İsmet TAŞ
Punto:
Dinle
Beş bin yıllık Türk Tarihi, Bin Dört yüz yıllık İslam Tarihini bilmeden, okumadan, dünya tarihini bilemezsiniz, yazamazsınız, öğrenemezsiniz. Türk Tarihi demek, Dünya Tarihi demektir. Türk İnsanını bilmeden insanlığı tanımlayamazsınız. İslam'ın Sancaktarlığını yapmaktan tutunda, insanlığa verdiği derse varıncaya kadar. İlahi Kelimatullahı yer yüzünde yayma davasından tutunda, insanlığın medenileşmesi, çağdaşlaşmasına verdiği mücadeleye varıncaya kadar, Türk'ü ve Türk izlerini görürsünüz.
Türklerin, gerek İslam'a, gerek insanlığa yapmış olduğu hizmetler saymakla bitmez.
Ama ne hazindir ki, Allah'ın Askerleri (Cundullah) olan, Peygamberimiz tarafından şereflendirilmiş, bu Milleti yok etmek için, dışarıdan emperyalist güçler, içeriden hainler veya gaflet içinde olanlar, ellerinden geleni değil, gelmeyeni de yapmışlardır.
Bu da yetmemiş, emperyalizme diz çöktüren, evlatlarımıza büyük bir onurla anlatarak, onların geleceğini şekillendirilmesine yardımcı olacak zaferlerimizi bile, bizzat biz kendi elimizle gizlemişiz veya gizlettirmişler.
Bu, emperyalizmin uşaklığını yapmak değil de nedir?
Basit bir soru! Emperyalist bir güce ait bir ordunun tamamen yok edilmesi olan, Selman-ı Pak veya Kut'ül Amare zaferlerini kaçımız biliyor? İngiliz emperyalizmi, kendileri için bir utanç vesilesi olan bu zaferi kendi tarih kitaplarından sildikleri gibi, bizim tarih kitaplarımızdan da sildirmişlerdir. Peki buna kim alet olmuştur?
18 Mart 1915 de Çanakkale Zaferinde evet kelimenin tam anlamıyla, emperyalizme diz çöktürdük. Fazla değil bir yıl sonra, Türk Tarihi, Selaman-ı Pak ve Kut'ül Amare zaferi ile bir kez daha taçlandırıldı ! Hem de ne taçlandırılma! Ancak Türklerin başarabileceği bir zafer.! Dünya tarihinde eşine ender rastlanacak bir zafer!
Olay, Irak'ın Kut Bölgesinde geçmiştir. Osmanlı Ordusunun, İngiliz ve müttefiklerini çöle gömdüğü zafer. Üstelik burada İngilizler ilk defa havadan ikmal yapmışlar, uçaklarını kullanmışlar, son derece üstün silah ve insan gücüyle saldırmışlardır. Her zaman olduğu gibi kolonilerinden insanları kandırarak buraya getirmişlerdir. Bunların büyük bir kısmı Hind Müslümanları ve Sihlerdi. Hind Müslümanları, Osmanlı Ordusundan gelen ezan seslerini duymaları ve Namaz kılmalarını görünce, kandırıldıklarını bir kez daha anlamışlar, kimisi tetik çeken parmağını kesmiş, kimileri de Osmanlı Ordusuna katılmışlardır. (Emperyalizm, bu gün de Müslüman'ı, Müslüman'a kırdırmıyor mu?)
1915 Kasım'ında, İngiliz Kuvvetleri Bağdat'a ilerlemişler ancak, Selman-ı Pak Mevkiinde bozguna uğrayarak, Irak'ın Kut bölgesinde bulunan Kut'ül Amare'ya çekilmişlerdi.
Osmanlı Ordusunun Irak ve Havalisi Komutanı Miralay (Albay) 'Sakallı' Nurettin Bey'in birlikleri 27 Aralık'ta Kut'u kuşattı. Daha sonra Halil Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu , 1916 yılının değişik aylarında defalarca muharebe savaşları yapmış, İngilizler net bir şekilde mağlubiyete uğramışlardır.
Halil Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu, Kut'ül Amare zaferini dünya tarihinin eşine az rastlanacak bir şekilde kazanmıştır. Öyle ki, İngiliz kuvvetlerinin tamamı, ya öldürülerek, ya da esir alınarak tamamen etkisiz hale getirilmiştir.
İngiliz tarihçisi James Morris, Kut'un kaybını; "Britanya (İngiltere) askeri tarihindeki en aşağılık şartlı teslimi" olarak tanımlamıştır.
Bu yenilgi İngiliz basınında ve kamuoyunda çok büyük bir infial uyandırmış, Birleşik Krallık, (Güneş Batmayan İmparatorluk), bu mağlubiyetin bu şekilde olmaması için elinden geleni yapmış, ancak başarılı olamamıştır. Hatta ciddi rakamlı para dahil bir çok teklifler yapılmış, Halil Paşa kut, (zaferden sonra bu adı almıştır.) bunların hiç birini kabul etmeyerek;
"İNGİLİZ EMPERYALİZMİNE DİZ ÇÖKTÜRMÜŞTÜR."
Halil Paşa, Kutü'l-Amare zaferinden sonra 6. Ordu'ya yayınladığı mesajda şöyle dedi:
‘’Arslanlar! Bütün Osmanlılara şeref ve şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın güneşli semasında şehitlerimizin ruhları sevinçle gülerek uçarken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. Ordum, gerek Kut karşısında ve gerekse Kut'u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve 10 bin erini şehit vermiştir. Fakat buna karşılık bugün Kut'ta 13 general, 481 subay ve 13 bin 300 er teslim alıyorum. (yok edilen İngiliz kuvvetlerinin sayısı on binlerle ifade edilmektedir) Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30 bin zayiat vererek geri dönmüşlerdir. Şu iki farka bakılınca, cihanı hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark görülür. Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Osmanlı sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale'de, ikinci zaferi burada görüyoruz.’’
İngilizler için çok büyük bir utanç vesilesi, bizim için gurur vesilesi olan bu zafer bizlerden yıllarca saklandı. Tarih kitaplarında yerini almadı ve aldırmadılar. Halil Paşa'nın; "Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır" demiş ama, torunları olan bizler onlara layık olamamışız, yazmaktan aciz duruma düşmüşüz.
İnşallah Milli Eğitim müfredatımızı tekrar gözden geçirir, eksikliklerimizi düzeltir, yanlışları ve hataları ayıklar, çocuklarımıza tertemiz gerçek Türk Tarihini okutur, geleceğe hazırlar.
Şimdi kendimize soralım, evlatlarımıza anlatalım;
"ECDAT DÜN ÇANAKKALE'DE, SELMAN-I PAK'DA, KUT'ÜL AMARE'DE, EMPERYALİZME DİZ ÇÖKTÜRMÜŞSE, BU GÜN BİZ O ECDADIN TORUNLARI NEDEN EMPERYALİZMİ BU TOPRAKLARA GÖMMEYELİM?"