Sosyoloji, psikoloji bilimleri geliştikçe dünyada yaşanan acılara, kazalara, savaşlara ilimin ışığında değerlendirilerek çözüm ve çareler üretirken, tarih toplumlar için tam bir laboratuvar görevi yapmaktadır.
1914 Aralık Ayında Allah’u Ekber dağlarında birlerce Mehmet’in donarak ölmesi, 20. yüzyılın başlarında "Titanik" adlı geminin buz dağına çarpıp batması, Amerika'nın 2. Dünya Savaşında Japonya'ya "Atom bombası" atarak aynı anda yüzbinlerce insanı öldürmesi dersler çıkarılması gereken olaylardandır. Yakın dönemde yaşanan olaylardan biriside Denizcilik tarihinin en büyük kazalarından biri olarak gösterilen "Estonya Feribotu Faciasıdır". Evet, facia denizde yaşanmış ancak bunun siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel ve ideolojik sonuçları ilimlerin konusu olmuştur.
28 Eylül 1994 yılında Baltık denizinde kaza sonucu batan ve içinde bulunan 989 yolcu ve mürettebattan ancak 137 kişisinin kurtulabildiği olaya "Estonya Feribotu Faciası" adı verilmiştir.
Feribot akıntıya kapılarak sürüklenmiş ve kayalıklara çarparak yara almış, bir saat süre içinde denizin içinde batarak kaybolmuştur. Ancak bir saat kadar süren batış esnasında yolcuların yüzde seksen beşi can yeleği giymediği gibi kurtulma gibi bir çabanın içinde bulunmamışlardır.
Feribot; Estonya'dan harekete başlayarak İsveç'in başkenti Stockholm limanına giderken kıyıya yakın, derinliği az olan bir noktada akıntıya kapılarak kayalara çarpmasıyla su almaya başlamıştı. Feribotun kaptanı ve gemi görevlileri yolcuları sakinleştirmeye, korkulacak bir şeyi olmadığına inandırarak "panik yapmayın, sakin olun dünyanın en güçlü feribotundasınız. Bu feribot asla batmayacaktır" sözleriyle yolcuları inandırdılar. Yolcularda bu telkinlere güvenerek veya inanmayı sürdürerek feribottan dışarıya başlayan su atma işlemini seyretmeye başladılar.
Feribot yan yatmaya başladığı halde yolcular kamaralara gidip can yeleklerini bile giymediler. Yolcuların ekserisi sonradan yapılan araştırmalar sonucu çok iyi yüzücü oldukları halde yüzmeye fırsat bulamadan sularda boğularak öldüler. Hâlbuki yolcuların çoğu çok iyi yüzme biliyorlardı.
Ölenlerin en büyük kusuru kaptana aşırı güvenmeleri idi. Ölenlerin suçu son dakikaya kadar kaptanın kendilerini kurtaracaklarına olan inançlarıydı. Böyle bir inanç 852 kişinin ölümüne sebep olmuştu.
Feribotun batışını seyreden, kamaraya gidip can yeleği giymeyen, kaptanın anonslarıyla rahatlayan, kamaralarda adeta ölümü bekleyen bu insanların davranışlarını inceleyen ve modern psikoloji kitaplarında inceleme konusu olan "Estonya Feribotu" olayı ilim adamlarınca "Estonya Feribotu Sendromu" olarak kayıtlara geçirilmişti.
Sonuç olarak 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem, siyasette 9 şiddetinde meydana gelen altılı masanın devrilmesi tarihsel ve sosyolojik olarak kaptanlara, müteahhitlere ve imza sahiplerine ne kadar güvenileceğinin sorgulanması gerektiğini gün yüzüne çıkarmıştır.
Abdurrahman ZEYNEL