Piyasalar

Ekonomi Finans Sistemi Yeniden Yapılanmalı

Punto:
Cumhurbaşkanımızın son açıklamaları, zihinsel ayarların ekopolitik değişimi olarak; yerleşik ve bağımlı olan borca dayalı iktisadi düzenin değişimine yönelik izlerini taşıyor. Cumhurbaşkanımızın bu konudaki ısrarcı açıklamaları, Cumhur ittifakının yazar-çizer destekçileri tarafından tam manası ile anlaşılmış değil. Bunu yazdıkları köşe yazılarından, sistem içinde öneri ve çıkış yolu olarak gösterdikleri, kısır tekrarlardan dolayı görüyoruz. Eğitim ve öğretilerini mevcut Borca Dayalı Para Sisteminin parametrelerine göre alan ve ekonomik paradigmasını bu parametrelere dayandıran bazı köşe yazarımızın, ısrarla mevcut sistem içinde kendince büyük bir ekonomik sıçrama yapılacağı gibi, temelsiz fikirleri kaleme aldıklarına da şahit oluyoruz. Cumhurbaşkanımızın seçim manifestosu olarak ‘’Ahdim olsun Türkiye küresel bir güç olarak dünya sahnesindeki yerini alacak’’ demesi, mevcut sistemin bağımlı bir oyuncusu olarak değil; kendi kültür, medeniyet ve müktesebatımıza uygun, yeni bir iktisadi modelin oluşumuyla mümkün olduğu sinyalini de vermektedir. Doğru olanda budur. Mevcut yürürlükte olan ve sürekli borçlanarak büyümeye çalışılan model; borçlanarak yatırım yapılmaya çalışılan, borçlanarak enflasyonla mücadele etmeye çalışılan, borçlanarak ithalat ihracat ilişkisini sürdürmeye çalışan model olup; bunu kontrol edilemez hale getiren, Borca Dayalı Para Kredi Sistemi modelidir. Bu sürekli borçlanma modeli içinde, Cumhurbaşkanımızın istediği ve ifade ettiği atılımları bu modelle asla gerçekleştiremeyiz. Mevcut iktisat politikalarının zihinsel ayarları ile oynama zamanı gelmiştir. Ekonomi yeniden kodlanmalıdır. Ekonomik dış ticari ilişkiler, ayrı bir kategori olarak değerlendirilerek, ekonomik değişimin içten dışa dönük biçimde , zihinsel olarak yerli ve milli güçlü bir ekiple, çok iyi yönetilerek yeniden düzenlenmelidir. Ekonomik yapının temel kabulleri, denklikleri, kural ve işleyişleri, mevcut banka düzeneğinin halkı ve devleti bu kural ve işleyiş biçimi ile sürekli borçlandırmakta ve bunu sürdürülebilir bir düzenleme yapısına taşımıştır. Buraya itiraz ediyoruz. Ekonomi finans sisteminin yeniden yapılandırılması şarttır. Bir avuç insan için, devlet ve millet asla bu sistemin mahkumu olamaz. Hiç bir gerekçe ile yılda 250 milyar faiz elde eden bu yapı sürdürülemez. 250 milyar demek; yeni siyasal yönetim biçiminde, devlet başkanının 250 milyar halka yönelik hizmet yapabilme kabiliyeti demektir. Buradaki faiz damarının kesilmesi; 2017 yatırımlarını 70 milyar düşündüğünüzde yaklaşık 3.5 kat yatırım oranlarının artması demektir. Bu da istihdam demek olup işsizlik oranının çok ciddi oranda azaltması demektir. Sonuç itibari ile kabaca bu size mevcut ekonomik büyümenin 3.5 katı kadar yansıyacaktır. Bu sadece faizin kesilmesinden kaynaklanan millete yansıyan yönüdür. Elbette birileri bundan rahatsız olacaktır. Bizde diyoruz ki; 80 milyon millet rahatsız olacağına, bir avuç faizci beş bin insan rahatsız olsun. Devletin bir numaralı görevi, iktisadi yapılanmaya yönelik bileşenlerin uyum içerisinde olup olmadığını tespit ve takdir edip işleyişe sürekli olarak nezaret etmektir. Eğer devlet millet adına bu işleyişi kontrolü altına alamazsa, işleyişin kendisi devleti kontrolü altına alır. Bugün mevcut durum budur. Bu meselenin ortası yoktur. Yersiz korkular; ‘Mevcut ekonomik sistem değişmez’, ‘Batı, ne der?’ türü tepkiler yersizdir. Çünkü Batının ekonomi politik önermeleri küresel finans krizi ile birlikte çökmüştür. ‘Bunları uygulamak yılları alır’ türü ifadeler için şu söylenebilir; Doğru ekip, imkânlar ve icraat gücü ile aylar içerisinde önemli neticeler alınmaya başlanır. Tamamının uygulanması birkaç yılı geçmez. Esas iş, ‘mizanı tesis etmek ve ölçüyü korumak’tan ibarettir. Sonuç olarak; Sistem faize dayalı bir yapıdır. Faize bağımlıdır. Sorunların temeli buradan oluşturmaktadır. Bu sistemle, milletin hakkını bir avuç faizci gasp etmektedir. Milletin hakkının pazarlığı olmaz. Güçlü Türkiye için Güçlü liderimiz vardır. Güçlü lider için de Güçlü Ekonomi şarttır. Bunun içinde kontrol edilemeyen mevcut Borca Dayalı Para Sistemi değişmek zorundadır. Bu değişim, ekonomide iki temel dengenin mizan ve ölçünün korunmasına yönelik doğal bir iktisat döngüsünün sağlanması ile para sisteminin değişmesi demek olup; tüm emekçilerin, tüm memurların, tüm öğrencilerimizin ve tüm milletimizin tahmin edilemeyecek kadar refah düzeylerini arttıracaktır. En önemlisi para; yatırım ve paylaşımın önünde kısıt olmaktan çıkarılacaktır. İşte o zaman taahhüt edilen politikaların tamamının gerçekleştirilmesi mümkün olacaktır. Para kredi sistemindeki bu değişim, borçlardan ve borçlanmadan kurtuluş gerçekleşecektir. Çok önemli olan ve uygulanacak yeni para sistemi, bölgesel bir yapılandırma ile Türkiye’yi dünyanın cazibe merkezine yeni iktisadi kuramla dönüştürebilecektir. Halkın refah ve mutluluğu temin edilmiş olacaktır. İktisat ve finans çalışmalarının amacı da bu değil mi? Selam ve dua ile...