Piyasalar

GÜN OLUR, ÖMÜR DOYAR...

Punto:

 Yıl 1971… Malazgirt ovasındayız. Çadırlarımız kurulmuş, ateşler yanmış, bir yanda güreş tutanlar, halay çekenler, öbek öbek sohbet edip, hasret giderenler… Anadolunun dört bir yanından gelen Uç beyleri, Milliyetçi Hareketçiler…
Erzurum  Ülkü Ocakları’nın da yardımlarıyla, Van Ülkü Ocakları düzenleme yapıyor, hizmet ediyor, ağırlıyorlar…
Ağabeyler hep mutlu; gözleri çakmak çakmak Bozkurtların…

26 Ağustos 1971’in Malazgirt Zaferinin 900. Yıl şenlikleri devlet töreni ile kutlanıyor.
Devrin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’da katılacak törenlere. Bizde Malazgirt Ovasının bir köşesine kurmuşuz otağımızı… Anadoluya Türk Mührünün vurulduğu günün gururu , şuuru yaşanıyor gönüllerde… Kulaklarımızı mehter marşları okşuyor.
"Ey şanlı ordu , ey şanlı asker,
Dillerde tekbir Allahuekber…"
Ankara’dan bir gurup, kaleye dikilecek Türk Bayrağı’nı Malazgirt’e ulaştırmak için yola çıkmış, şehrin çıkışında yolları kesilmiş, müsaade edilmemiş. Bunun üzerine Erzurum Ülkü Ocakları ‘ndan dokuz arkadaşımız; 
(Yılma Durak'ın organize ettiği)
dağ tepe demeden, gece dinlenip gündüz yollarına devam ederek; Türk Bayrağını ovaya ulaştıran ;
 9 Akıncı - Bozkurt ;
" İlhami Kafkas
Mustafa Aydın
Celalettin Durmaz
Yusuf Dizdar
Cazim Gürbüz
Turgay Kayhan
Turan Hattatoğlu
Selami Türkmen
Münir Yazdinç"
Şehrin girişinde Türkeş'i karşılar elini öperler, Bayrak Yusuf ağabeyinin elinde hepsi heyecanlı ve çakı gibi...Başbuğ'um yanında yol arkadaşı Ahmet Er"e dönerek ; ‘Ankara’dan çıkarlar izin verilmez, Erzurum’dan çıkarlar ve gelirler …’
Otağdayız.. Bayrağı getiren 9 yiğidin havası çok farkılı aramızda… Otobüsler, minibüsler geliyor ikişer üçer, üzerlerinde bez afiş asılı hepsinin;
‘Adana Ovası Bozkurt Yuvası’
‘Yozgat ovası Bozkurt Yuvası’
"Iğdır ovası
Bozkurt yuvası"

Öğlen üzeri hava sıcak ve güzel bir gün, yarın törenlere katılacağız… İstanbul Ülkü Ocakları geliyor… otobüsten inenleri karşılıyoruz. Bir minibüsten Yaşar Okuyan'ın kolunda Arif Nihat Asya iniyor, ardından Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu. Yazarlarımız, çizerlerimiz... Devlet-Töre-Bozkurt dergi ve mecmualarının (o dönemdeki yayın organlarımız) yazar kadroları var aralarında…
 İkindi namazı kılındı, dualar edildi; ‘Devletimiz daim olsun, Milletimiz payidar olsun, Teşkilatımız muzaffer olsun’ Amin
Yeni gelenlerle herkes sarmaş dolaş…kös vurdu, mehter çalıyor. Albay Türkeş, yakın çalışma arkadaşları, Ak sakallılar çadırlarda oturuyorlar.
# Ertesi gün...
Reisler orta sesle konuşuyor. Herkes hizaya giriyor. Tek sıra yürüyoruz, Malazgirt Kalesi’ne doğru… Yol boyunca çevredekiler alkışlıyorlar… Konuşmaları laf atmaları duyuyoruz.
– Komandolar…
– Türkeş’in komandoları bunlar…
Kaleye bizde bayrak dikiyoruz… İstiklâl Marşımızı okuduktan sonra tekrar tek sıra geri dönüş…Marşlarımızla...
‘Çankaya yokuşunda, Asya’nın bozkurtları,
Dudaklarda aynı türkü, Tanrı korusun Türk’ü
Gönüllerde aynı Ülkü, Tanrı korusun Türk’ü’

