Rubil GÖKDEMİR
Punto:
Dinle
ALLAH AŞKINA LÜTFEN DİKKAT !
Ülke gerçeklerine dâir aşağıdaki rakamları bilmezsek,17 yıldır ne yaşadığımızı ve bundan sonra ne yaşayacağımızı tam olarak anlayamayız !
1- Türk halkının 2003 yılında gelirine göre tasarruf oranı % 17,5 iken ve BANKACILIK sistemindeki toplam kredi hacminde "tüketici kredileri"nin payı ise %12 oranındaymış...
2- Aradan geçen 10 yıl sonra hane halkı tasarruf oranımız % 7,5'a düşmüş ve tasarruf oranlarının tam tersine tüketici kredileri oranını ise neredeyse üç kat artışla % 33,5 oranına çıkarmışız.
3- Bir ülkenin büyüme rakamlarını gösteren GSYH'nın tespitinde, harcama yöntemiyle yapılan hesaplamalara göre de, hane halkının harcamaları büyüme rakamlarını yaklaşık olarak % 60 oranında etkiliyor. Yani dış borçlanma yoluyla elde edilen paralarla verilen krediler ve kredilerle yapılan bu harcamalar arttıkça, sizin ülkenizde kalkınmış ve ekonominiz de büyümüş sayılıyor.
4- Yine Türk vergi sistemi senelerce tüketim üzerinden alınan "dolaylı vergiler" üzerine inşâ edildiğinden ve toplam vergilerin %71'i bu tür vergilerden oluştuğundan, vatandaşa kredili harcama yaptırdıkça, siz de kolayca vergi topluyorsunuz.
Sonuç mu; bol ve ucuz bulduğumuz "dış borçlanma" ile yatırım, üretim ve ihracat yapmak yerine, vatandaşımızı "uyuşturucuya" alıştırır gibi sadece harcamaya ve tüketmeye çarşı-pazarda kredi kartı dağıtarak teşvik etmişiz ve yapılan harcamalar üzerinden de, hem "dolaylı vergileri" toplamışız hem de bu harcamalarla hesaplanan GSYH'yı da 3 kat artırdık, ekonomimiz büyüttük diyerek hava atmış ve bu yolla da seçim kazanmışız. Ekonomistlerin "hormonlu" büyüme dediği olgu budur işte... ( Son 17 yılda toplam dış ticaret açığımız 1 trilyon $ ve cari açığımızda 625 milyar $ olmuş ve bu açığı da dışarıdan borçlanarak finanse etmişiz.)
Şimdi ne mi oluyor?
Deniz bitti, kara göründü...
Hane halkı harcamaları % 12,7 oranında, yatırım harcamaları % 25 oranında azalmaya devam ediyor, banka kredilerinin batık oranı %9'u geçmesin diye sadece dua ediyoruz ve damat da 2019'da % 2,6 oranında ekonomimiz büyüyecek diye bizi kandırmaya devam ediyor. Zaten 2019'un ilave 2 milyon işsizi de artık hiç bir tüketim yapamayacak... İnşaallah bu bozgun halkımızın boğazından keseceği ölçülere varmaz.
Peki bunları bize anlatan, umut veren, çare gösteren var mı ?
ALLAH AŞKINA BİRAZ DURUP DÜŞÜNÜN; BU NASIL BİR DÜZENDİR ? BİR ÜLKEYİ PLANLI BİR ŞEKİLDE ÇÖKERTMEK İSTERSEN ANCAK BÖYLE DAVRANIRSIN !
Bütün bu olumsuzlukların yanında EN BÜYÜK GÜNAHINIZ NEDİR, BİLİYOR MUSUNUZ?
Son 65 yıl içinde ülkemizin karşılaştığı çok yönlü ve çok büyük JEO-POLİTİK problemler karşısında, Türk milletinin birliğini sağlayamamanız ve Türk ekonomisini bu kadar kırılgan ve savunmasız hâle getirmenizdir.
Şimdi düşünün bakalım; gerçek bekâ meselesi neymiş ?
Allah yardımcımız olsun...
Rubil GÖKDEMİR