Piyasalar

Ege Savaşı

Punto:
Türkiye yerel seçimlerini gerçekleştirdi. Tartışmalı seçim sonuçları devam ederken, olası birçok senaryolar üzerinde duruluyor. Kuşkusuz seçim sonuçlarını bizler kadar sıkı takip eden ve ona göre Türkiye’ye karşı pozisyon alacak olan yabancı devletler ve istihbaratlarda var. İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçimi üzerinden seçimlerin sonuçları YSK tarafından yeniden sayılması bu süreci netleştirecektir. ABD Suriye’yi parçalamak için kullandığı maşa terör örgütü DEAŞ’a da Tow tanksavar silahlarını vermiş ve ÖSO ve Türk Ordusu'na saldırmasıyla şehitler olmuştu. DEAŞ ile yerleşim sürecini Suriye’de iyice tamamlayan ABD, Suriye’nin kuzey doğusunda yeni üslerini oluştururken PKK, PYD hem yetiştirildi hem silah olarak donatıldı. Bu arada ABD Türkiye’nin olası müdahalesini engellemek için sürekli oyalama taktiğini kullandı. Şimdi hala silah sevkiyatları 100 tır PKK’ya ve PYD’ye yapıldı ve devam ediyor. Şubatın başında 300 tır daha sevkiyatlar yapılmıştı. Fırat kalkanı sonrası sahada Türk ordusuna karşı hangi silahların kullanılması gerektiği provası yapılmıştı. Hangi silahlar Türk ordusuna karşı kullanıldığında, PKK ve PYD’ye karşı, kara harekatını engelleneceği bu tırların içinde mevcut. Özellikle Türkiye’nin ABD den istediği ama ABD’nin vermediği Cellin tanksavarların mühimmatlar içinde olduğu yüksek ihtimal. Bu silahlar tow, cellin anti tank silahıdır. Türkiye’ye ABD cellin tanksavarı vermedi. Burada çok söze gerek yok. Amaç ve hedef bellidir. İşte bu durumda beka sorunundan bahsedilmesi elzemdir. Doğu Ak deniz bölgesinde Rum kesiminin, İsrail ile ortak gizli çalışmaları, Mısır’ın dolaylı demeçler verdirilmesi, bölgede ABD ve İsrail’in çıkarlarına hizmet edece Arap NATO’su kurgusu, Ak denizde ki egemenliğinin Türk devletinin etkisinden tamamen kurtarma stratejileridir. Bir bakıyorsunuz ABD askeri çevrelerinde Türkiye’yi hedef alan askeri senaryoları var. Amerika Denizcilik Enstitüsü’nün yayınladığı “Donanma Taktikleri ve Deniz Harekâtı” kitabında Türkiye ve ABD, Ege’de savaştırılırken, 6. Filo Türk donanmasına saldırıyor. Şimdi bir başka boyutu ile baktığımızda, Türkiye’nin parçalanılmasından Vatikan ve Küresel finans sistemi asla vazgeçmiş değildir. Mevcut silah gücü üstünlüğüne rağmen, Türk milletine karşı garanti görecekleri bir zafere zihinlerinde hala ulaşabilmiş değillerdir. Bunun için bütün işbirlikçileriyle Türkiye’nin bölgede asla etkin bir güç olmaması için gayret edilmektedir. Önsözünü ABD Deniz Kuvvetleri Komutanı John M. Richardson’ın yazdığı kitapta “Ege savaşı” diye bir bölüm bulunuyor. Kurguya göre Türk-Yunan gerilimi geri dönülemez bir aşamaya geliyor. Bölgede bulunan ABD donanması Yunanistan’ı destekleyen bir pozisyon alıyor ve iki donanma karşı karşıya geliyor. Soğuk savaş sonrasında NATO hedef olarak İslam’ı ve İslam topraklarını seçmiştir. Türkiye’nin NATO’da bulunması ve NATO’nun ikinci büyük ordusu olması saldırı sürecini geciktirmiştir. Üst akıl öncülüğünün içinde Vatikan’ında olduğu dini siyasi bir saldırı düzeneğinin uzun vadede kurgulandığının açık delillerinden biride Amerika Denizcilik Enstitüsü’nün yayınladığı “Donanma Taktikleri ve Deniz Harekâtı” kitabında Türkiye ve ABD, Ege’de savaş planlaması olduğu gerçeğidir. Bütün bu gerçekler ortadayken Ak Parti genel başkanı ve Başkan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ekonomide mevcut bağımlı borç modeline alternatif model önerenlerle çalışmaya başlamalıdır. Çünkü ellerindeki en güçlü silah dolardır. Dolarla ekonomimizi vuracaklardır. Dikkat edilmesi gereken faizsiz öneri gibi sunulan sistem içindeki geçici öneriler, oyalayıcı stratejiler olup, Başkanın köklü çözüm noktasında adımlar atması engellenmek istenebilir. Eğer Ak Parti bütün gücü ile yeni bir iktisadi modele geçme arzusu göstermezse, halkın çekeceği ekonomik sıkıntılar, hiçbir milli değerlerin söylemi ile tekrar fedakârlık istendiğinde sonuç alınamayacaktır. Sessiz yığınların sesi olarak yola çıkmış olan Ak Parti, Türk siyasi hayatında varlığını alacağı ekonomik kararlara bağlamıştır. Selam ve dua ile Yunus EKŞİ