Piyasalar

Erdoğan Ankara'ya Neden Dönmüyor? ABD HAARP Gemisi Istanbul'da Kimi Bekliyor?

Punto:
Koca Yusuf İngilizleri Neden Korkuttu ABD HAARP Gemisi İstanbul'dan Hangi Siyasiyi Kaçıracak? Başlık üç ayrı konu içeriyor ama aslında hepsi tek bir olguya, küresel sömürü sisteminin kafa karışıklığına ve Türk Budununa yönelik kumpaslara işaret ediyor. Önce İngilizlerden başlayalım. Hatırlayın! Türkiye pek çok Avrupa ülkesine olduğu gibi, Kovid-19'la mücadeleye destek amacıyla dünya genelinde salgından en fazla etkilenen ülkelerden olan İngiltere'ye tıbbi yardım malzemesi göndermişti. Koca Yusuf' NATO Protokolü uygulandı Sağlık Bakanlığınca hazırlanan, N95 maske ve tulumdan oluşan yardım malzemesi, Etimesgut Askeri Havaalanı'ndan Türk Silahlı Kuvvetlerine ait, A400M tipi, Koca Yusuf isimli kargo uçağına yüklenerek İngiltere'ye gönderildi. Londra'nın yaklaşık 75 mil batısında yer alan, Oxfordshire'daki Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin (RAF) en büyük istasyonu Brize Norton’a iniş yaptı. Maske, N95 maske ve tulumdan oluşan malzemeleri taşıyan Koca Yusuf, gerektiğinde 66 sedye ve 25 sağlık personeli ile kısa sürede "uçan hastane" haline getirilebiliyor. Havadan personel atlatma ve malzeme atma gibi taktik görevler ile uzun menzilli birlik intikalleri, yolcu ve malzeme taşıma gibi lojistik görevlerde kullanılıyor. İtalya, İspanya, Kuzey Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Bosna Hersek ve Kosova'ya da tıbbi yardımda bulunmuştu.* Koca Yusuf ve mürettebatı, RAM yani Hızlı Hava Hareketi İnisiyatifi olarak bilinen prosedürü uygulayan ilk yardım uçağı oldu. Bu kod kullanılarak RAM inisiyatifi aracılığıyla askeri uçak ve araçlar ulusal hava sahasında rahatça ve sorgusuz sualsiz hareket edebiliyor. Bürokrasiyi kaldırmak için hazırlanan inisiyatif daha önce askeri krizler için gündeme gelmişti.** Türkiye İkinci Yardımda İngilizlere posta koyunca İngiliz sağlık personeli çöp poşetlerine sarındı Koronavirüs salgını nedeniyle her geçen gün bulaşı, solunum yetmezliği ve ölüm vakıaları artan İngiltere’de, sağlık malzemelerine duyulan ihtiyac gittikçe büyüyor. Kendilerini üzerinde güneş batmayan ülkenin sahibi gören İngilizler, kaderin cilvesine bakınki, bez maske, steril eldiven, sıhhi maske, özellikle iç üretimini gerçekleştiremedikleri, koruyucu önlükler konusunda, uluslararası tedarik zincirine muhtaç durumdalar ve bu tedarik konusunda ayakları yere basan tek ülke de Türkiye. Türkiye olmasa halleri harap. Türkiye’nin göndereceği ikinci parti 84 tonluk sağlık malzemesinin geçtiğimiz pazar günü İngiltere'ye teslim edilmiş olması gerekiyordu ancak nasıl bir sorun yaşandıysa İngilizler avuçlarını yalamakla yetindiler. Sorunu Corona virüsüyle mücadele sürecinde, her gün bilgilendirme toplantısı yapan İngiliz hükümeti adına, İngiltere’deki göçmenlerden sorumlu Topluluklar ve Yerel Yönetimler Bakanı Robert Jenrick açıkladı. İngiltere'ye kişisel koruyucu ekipman gönderimini yapan şirket ihracat izni için başvurusunu Pazartesi sabahı tamamlayabildi ve Sağlık Bakanlığı da ihracata onay verdi. Aynı sözcü, İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin sevkiyatı gerçekleştirmek için hazır durumda bekletildiğini de söyledi.*** Türkiye'den yapılacak sevkiyat için İngiltere, Pazartesi akşamı İstanbul'a bir uçak gönderdi. İngiltere'ye kişisel koruyucu ekipman gönderimini yapan şirket ihracat izni için başvurusunu Pazartesi sabahı tamamlayabildi ve Sağlık Bakanlığı da ihracata onay verdi.