Punto:
Dinle
Global Siyaset ve Yönetilen Kaos: Suriye Değerlendirmesi
Suriye konusunu “global siyaset” ve “yönetilen kaos” kavramlarıyla açıklamanın daha uygun olduğunu düşünüyorum. Çünkü ülke bazında durumu açıklamak öznellik açısından belirsizlik oluşturuyor. Global siyasette herhangi bir ülkenin iradesi söz konusu değildir. Bir sürece aktif şekilde katkı sağlayan bir kaç ülke aslında kendi çıkarlarına uygun olup olmamasını bilmeden katılımda bulunması mümkündür.
Global siyaset açısından baktığımızda Birinci Dünya Savaşı bittiğinde, Osmanlı imparatorluğunu bölerken Sevr Antlaşması çerçevesinde “Kürdistan” devleti oluşturmak fikri vardı. Hatta kürdistan devletinin oluşturulmasının mümkünlüğünü ve sınırlarını belirlemesi için anglo-franko-italyan olmak üzere üç taraflı komisyon oluşturulmuştur. Ama belli nedenlerden 3 yıl sonra Lozan Antlaşması yapılmış ve oluşturulmak istenilen “kürdistan” arazisi 4 devletin arazisinde kalmıştır. Bunun temel nedeni kurulması planlanan devletin ahalisinin etnik olarak oluşmamasıdır. Yani Kürt nüfusunun farklı dillere veya dialektlere, geleneklere, hatta inançlara sahip olması millet olarak değerlendirmeye imkan vermiyordu. Sevr Antlaşması adı altında Global siyasetin desteği ile kurulması planlanan hem millet olarak, hemde devlet olarak oluşturulan diğer devlet Ermenistan'dır. Bu nedenle Kürdistan'ın kurulmasına ve Ermenistan'a nerdeyse bütün devletlerin politikalarında gizli ve ya aşikar destek yer almaktadır.
Yönetilen kaos ise, Global siyasetin rakipsizliğini temin ediyor. Bu nedenle Suriye oyununda herhangi bir devletin çıkarlarını yorumlamak anlamsızdır. En basit olarak bu duruma Türkiye üzerinden bakalım.
Türkiye'nin önceden “strateji derinlik” adı altında stratejisizliği, tam çabasıyla Suriye'nin dağılmasına yatırım yapması olmuştur. Bu çabalar Türkiye için problemsiz hesap edilen ve yönetilebilen İŞİD`ten, yönetilemeyen problemli kürt silahlılarının sınırlarına dayanmasına getirdi. Suriye'nin kuzeyini kontrole alan proamerikan ruhlu kürt oluşumları, Öcalan'dan ve Kürdistan'dan başka bir şey istemiyorlar. Suriye bölgesinde giderek PKK taraftarları artmaktadır. Buna Arap kimliği altında bulunan Türkiye`ye gelen Suriye Ermenileri de yardımcı olmuştur. Ermeni kökenli Suriye vatandaşları kısa zamanda Türkiye`deki PKK ile Suriye'deki Kürtler arasında bütünleşmeye ve yeniden örgütlenmeye büyük katkı sağlamışlardır. Ayrıca Ermenistan'ın PKK`ya desteğini kör bile görüyor.
ABD Türkiye ilişkileri açısından baktığımızda, ABD ilk önce İŞİD konusunda Türkiye ile koordinasyonlu işbirliği içinde bulunuyor. IŞİD'in “yok edilmesinden” sonra Kuzey Suriye'deki Kürt oluşumların güçlenmesine her türlü destek veriyor. Buna rağmen Türkiye'nin 30 kilometrelik güvenlik bölgesi oluşturmak adı altında müdahalesini onaylamaktadır. Kürt oluşumları bu durumu ABD`nin ihaneti olarak kabul ediyor. Aynı zamanda Türkiye`ye uyarımlar yapmaktan da çekinmemektedir. Bu durumu yönetilen kaos olarak değerlendirebiliriz. Bu sırada PKK Jineoloji konseptini oluşturmuştur. Jineoloji konseptini Suriye Kürdistanının temel ideolojisidir.
İdeoloji devlet sınırları tanımıyor. Türkiye sınır tatbikleri ile uğraşırken, Jineoloji ideolojisinin ülke içerisinde büyük tehditler oluşturabileceğinin farkına varmalıdır.