devrim Muhafızları/Besiciler, Esad’ın “Şebbihaları” Mübarek’in/Sisi’nin “Baltacıları” vb. baktığımızda bir çok ülkede, kızıl, faşist, totaliter rejimlerin muhaliflerini yok etmek için canilerden, katilerden oluşan paramiliter güçleri kurduğunu görürüz. Komünist lider Lenin’in Çeka’sı, Stalin’in NKVD’si, Mao’nun Kızıl Muhafızları, Kim İl Sung’un devrim muhafızları, Polpot’un Kızıl Kmerler’i, Hitler Gençliği (Waffen – SS – Silahlı SS) Mussolini’nin “Kara Gömleklileri” (yarı askeri faşist örgüt) muhaliflerine ne yapmaya çalışmışlarsa, günümüzde de demokrasi düşmanları tek parti rejimi ve parti devleti peşinde koşanlar çağımızın zalim rejimlerinin uygulamalarını örnek almaktalar. Parti Devletinin Komserleri Faşist Goebbels’i Örnek Alıyorlar İran’da “pasdaran” olarak bilinen farsça tam adı “sipah-i pasdaran-ı inkilab-ı islami” olan devrim muhafızları/Besiciler, Kahire’de Baltacılar, Türkiye de ise kim? Kim bu role soyunuyor? Tabi ki, tek parti zihniyeti. Rus gizli servisi Çeka, Alman gizli servisi Gestapo, İsrail gizli servisi Mossad vb. gibi karanlık zihniyetlere sahip ruhunu şeytana satmış insanlık düşmanı, demokrasi düşmanı, ilkel, çağdışı, otoriter, karanlık zihniyetlere benzemeye çalışmak, bu çağda akıl ve izan dışı olmaktan başka bir şey değildir. AKP kendi “paralel” devletini kurmaya çalışıyor. Saray komiserleri, Parti devleti faşist ideolog Goebbels’i örnek almıştır. Hitler’in, Saddam’ın, Esad klanının, Putin’in yol ve yöntemlerine özenen AKP, Ortadoğu’daki demokrasi düşmanı, muhaberat rejimlerine özenmiştir. Çıkarılan KHK, Nazi Almanyası’nda yapılanlara benzemektedir "Paramiliter" yapılar, otoriter ve totaliter rejimlerin gayri-meşru, hukuk dışı yaptığı işlerde, taşeron olarak kullandığı yapılardır. AKP iktidarının yayımladığı 696 sayılı KHK, mevcut iktidar karşıtı girişimleri bastıracak sivillere cezasızlık vaat ediyor. Paramiliter gruplarının saldırılarının meşru müdafaa kapsamına alınması AKP’den önce 84 yıl önce Nazi Almanya'sında uygulanmıştı. Alman Nazi hükümeti bir kararname ile 30 Haziran-2 Temmuz 1934 tarihleri arasında “SS” leri (Hitler Gençliği) (Waffen – SS – Silahlı SS) paramiliter gruplarının eylemleri meşru müdafaa kapsamına alınarak hukuka uygun kabul etmişti. 696 sayılı KHK’yle ‘silahlı sivillere’ yargı zırhı getiren düzenleme “Gesetz über Maßnahmen der Staatsnotwehr” ismiyle 30 Haziran-2 Temmuz 1934 tarihleri arasında Nazi Almanyası’nda paramiliter grupların eylemlerinin meşru müdafaya alındığı kararnamelere benziyor. Adolf Hitler'in yayımladığı tek cümlelik kararnamede ise şunlar yazılıydı: "Vatan hainliğindeki saldırıları önlemek için 30 Haziran, 1 Temmuz ve 2 Eylül 1934'te alınan tedbirler, hukuk devletinin kendini savunması olacaktır." Khk Devleti Değil, Demokratik Hukuk Devleti Adolf Hitler’in “Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi” Nazi devleti idi. Benito Mussolini liderliğindeki İtalyan “Ulusal Faşist Parti” “Faşist Parti” devleti idi. Lenin’in, Stalin’in Sovyetleri parti devletleriydi. Mao’nun ÇKP’si kızıl parti devleti idi. Çin, Kuzey Kore halen parti devletleridirler. Suriye, parti devletidir. Alman Nazizmi, İtalyan Faşizmi, Bolşevik rejimler Siyonist Likud/ Kadima, BAAS rejimleri çağdışı hunhar insanlık düşmanı rejimlerdir. Nazi mahkemelerini, Sovyetlerdeki meşhur “Vişinski” Mahkemelerini, Çin’deki “Pekin mahkemelerini”, Saddam’ın ve Esad klanının mahkemelerini, yani, hukukun olmadığı, adaletin olmadığı, rejime biat eden mahkemeleri örnek alan, otoriterizmi benimsemiş parti devleti ve ona bağlı parti rozeti takmış bir yargı ile karşı karşıyayız. Şunu iyi bilelim: Darbelerin panzehiri daha fazla demokrasi, daha fazla hukuk, daha fazla insan hakları, daha fazla özgürlüktür. Demokratik cumhuriyetten, hukukun üstünlüğünden ve adaletten yana olanlar, AKP’nin tekçi politikalarla faşist yöntemlerle ülkeyi kaosa sürüklenmesine karşı çıkmak zorundadırlar. KHK cumhuriyeti değil, milletin hukukunun hakim olduğu demokratik cumhuriyet… Şiddeti teşvik eden, meşrulaştıran