**** British Broadcasting Corporation/Britanya Yayın Kuruluşu BBC farklı sorun imasında bulunuyor Her ne kadar İngiliz hükümetinin Türkiye’den tedarik ettiği sağlık malzemesinin gecikmeli olarak yola çıkması, İngiltere'ye kişisel koruyucu ekipman gönderimini yapan Türk şirketinin ihracat iziz evraklarında eksiklik olmasına bağlansa da asıl nedenin çok farklı olabileceğini bizzat BBC ima ve ifade ediyor. Diyor ki, "İhracat izni alınan malzemenin sevkiyatının önünde başka bir engel olup olmadığı konusunda net bir bilgi yok." Koca Yusuf İngilizleri Korkuttu İngiliz İstihbaratı, Koca Yusuf nakliye uçağına NATO protokolü kapsamında ilk uçuşunda uygulanan, RAM yani Hızlı Hava Hareketi İnisiyatifi olarak bilinen prosedüründen rahatsız olmuştu. Bu kod kullanılarak RAM inisiyatifi aracılığıyla askeri uçak ve araçlar ulusal hava sahasında rahatça ve sorgusuz sualsiz hareket edebiliyor olması onları korkuttu. Belkide Türkiye’nin adada askeri operasyon yapabileceğini düşündüler. Şeytanın aklına gelmeyen bu uzun bacaklı çıyanların aklına geliyor. Yunan istihbarat sitesi açıkladı: Erdoğan neden İstanbul'a gitti? neden Ankara'ya gelmiyor? Daha önce gündeme getirmiştim. Yeniden hatırlatma yapayım. "Cumhurbaşkanı Erdoğan bir süredir Ankara dışında. Neredeyse bir aydır İstanbul’da. Ankara’ya bir türlü gelmiyor. Ancak bu konuda, hiç bir gazetecinin bu konuda haber yapmaması, hatta muhalefet partileri sözcülerinin bu konuyu hiç gündeme getirmemesi, birilerinin bu konuda bunların ağzını mühürlediğini göstermez mi,? Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Katar Emiri tarafından hediye edilen ve değeri 500 milyon dolar civarında olduğu söylenen uçak da İstanbul Havaalanı’nda göreve hazır bekletiliyor. Erdoğan şimdilik bilmediğimiz etkenlerden dolayı Türkiye'yi, başkent Ankara dururken, İstanbul’dan yönetmeyi tercih ediyor. Televizyon ekranlarına yansıyan görüntülere bakıldığında Sözcü İbrahim Kalın ile İletişim Başkanı Fahrettin Altun hep yanında. Tam bir “SETA” dayanışması. Herhalde başkent Ankara, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'a emanet. “Ru be ru - yüz yüze" yapılan son Bakanlar Kurulu’nda askeri vesayet tartışmasının yaşandığı, kabineden bazı bakanların Olağanüstü Hal uygulaması için ısrar ettiği falan gündeme gelmişti. Bu tür bir uygulamaya sıcak bakmayan Erdoğan, sonraki günlerde sağlık, güvenlik veya kırgınlık, kızgınlık her ne sebeptense Ankara’dan ayrıldı ve bir aydır İstanbul’da". Yunan haber ajansı Pentapostagma sitesinde İstihbaratçı gazeteci Andreas Mountzouroulias, Erdoğan’ın İstanbul’da olma gerekçesini açıkladı. Ama baştan söyleyeyim durum hiçte iç açıcı değil! İster inanın ister inanmayın. Yunanca bilen linkini vereceğim adrese gider okur. Yunan haber ajansı Pentapostagma sitesi, Türkiye'nin bir iç savaş eşiğinde olduğunu, taraflar arasında bıçaklarım çekildiğini, kamplaşmadan dolayı çok kan akacağını, bazı askerler ve sivillerin kaçırılacağını, hatta öldürüleceğini, FETÖ terör örgütü ile Erdoğancılar arasında kaçınılmaz çatışma yaşanacağını falan yazıyor. Ama bu haber yorumu dahada ilginç kılan, ekonomik kriz ve pandemiye ek olarak, çok yakın zamanda terör örgütü FETÖcüler ile Erdoğan arasında acımasız bir çatışma yaşandığını iddia etmesi. Yazının yayın tarihi 20.04.2020. Bu Yunanlı bir kaç sene öncesinden değil çok yakın bir zamandan