DUYGUSAL MİLLİYETÇİLİK VE RASYONEL MİLLİYETÇİLİK
Milliyetçilik, bir toplumu diğer toplumlardan ayıran, farklılaştıran; onu şahsiyet haline getiren, onu gerçek bir Millet haline getiren şahsiyet unsurlarının korunması ve geliştirilmesi gayretidir.
Böylesine beşeri ve tabii olan gayret; o toplumun temel şahsiyet unsurlarını yıkmaya,baskı altında alınmaya yönelmiş dış toplumların yayılma hareketleri karşısına dikilir.
Milliyetçiliğin bu özelliği Türk toplumunda hangi kitlelerin milliyetçi olabileceğini hangi kitlelerin ise asla milliyetçi olamayacaklarını ortaya koymak için önemli bir ölçü mesabesindedir.
Türk milliyetçiliği düşünce sistemine ve sosyal sistemine bağlanmayıp batının veya doğunun güçlü eğitim, propaganda, ve algı operasyonları ile asırlardır yürüttükleri düşünce ve sosyal sistemlerini;
kapitalizmi, sosyalizmi, faşizmi, liberalimzmi benimsemek ve kurtarıcı olarak görerek bu gayri ilmi, gayri insani düşünce ve sistemlere bağlanmak bilerek ya da bilmeyerek maddeden ve manen onların bir ajanı ve bir uzantısı olmak durumuna gelmek anlamına gelmez mi?
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN ORTAYA ÇIKIŞ SERÜVENİ
Meşrutiyetle birlikte bir kısım aydının Türkiye gerçeklerinden pek habersizce ortaya koyduğu şekli milliyetçilik; batıcılığın hizmetinde kalmış, küçük bir aydınlar grubunun eğilimi olmuştur.
Bu yüzden 1968'lere kadar milliyetçilik bir ideoloji olarak; ilmi, felsefi içeriklerden ve temellerden mahrum olduğu gibi; sonuçları,ortaya koyduğu hedefleri itibarı ile İslam dininin normları ve Türk milletinin karakteristikleri ile yer yer ayrılan ve hatta çatışan! batıcılığın derin şekilde etkisinde kaldı ve milletini sevmek, onun yükselmesine hizmet etmek şeklinde tarif edilen mükemmel bir duygu olarak ifade edilince; yani sadece duygusal bir milliyetçilik seviyesinde kalınca; böylesine güçlü bir bağlılığın Türk düşüncesi ve Türk menfaatleri ile zaman zaman uzlaşmaz, her türlü istismara elverişli teviller ve tefsirlerde bulunulması kaçınılmaz hale gelmiştir.
Vatanını sevmek, milletini sevmek, onun yükselişini ve yücelişini istemek şüphesiz milliyetçiliğin temelini oluşturur.
Ama kabul etmek gerekir ki bu duygusal bir milliyetçiliktir.
MİLLİYETÇİLİK
ANLAYIŞININ DUYGUSAL MİLLİYETÇİLİĞİN ÖTESİNDE; BİR MİLLİ DÜNYA GÖRÜŞÜ,
BİR MİLLİ DÜŞÜNCE VE BİR MİLLİ SİSTEM HALİNE GETİRİLMESİ ŞARTTIR
Duygusal milliyetçilik son derece önemli olmasına rağmen eğer milliyetçilik sadece duygusal bir milliyetçilik olarak kalacaksa bu bir sistem değil hissi bir duygu durumunda kalması söz konusu olmaz mı?
Bu nedenle milliyetçiliğin duygusal milliyetçiliğin ötesinde; bir dünya görüşü, bir düşünce sistemi ve bir sosyal sistem seviyesine çıkması şarttır.
Eğer milliyetçiliğimiz sadece duygusal bir milliyetçilik seviyesinde kalırsa dünyada etkili mevcut felsefi, ekonomik ve sosyal sistemlerden birinin aleti halinde kalmaya ve kullanılmaya mahküm olmaz mı?
Nitekim Müslümanlık adına, milliyetçilik adına yıllardır ülkemizde devam eden kapitalist düzenin bir parçası haline gelmek gibi bir durumu yaşamıyor muyuz?
Bu nedenle,Türk milliyetçiliği kaynaklarına inilerek; bir dünya görüşü ve bir sistem halinde ortaya konulmalı ve benimsenmelidir.
Bunun için Türk milliyetçiliğinin kaynaklarına inilerek bunlar 21. yüzyılın Türkiye ve dünya şartlarında yeniden sistemleştirilebilmeli ve hayata geçirilebilmelidir.
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN KAYNAKLARINI ŞÖYLE İFADE EDEBİLİRİZ:
1-Türk milletinin düşünce prensipleri, aksiyonları ve metodu.
Yani Türk düşüncesi
2-Türk aksiyon tipi. (Ferdi ve sosyal aksiyon tipleri)
3-Türk milletinin taşıdığı hayat sistemleri ve kurumları
a-Prof. Osman Turan'ın ifadesi ile Türklerin Müslüman olduktan kısa bir süre sonra bütün Türklerin kabul etmesiyle milli bir din haline getirdikleri İslam dini ve Türklerin din sistemi,
b-Türk milletinin ahlâk sistemi,
c-Türk milletinin hukuk sistemi,
d-Türk milletinin ekonomik sistemi,
e-Türk milletinin kurduğu ve yaşattığı müesseseler, kurumlar;
Ve işte Türk milliyetçiliğinin bu temel kaynaklarına dayanan Türk milliyetçiliği düşünce sistemi ve Türk milletinin sosyal sistemi
Onun için Türk düşüncesine ve Türk milletinin sosyal sistemine bağlı olmayan bir milliyetçilik ancak hissi ve duygusal bir milliyetçilik seviyesinde kalmış olur.
Demek ki Türk milliyetçiliğinin sadece tabii duygu ve yüksek bir sosyal potansiyel değildir.
Aynı zamanda milli düşüncenin kılavuzluğunda ortaya konan milli aksiyon tipi ve milli sistem anlayışıdır.
BİZİM MİLLİYETÇİLİĞİMİZ BATIDAN DEVŞİRME BİR MİLLİYETÇİLİK OLMAYACAKTIR
Demek ki sadece milletini sevmek gibi rasyonel esasları belirlenmemiş bir coşkunluk milliyetçilik olamayacağı gibi milliyetçiliği milli bir düşünce tarzı, milli bir aksiyon tipi ve milli bir hayat sistemine dayandırmadıkça milliyetçi olmak da mümkün değildir.
Bunun için milli ve tarihi milli düşüncenin kılavuzluğunda ortaya konan sistemleşmiş milli ve tarihi düzenimizi bilmeyen ve buna yürekten bağlanmayanlara milliyetçi denemez denilebilir.
Demek ki bizim milliyetçiliğimiz batıdan devşirme bir milliyetçilik olmamalıdır olmayacaktır.
Milli ve tarihi düzenimizi bilmeyene milliyetçi denemez.