Piyasalar

Eğitimde Liderlik

Punto:
Ülkemizde eğitim sistemini yönlendiren iki önemli kurum var: MEB ve YÖK… Bu kurumlardan Milli Eğitim’in yeni lideri (Bakanı) Sayın Ziya Selçuk oldu… Kendisine hayırlı olmasını dilerim. Sayın Selçuk, eğitimci/akademisyen kimliği ile MEB’de bazı şeylerin değişeceği yönünde ümitleri yeşertti… Sayın bakanın şu açıklamalarını önemsemekteyim: “Bakan olmaya değil, gören olmaya çalışacağım. Veriye dayalı bir politika üreteceğiz. İnsan temelli bir eğitim anlayışı kuracağız. Eğitim önce evrensel seviyede kurulur. Ahlakın üzerine inşa edilmemiş eğitim sisteminin geçerli olacağına inanmıyoruz.” Sayın Bakanın “veriye dayalı bir politika üreteceğiz” açıklaması gelecek eğitim politikalarının belirlenmesinde yol gösterici olması en önemli temennimizdir. Eğitimde müfredat, eğitimci ve fiziksel imkânlar gibi konular sıkça gündeme getirilmekte ama bu konular veriye dayalı olarak yeterince analiz edilmemektedir. Elbette eğitimimizin birçok sorunu vardır. Ama öncelikli “eğitim yöneticisi” sorunu mutlaka gündeme alınmalıdır. İyi eğitim yöneticisinin (liderinin) niteliklerinin ne olması gerektiği konusu hem yeteri kadar tartışıl(a)mamakta hem de bu konuda yeterli düzenlemeler yapıl(a)mamaktadır… Uygulamadan bir ses… Özel bir eğitim kurumu Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel, kendisi ile yapılan bir röportajda (bk. 22.07.2018-Hürriyet) şunları söylemekte: “En önemli sorunlarımızdan biri de eğitimde liderliktir. Eğitim yönetiminde sorun var. Eğer okul müdürünüz etkin ve güçlü ise o okulda sıkıntı yaşamıyorsunuz; 200’e yakın okulumuz var, sıkıntı yaşanan yerlere bakınca okulun yönetiminde sorun olduğunu görüyorum.” Ülkemizde eğitim yöneticisi sorununun eğitimin her kademesinde yaşandığı kanaatindeyim… Bu nedenle ilk, orta-lise ve üniversitelerde eğitim yönetimine özel ilgi göstermeliyiz… Milli Eğitimde yerel yöneticiler… MEB’de merkez teşkilatlarını olmasa da birçok şehirdeki (yereldeki) teşkilat ve yöneticilerini tanıma fırsatımız oldu… Bu görevleri yapan nitelikli bürokratlar yanında hangi kriteri taşıdığı için o görevde bulunduğunu anlamakta zorlandığımız kişilerde vardır… Bu konuda yeni sistemde bir şeyler yapılması gerekir. İl milli eğitim müdürü atanma kriterleri nedir? Uzun yıllar aynı görevde kalan bu müdürlerden hangi performans kriterleri istenilmektedir? Bu tür sorulara doğru cevaplar üretildiği sürece doğru atamalar yapılabilir… Eğitim kurumlarında okul müdür ve müdür yardımcısı en önemli bir konudur. Bu konu üzerinde uzun yıllar tartışıldı. Maalesef uygulamada objektif ve uzun süre geçerli kriterler bulunup uygulan(a)madı. Hala birçok hatayı gözlemlemek mümkündür. Örneğin alanı ile ilgili olmayan okullarda müdür olanlara rastlanılmaktadır… Yukarda sorduğumuz atanma ve performans ölçütlerinin ne olduğu sorularına ilk ve orta eğitim kademelerinde okul yöneticisi atanma pratiğine baktığımızda maalesef açık/somut bir cevap veremiyoruz… Üniversiteler… Eğitimin daha üst kademesi olan üniversitelerde de durum çok farklı değildir. Üniversitelerde en üst yönetici rektördür. Mevzuata göre rektör olabilmek için 3 yıllık profesör olma dışında bir özellik aranmamaktadır. Dekan atamalarında ise profesör olmak dışında bir özellik istenilmemektedir. Yukarda sorduğumuz soruları üniversite yöneticileri içinde sorabiliriz: Bir üniversite yöneticisinin bulunduğu kurumu fiziksel ve akademik (eğitim ve bilimsel araştırma) yönden ileri götürmesi için hangi özellikler aranmalıdır? Görev süresi sonunda yeniden atanmada hangi performans ölçütleri istenmelidir? Yükseköğretimde de maalesef bu sorulara net bir cevap veremiyoruz… Yükseköğretimde her üniversiteye iyi bir rektör her fakülteye iyi bir dekan bulun/yetiştirin sorunların önemli bir kısmını halletmiş olursunuz… Eğitimin üst yönetiminde güzel gelişmeler oluyor. Şimdi sırada yerel yönetimlerde… Ancak, iyi yönetişim uygulamalarının önemini takdir etmekle birlikte eğitimci ve müfredat konusunu ihmal etmeyelim derim… Son Söz: At süvarisine göre kişner…