KHK’leri çıkartanlar unutmasınlar yarınlarda demokrasi adalet ve özgürlük düşmanları olarak anılacaktır. Hitlerin Gestaposu’nu, KGB'nin ünlü polis şefi Lavrentiy Pavloviç Beria’yı, Saddam’ın Devrim Muhafızları’nı, Esad’ın Muhaberatı’nı kendilerine örnek alanlar, zalim rejimlerin, diktatörlerin, işbirlikçilerinin karanlık sonlarına iyi baksınlar. Tarihin çöp sepeti onlarla doludur. Sizin Referansınız “Guantanamo”, “Ebu Gureyb”, “Saidnaya” Olabilir. Bizim Referanslarımız İse, Hz. Yusuf Peygamber Hz. Hüseyin Efendimiz, Şehit Muhsin Yazıcığlu, Çanakkale Ruhudur. Demokrasi ve adaleti katledenlerin örnek aldığı Guantanamo, dünyanın büyük tepkisini çekmiş, kötü uygulamalarıyla anılan bir işkence merkezi bir toplama kampıdır Görüyoruz ki, AKP iktidarının ütopyası Guantanamo’ymuş. Küba’nın Guantanamo Körfezi’ndeki Amerikan donanma üssünde yer alan tutukevi Guantanamo, Bağdat’taki “Ebu Gureyb”, İsrail'deki “Camp 1391”, Kahire’deki “Tora”, Tahran’daki “Evin,” Şam’daki “Saidnaya” Hapishaneleri sizin referansınız olabilir. Bizim referansımız ise, Hz. Yusuf Peygamber, cennet gençlerinin serdarı Hz. Hüseyin (r.a), Çanakkale ruhu ile Şehit Muhsin Yazıcıoğlu ve Allah yolunda şehit düşen kahramanlardır. Ülkücülük Zulme Boyun Eğmemek, Zalimlere Rıza Göstermemektir Ülkücüler tarihleri boyunca adaletsizliklere, haksızlıklara, zulümlere karşı çıkmış, hak, hukuk, adalet ve özgürlük mücadelesi vermiştir. Tarih boyunca tevhit ve adalet mücadelesini veren insanların en iyileri, davaları uğruna kendilerini feda edenlerdir. Tarih zalimlerden korkanları değil, zulme karşı duran ve zalimlerle mücadele edenleri kaydeder. Hak, hukuk, adalet ilkesine bağlı kalmayı zulme, kötülüğe ve kötü olana karşı direnmeyi, hak ve adalet uğrunda mücadele etmeyi şanlı tarihimizden ve köklü geleneğimizden öğrendik. Her zaman ve her hal ve şartta ne pahasına olursa olsun hakkın yanında, haksızlığın karşısında durmayı değişmez bir prensip kabul eden ülkücüler, hak ve adalet yolunda mücadelelerini sürdürecektir. Biz tarihimiz boyunca zulme boyun eğmedik, diz çökmedik, güce teslim olmadık. Dik durduk ve dik durmaya inançla, imanla, devam edeceğiz. Ülkücüler, Ülkücülüğün gereği olarak otoriterizme tek adam-tek parti rejimine karşı çıkmaya, demokrasiyi ve adaleti savunmaya, anti demokratik KHK’lere karşı çıkmaya devam edecektir Ülkücüler milletin adamlarıdırlar. Millet adına hukuksuzluklara, adaletsizliklere, zulümlere karşı çıkmak onların tarihsel görevidir. Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu “Ben size bir şey vaat ediyorum: Adalet!” demiştir. Adalet, demokrasi ve özgürlük çağrıları yapmış her zaman “Haksızlarla beraber olmaktansa yalnız da olsak hakkı savunuruz “ demiştir. Bütün ülkücüler/ Alperenler Türk milliyetçileri, Tek adam- tek parti zihniyetine, AKP’ye, totaliterizme karşı tek yumruk, tek yürek olmalı, hak, hukuk, adalet mücadelesinde anti demokratik KHK’lere karşı sesini daha fazla daha güçlü yükseltmelidirler. Ülkücülük, sisteme, anti demokratik olan bu KHK’ye karşı çıkmayı gerektirir. Geleceği “Zalimler” Değil, Hüseyinler, Muhsinler, Alperenler Yazacaktır Ülkücüler, Alperenler tarihleri, boyunca demokrasi, adalet ve özgürlüklerden yana tavır almış, adaletsizliklere, haksızlıklara, zulme hep karşı durmuş; toplumda yükselen adalet ve özgürlük taleplerine destek vermiştir. Ülkücüler/ Alperenler haksızlıklara karşı susmayanların yolunda yürümeye de devam edeceklerdir. Ülkücü Hareket ahlak hareketidir, vicdan hareketidir, ilkeler hareketidir. Alparslan Türkeş’in Muhsin Yazıcıoğlu’nun, Dündar Taşer’in, Gün Sazak’ın, Ahmet Er’in, Galip Erdem’in, Seyid Ahmet Arvasi’nin, Erol Güngör’ün Nevzat Kösoğlu’nun, Önkuzu’ların, Özmen’lerin, Mustafa’ların, Halil’lerin, Selçuk’ların, Ali Bülentler’in binlerce şehidin yol arkadaşları, dava arkadaşları olan Ülkücüler/ Alperenler Türk milliyetçileri hak hukuk adalet demeye devam edeceklerdir. Geleceği zalimler değil, Muhammedî sevdaya ve duruşa sahip Hüseyinler, Muhsinler, Alparslanlar, Alperenler yazacaktır.