İsmet TAŞ
Punto:
Dinle
“1913-23 döneminde dört halkı kaybettik. Ermenileri, Rumları, Süryanileri, Yahudileri kaybettik. Büyük katliamlarla, soykırımlarla bu topraklardan ya sürüldüler ya mübadelelere uğradılar…… Bir zamanlar yüzde kırktık, bugün binde biriz. Her halde başımıza bir iş geldi ki- ben adına soykırım diyorum, siz ne derseniz deyin….”
Bu sözler HDP Milletvekili Garo Paylan’ın Meclis konuşmasından bir pasaj.
Paylan bu sözlerini ilk defa söylemiyor. Emin olun son defada değil. Ancak ne zaman ve hangi şartlar içinde söylediği çok önemli. Paylan bunları ne zaman söylüyor, Barış Pınarı Harekâtı'nın tam da yapıldığı zamanda. Başta HDP olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinin ve terörist sevicilerinin, “Türkler Suriye’de soy kırım yapıyor” iftiralarının ve yalanlarının ayyuka çıktığı sırada Paylan bu konuşmayı yapıyor. İşin en üzücü tarafı Paylan’a verilen ceza üç oturum Meclis toplantılarına katılmama! Üstelik Paylan’ın bu ilk hadsizliği de değil. Ne demişti Barış Pınarı Hareketi ile ilgili olarak, “Bu bir tehcirdir, aynı zamanda Birleşmiş Milletlerin tanımına göre soykırımdır…”
Gerçekten bu fikir özgürlüğümü!? İfade özgürlüğü mü!? Kürsü dokunulmazlığı mı!? Böyle bir saçmalık dünyanın hangi ülkesinde var!?
Sen ekmeğini yediğin, bu ülke vatandaşlarının vergisi ile beslendiğin yere, “Pisleyeceksin” . Bu asla kabul edilebilir değil! Bunun bir karşılığı olmalı. Ama karşılığı üç oturuma katılmama gibi sıradan bir ceza olmamalı! Söylediklerinin neresinden tutarsanız tutun elinizde kalır. 1913-23 arasında gerçekten kim acı çekti, hangi milleti yok edilmek üzere yedi düvel üstüne geldi? Suriye’de yüzbinlerce insanı kim katletti? Milyonlarca insanı evinden, yuvasından, çocuklarından kim ayırdı? Kim soykırım yaptı? Elbette asıl mesele o değil! Asıl mesele PKK lı teröristlerin yok edilmesi ile karşı karşıya bulunması, onları koruma, kollama iç güdüsü.
İstisnasız herkes tarafından kabul edilen bir söylemin altını çizelim. “HAİNİN DİLİ İLE KONUŞAN HAİNDİR.”
Garo Paylan’ın konuştuğu dil, Türkiye ve Türk düşmanlarının konuştuğu dil midir, değil midir? Bu dili bu topraklarda yaşayan kim konuşursa konuşsun, haindir, nankördür. Hele hele adı bir milletvekili ise çok daha vahimdir. Asıl soru şu; “Garo Paylan kimin veya kimlerin milletvekili!?” “Kimi veya kimleri temsil ediyor!?” “Kimin veya kimlerin adına o Mecliste!?”
Garo Paylan’ın takdir edilecek yönü var mı !? Evet var! Gizli hainler gibi karnından konuşmuyor, dedi- kodu da yapmıyor! Sağ gösterip sol da vurmuyor! Gizli kapaklı dolaplarda çevirmiyor! Takiye de yapmıyor! Açık açık demek istiyor ki, “Kardeşim ben buyum, elinizden geleni arkanıza koymayın!” “Ben Türkiye ve Türk düşmanları ile aynı saftayım! Partim (HDP) iki dönemdir beni Meclise sokuyorsa demek ki onlarda benden farklı düşünmüyorlar.”
Paylan’ın konuştuklarından, verdiği demeçlerden özetin özeti böyle demek istemiyor mu? O halde siz, vatanını, milletini, devletini, bayrağını seven sayın milletvekilleri neyi bekliyorsunuz? Böyle bir insan o kutsal çatının altında nasıl durabiliyor? Daha ne demesi gerekiyor ki vekilliği sona ersin? Paylan’ın söylediklerinin çok azını sıradan bir vatandaş söylese başına neler gelebileceğini hepimiz biliyoruz. Peki, Paylan’ı farklı kılan ne? Vekil olması mı? Vekil olmak her türlü hainliği yapar anlamına mı geliyor? Bu anlamda Meclis itibar kaybetmiyor mu? Gereğini yapmak için neyi bekliyorsunuz?
HDP yöneticilerine vekillerine söyleyecek hiçbir sözümüz yok! Onlar tavır, hareket ve düşüncelerinde net! Bizim sözümüz HDP ye oy veren bu ülke vatandaşlarına.
Elbette Türk Milleti fikri hür, vicdanı hür bir Millettir. Bu ülkenin insanları, en kutsal bağlarla, en yüce değerlerle birbirlerine bağlıdırlar. Hangi etnik kökene sahip olurlarsa olsunlar, et ve tırnak gibidirler. Ancak görüldüğü gibi tercihlerimizi yaparken, biraz değil, çok fazla dikkat ve hassasiyet göstermemiz gerekiyor. Buyurun sizin Meclise gönderdiğiniz vekiller, gerçekten sizi temsil ediyorlar mı? Gerçekten onların. Türkiye ve Türk düşmanları ile birlikte olmaları, onlarla beraber hareket etmeleri içinizi acıtmıyor mu? Bu ülkenin her türlü imkânlarından faydalanıyorlar, sonrada sizlere küfredercesine nankörlük yapmıyorlar mı? Onların bu söz ve demeçlerine, eylemlerine ilk karşı çıkan sizler olmanız gerekmiyor mu? Unutmayın ki başka Türkiye yok! Allah korusun bu ülke çökerse top yekûn hepimiz altında kalırız. Ve sizler bunun vebalinden asla kurtulamazsınız!
Herkes sorumluluğunun bilincinde olmalı. Herkesin kırmızıçizgisi, “Vatan, Bayrak, Millet, Devlet” olmalı. Bu değerlere yönelik her türlü söz ve eylemler, makamı, mevkii, konumu, sosyal statüsü ne olursa olsun, “Hain” lik ile eş düzeyde tutulmalı ve ona göre cezalandırılmadır.
Mardin Nusaybin’de, Barış Pınarı Harekâtını protesto etmek için toplanan ve içinde HDP milletvekillerin inde bulunduğu bir grubun basın açıklaması yapmak istemesi üzerine bir vatandaşımız, “Sivillere, Nusaybin halkına bomba, havan atan terörümü destekleyeceksiniz? O zaman ihanet ettiğiniz bayrağın altında yaşamayacaksınız!” NOKTA…
İsmet Taş
İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı