Mahmut Esfa EMEK
Punto:
Dinle
İnsanların %80’i beş duyu ile kavradığımız somut,%20’si muhayyilemize bağlı soyut düşünür.
Soyut düşünenlerin bileşimine baktığımızda ise yine %80 somut,%20 soyut düşünceden oluşuyor galiba.
Yani bildiğimiz Pareto yasası.
Soyut düşünce zor iştir,onun için de çok değerlidir.
Semavi dinlerin yorumu farklı olsada Evrim, somut düşünceyle yaşamını sürdüren insanın gök gürültüsü/yıldırım gibi doğa olayları ve özellikle ölüm üzerine düşünmeye başlayarak soyut düşünce segmentine kaydığını ifade eder.
Soyut düşünceyi, beyin önce somut şekilde ifade edilmesi ile anlaşılabilir hale getirir ve bunun için yeni kavramlar üretir.
Bu alanı da önce büyücüler/kahinler,din adamları,krallar şimdi de şirketler kendi amaçları doğrultusunda kullandılar/kullanıyorlar.
Ayrıca insanlar arasında ki doğal dengeyi bozan,toplumsal adaletsizliğe neden olan araçlar da bu alanın ürünüdür.
Çevre/doğa/insan ahengi,somut ve soyut düşüncenin ahengi ile sağlanabilir ancak.
Akıl/Bilim mevzi kazanmaya başladıkça bu alanı doldurmaya da başladı,
Örneğin klisenin hastalıklar ile ilgili çok sayıda soyut teşhis ve tedavi yöntemi vardı .Ama mikrop ve teleskobun bulunması ile hepsi çöp oldu.
Somut(teleskop) düşünce soyut düşünce alanını yok etti ama somut(teleskop) düşünceyi de yine soyut düşünce yarattı.
Bu alan “bilinemezlik” alanı olmakla beraber, aşk,sanat ve edebiyat gibi hayatın renklerini ve para,devlet,anonim şirket vs hayatı disipline eden kavramları da yaratmıştır.
Aynı zamanda yaratılan “korku”nun da kaynağıdır.
Ama,sen cennetin,tanrının kanıtısın.
Evladım anlamıyorsun,bu insanlar için inanç;ispatlanamayan bir şeye dayanmalıdır,inanç olmazsa yönlendirme olmaz,yönlendirme olmazsa korku olmaz,korku olmazsa iktidar olmaz.
warrior nun
Nedense çok tanıdık geldi,değil mi?
Tabii yaratıcı,devrimci,yenilikçi fikirlerin hangi segmentten çıktığını söylemeye gerek yok.
Soyut düşünebilen birey,soyut düşünme oranını,toplum ise soyut düşünebilen insan sayısını artırma gayreti içinde olmalı ve her şey bu amaca hizmet etmeli.Artık medeniyet/refah bu yoldan geçiyor.
Yoksa tüketici,seyirci birey/toplum olmamız,
daha kötüsü,kurulmaya çalışılan “dijital imparatorluk”un cyborg’ları (gönüllü köleleri) olmamız kaçınılmazdır.
Dünyayı bir savaş meydanına çevirerek kendi sonunu getirme yarışına giren insan oğlunun,kazanmaya çalıştığı asıl savaş da soyut/somut alan savaşıdır.
Çağı okumanın/yakalamanın ve aşmanın başka yolu yok.
Soyut düşünme becerisini “eğitim” destekler,ama asıl besin kaynağı “hayal gücü”dür.
Oysa sınırsız hayal gücüne sahip çocuklarımızı,önce aile sonra eğitim sistemimiz iğdiş eder.
Ne dediğimi anlamak için sadece kendinize bakmamız yeterlidir.Ama maruz bırakıldığımız şeyi çocuklarımıza da reva görmeye devam ediyoruz.
Özellikle tv/bilgisayar gibi aletlerin hayal gücünü nasıl yok ettiğine ilişkin araştırmalar da zibil gibi.
Eğitim/öğretim sürecini tamamladığımızda hayal gücü de sıfırlanmış olarak hayata atılırız maalesef.
Barut bittiği için de,taklitten başka başarabileceğimiz bir şey kalmamıştır artık.
Mahmut Esfa Emek