söz ediyor. Daha da ilginci, bu kurgusal olma ihtimali yüksek çatışma ile ilgili Türk kamuoyunun hiç bilgi sahibi olmaması. Diyor ki, Son birkaç saat içinde sosyal medyada askeri cinayetlerle ilgili mesajlar dolaşıyormuş, önümüzdeki günlerde askerlerin kaçırılması ve öldürülmesi için bir plan varmış, Erdoğan'ın tutuklanması için başka bir fırsat olabilirmiş. ***** Bu haber analizi yayınlayan Andreas Mountzouroulias, siyaset bilimci, gazeteci, uluslararası ilişkiler analisti, tarih araştırmacısı ve politik gözlemci. Uzmanlık Alanları : Orta Doğu-Türkiye Güvenlik ve Politika, Yunan Ulusal Güvenlik Politikası ve Stratejisi, Asimetrik savaş. ******* Haberin yanıltma ve yönlendirme amaçlı Yunan İstihbaratının analistlerine yazdırılan ısmarlama bir kurgu olabileceği yüksek olasılık dahilinde. Adamların işi gücü fitne fücur. Ama ya mevcut iktidarı uyandırmak için İran Şahının Demirel hükümetine 12 Mart muhtırasını haber vermesi gibi böyle bir yola başvuruyorlarsa? 12 Mart'tan Demirel'in nasıl haberi oldu? 1971 yılbaşından birkaç gün sonra idi. Ankara’daki İran Büyükelçiliği’nden protokol dışı bir bilgi ulaştı: İran Şahı Rıza Pehlevi, Türkiye Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’i acil olarak Tahran’a çağırıyordu. Çağlayangil; Demirel’le görüştü ve Tahran’a gitmeye karar verdi. Başbakan Süleyman Demirel’den başka hiçbir devlet yetkilisi Çağlayangil’in İran’a yaptığı - gayrıresmi - ziyaretten haberdar değildi. Çağlayangil’i Tahran Havaalanı’ndan alan özel bir araç, onu şehrin dışında küçük bir köşke getirdi. Mütevazı bir salonda kurulu masada iki kişilik akşam yemeği için her şey hazırdı. Şah Rıza Pehlevi yanında bir güvenlik danışmanıyla birlikte, küçük salonda misafiri ile tokalaştı ve dostane bir şekilde ‘-Hoş Geldiniz!’ dedi. Hemen yemeğe geçildi, ama Türk Dışişleri Bakanı Çağlayangil merak içindeydi. Haberi öğrenmek için çok beklemesi gerekmeyecekti. Pehlevi '-Ordunuz birkaç ay içinde darbe yapacak!’ dedi. Çağlayangil hemen Ankara’ya döndü ve Başbakan Süleyman Demirel’e haberi ulaştırdı. İki ay sonra, 12 Mart 1971’de, Türk Ordusu meşhur muhtırayı verdi ve hükümetin istifasını istedi. Şah’ın verdiği önemli bilgi doğru çıkmıştı. ABD HAARP Gemisi Çanakkale açıklarına demirledi Dünya’nın birçok coğrafyasında yapay depremler oluşturduğu, meteorolojik hava hareketlerini doğrudan etkileyerek iklim şartlarını bozduğuna ilişkin tartışmalarla sürekli gündeme gelen ABD'nin Sismik Araştırma Gemisi olarak kamufle ettiği Sismik Savaş - HAARP gemisi, Çanakkale açıklarına demirledi. ABD envanterinde sismik araştırma gemisi olarak geçen ancak uluslararası kamuoyunda taşıdığı HAARP teknolojisi nedeniyle “Sismik Savaş Gemisi” olarak tanınıyor. ******* Bam telini bulduk galiba. Amerika'nın karasularımıza gönderdiği Sismik Savaş - HAARP gemisinin özel görevi , herhangi bir suikast ya da 15 Temmuz darbe girişiminde olduğu gibi başkaldırma durumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güvenliğini sağlamak mı? Yoksa Erdoğan'a içeriden yönelebilecek tehditlere karşı gözdağı vermek mi? NATO konsepti kapsamında Erdoğan’ı tehlikeli bölgeden çıkarmak yani kaçırmak mı? Aman Allahım ne kötü Senaryolar? Allah ülkemizi, milletimizi ve devletimizi ve dahi vatana hizmet yemini etmiş fedailerini, harici ve dahili musibetlerin şerrinden muhafaza buyursun. Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin. Ey Türk titre ve kendine dön?!