Akşam oldu… çadırların orta yeri epeyce büyük, tam orta yere hafifçe bir tümsek yapıldı. Reisler !…ekiplerine gerekli talimatları veriyor…gözleri Yılma Ağabeyde birleşiyor. Sıra ve saygı hakim. Marşlara eşlik ediyoruz…
‘Güvendik biz sana Türkeş,
Sensin Alpaslanlara eş,
Milletimin gözü yaşlı,
Kurtar onu Başbuğ Türkeş.’
* Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu geliyor, tümseğin yanına şiirlerini okuyor… sonra hep beraber eşlik ediyoruz.

‘Aylardan Ağustos, günlerden Cuma...
Gün doğmadan evvel iklim-i ruma...
Bozkurtlar ordusu geçti hücuma...
Yeni bir şevk ile gürledi gökler,
Ya Allah! Bismillah! Allahüekber!…’

Ara şiirler, kısa notlar aktarılıyordu. 
* Arif Nihat Asya geldi orta yere, tümseğin yanında duruyordu, o da…kendine has üslübu ile anlattı, anlatacaklarını… Zaferin manevi yönünü irdeliyordu…Ebced hesabını anlattı, yaptı.
Alpaslan -Malazgirt - Romen Diyojen … sonuç ;1071 Tüylerimiz diken diken olmuş, sanki herkes buz kesmişti.
Sonunda, bayrak şiirini okuordu. ‘ Tarihim, şerefim, herşeyim’ gözlüğünü düzeltti, sesinin son perdesi ile haykırdı hoca… Bayrağı göstererek : "Yeryüzünde yer beğen, nereye dikilmek istersen seni oraya DİKECEKLER!’ bizi işaretle. Yer yerinden oynadı… Malazgirt Ovasında.
Büyük bir sessizlik… 
Reis orta yerde saygın bir eda ile,
* Albay Türkeş’i davet etti.
  -Başbuğ Türkeş ! 
  -Başbuğ Türkeş !
Tümseğin üzerinden… Tarih konuşuyordu…
( Muharebede ki Hilal takdiği,
Anadolu'nun Türklere açılan kapısı...)
 Dik başlı, mağrur, hakim, emin… kükrüyordu Başbuğum !!!
 Söylevinin son paragrafını yine kendi eseri, evlatları olan bozkurtlarına ayırmıştı.
- ‘Hepiniz birer Bayraksınız… Ülkünüzü yaşayın, yayın, ve yaşatın’ diyordu.
 Nihayet, bizi anlatan, bizi birbirimize bağlayan, bizi yarınlarda güçlü kılacak olan ; Ülkü Ocakları Destanının ilk cümlesini söylüyordu;
‘NERDE BİR ÜLKÜDAŞINIZ VARSA, ORADA TÜTEN BİR OCAĞINIZ VARDIR’
 İliklerimiz donmuştu… beynimiz zonkluyordu…emir anlaşılmıştı. 
- Yaşandı...
- Destan yazıldı.

Türk emsalsiz,
Türk eşsiz.
Türk ne yapsın, TÜRKEŞ siz...
 Rahat uyu, Başbuğum ! Bundan sonra yapacaklarımızı biliyoruz.
 Ülkümüzü yaşıyoruz, yaşatacağız. 
Rahat uyu, Cennet mekan…Türk’ün Başbuğ Türkeş’i.

 Müeyyet Pirimoğlu
   1972-1973 T.Ü.T.
( Türk Ülkücüler Teşkilatı) Başkanı