Piyasalar

Ekonominin Kültürel Evrimi ve Caydırıcı Gücü

Punto:

Aslında Ekonomi insanın ilk var oluşundan beri vardır; Benim “Türklüğün Demokrasi Tarihi” başlıklı yazımda (https://millivicdan.org) Sümerlerde rastlarız.

Ancak  “Politik-Ekonomi” yada “Ekonomik-Emperyalizmi” kavramını ilk Fransız Antoine de Montchretien 1615 yılında kullandı. Osmanlı'ya kavram 300 yıl sonra geldi! (dünyada  ilk siyasi iktisat kürsüsü 1763'te Viyana Üniversitesi'nde, bizde ise ilk  Cumhuriyet'in kuruluşuyla kuruldu..)

Ekonomik Kalkınma ve Gelişmişliği Tarihsel bir süreç ile ele aldığımızda ;

İlk MÖ

Yıl, 1600.

Ülkelerde kişi başına düşen milli gelir şöyleydi:

Çin 600, Almanya 791, Fransa 841, İspanya 853, İngiltere 974, İtalya 1100, Hollanda 1391 ve Osmanlı 600 dolar…

Yıl, 1800.

Çin 600, Almanya 1077, Fransa 1135, İspanya 1008, İngiltere 1706, İtalya 1117, Hollanda 1838 ve Osmanlı 643 dolar.

Cumhuriyet kuruluş yılı 1923'e bakalım:

Çin 562,  Almanya 2750, Fransa 3754, İspanya 2290, İngiltere 4760, İtalya 2763, Hollanda 4635 ve Osmanlı/Türkiye 712 dolar.

Avrupa ülkeleri ile Osmanlı'yı karşılaştırdığımızda; 1600-1923 sürecinde Osmanlı'da kişi başına düşen gelir yüzde 18.7 artarken, bu artış oranı Almanya'da yüzde 247.7, Fransa'da yüzde 346.4, İspanya'da yüzde 168.5, İngiltere'de yüzde 388.7, İtalya'da yüzde 151.2, Hollanda'da yüzde 235.6 olarak gerçekleşti.  (Çin de ise eksi 6.3 oldu.)

Avrupa'da gelir artış yüzdesi bu derece büyük olurken, Osmanlı ve Çin/ Asya ülkeleri neden bu kadar geri kaldı?

Çeşitli sebepleri var kuşkusuz.

Mesela:

BİAT MESELESİ

Richard A. Easterlin (d. 1926 )

ABD'li ekonomi profesörü…

Sorar ki :

-“Dünyanın tümü neden kalkınmış değil?”

Yanıtını kendi verdi:

-Kimi ülkelerde modern ekonomik büyümenin sınırlı kalmasının nedeni; ülkeler arasında eğitim sisteminin kurulması ve yaygınlaşmasına ilişkin dönemleri etkileyen dini, siyasi, ideolojik farklılıkların olmasıdır.

Bilimsel atılımların yapıldığı 1800'lerde İngiltere yetişkin nüfusta okur -yazarlık kadınlarda yüzde 40, erkeklerde yüzde 60 idi. Aynı dönem Osmanlı'da bu oran yüzde 2-3'ü geçmedi. “Uçurumun” sebebi neydi?

Örneğin:

Matbaa Avrupa'ya 1445'te, Osmanlı'ya 1727'de geldi! Bunun sebebinin; -padişahların meşruiyetlerini sağlamlaştırmak için elinin altında tuttuğu- tarikatların ileri sürdüğü dini gerekçeler olduğunu bilmeyen yok sanırım.

Keza: Heyet-i Vükela/kabine toplantılarına giren şeyhülislamlar, şeriatın uygulayıcısı ulemalar, kadılar, müftüler ilim ve bilgi üzerindeki tekellerini tehdit edecek, biat kültürünü yıkacak tek yeniliğe/buluşa izin vermedi. Köhnemiş ilmiye geleneği babadan oğula geçmeye devam etti; modern okul ve itibariyle liyakat gereksizdi!

Aynı dönem… Avrupa sanayileşmeye adım atarken, Osmanlı'da din referans gösterilerek yapılan engeller ekonomik kalkınmaya izin vermedi. Ardından 1800'lerde emperyalizme tam bağlılık süreci başladı. (İthalattan yüzde 5, ihracattan yüzde 12 vergi alarak sanayisini yok eden ülkeydi -birilerin pek övdüğü- Osmanlı!)

Yeniliğe/teceddüde düşmanlık konusunda emperyalizm ile dini taassup hep işbirliği yaptı. Emperyalizm, sömürü aracı yerli komprador çevresi ile çalıştığı iş gücünün nitelikli olmasını yeterli gördü. 1870'lerde İngiltere, Almanya, Hollanda, Fransa'da okur yazarlık oranı yüzde 75-80 aralığında iken, Osmanlı'da oran çift hanelere gelemedi!

DERS ALMIYORUZ

Yıl, 1881.

Avrupalılar borçlarını almak için Osmanlı gelirlerine ortak Düyun-u Umumiye kurdu.

Düyun-ı Umumiye binasının Atatürk'ün emriyle  İstanbul Erkek Lisesi'ne 1933'te verilmesinin anlamı olmalı değil mi? Ne dedi Atatürk:

-“Okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk ekonomisi bütün güzellikleriyle gelişir…”

Bu uygarlık-tam bağımsızlık yolunda başarılı olduk mu?

Geçen yıl/2019 ülkelerin kişi başına düşen milli geliri şu oldu:

Çin 10.2, Almanya 47.1, Fransa 42.8, İspanya 27.9, İngiltere 43.9, İtalya 35.4, Hollanda 40.7 ve Türkiye 8.2 bin dolar…

Nüfusu 1 milyar 436 milyon Çin'in yaptığı büyük sıçrayış dikkatiniz çekmiştir. Tarihte ilk kez Çin'in gerisine düştük. Hiç mi kafa yormayacağız buna?

Sadece Paylaşım yaparak yada sokakta slogan atarak ne  Zülüm gören  UYGUR Türklerinin ne de Filistinli Malumların haklarını koruyamayacağımızı ne zaman İDRAK edeceğiz...

Dünyada dini okullara/imam hatiplere öğrenci gönderme rekortmeni olmamızla ekonomik kalkınmayı başarmamamızın arasında nasıl ilişki var?

Osmanlı'da bağnazlık-yoksulluk sebebi müfredatlarından hiç mi ders çıkarmayacağız?

Atatürk dönemi ve kıst alanda ürettiğimiz İHA/SİHA’lar hariç sandık merkezli günübirlik pragmatist siyasetten kurtulamıyor, siyasal nepotizme bir türlü son veremiyoruz, her ay Merkez Bankası Başkanı değişmeyi çözüm zannedip hala  “Çalışmak ve üretmekten HAZ duyan bir toplumsal karakter ile Rant yerine üretimi esas alan, içinde bilgi barındıracak ve aynı anda medeniyet inşa edecek bütüncül ekonomik politikalar geliştiremiyoruz”...