Piyasalar

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN.

Punto:

Emeği sömürülen, dezavantajlı olmak zorunda bırakılan, itilip kakılan, hakları elinden alınmaya çalışılan kadınların mücadelesi olarak başlamış olan kadın hareketi günümüzde coşkuyla tüm dünyada kutlanıyor.

8 Mart 1857 öncesi kadınları sömüren kapitalist ruh aslında bu gün de kadınları sömürmeye devam ediyor. Hem de çok daha vahşi bir şekilde. Bu nedenle kadın hakkı ve emeği hususunu gözden ırak tutmadan onu  mağdur eden kapitalist sistemin çarklarına bir çomak daha sokmanın zamanıdır. 

Günümüzde, çeşitli araçlarla kadını daha üst düzeyde sömüren kapitalist ruh maalesef 8 Mart 1857'den öncesine göre kadını daha dezavantajlı kılarak onun üzerinde kazanmaya devam ediyor.

Bu açıdan, kadınlar gününün çıkış noktasından çok uzaklaştığını düşünüyorum. Sosyal, siyasi ve felsefi farklı perspektiflerle KADIN EMEĞİNİN ve KADIN ALIN TERİNİN korunmasını esas alan kadınlar günü yeni sömürü alanlarına doğru başka boyutlar kazanarak evrim geçirmektedir. 

Medeniyetimize emeği ile alınteri ile erkeklerden daha fazla katkı sunan kadınlarımızı, dünyayı menfaatleri için dönüştürmek isteyen kapitalist ruha teslim etmemek için kadın olan annelerimizin, bacılarımızın, eşlerimizin ve kızlarımızın, mesai arkadaşlarımızın, yöneticilerimizin, astlarımızın bir daha kendilerini yeniden korumaları gerekecek.

  Dünya kadınlar günü’nün hikâyesi

Dünya Kadınlar Günü, 8 Mart 1857'de ABD’nin New York kentinde bir tekstil fabrikasında çalışan kadın işçilerin daha iyi çalışma koşulları ve eşit haklar talebiyle başlattıkları grevle bağlantılıdır. Bu grevde polis müdahalesi sonucunda fabrika içinde çıkan yangında 129 kadın işçi hayatını kaybetmiştir.

Bu olaydan esinlenen sosyalist hareketler, 1910’da Danimarka’da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında  8 Mart’ı Kadın Hakları Günü olarak önerdiler. 1917'de Rusya'da kadın işçilerin başlattığı gösteriler, Çarlık rejiminin çökmesine giden süreci hızlandırdı ve Sovyetler Birliği, 8 Mart’ı resmi tatil ilan etti. *Birleşmiş Milletler (BM) ise 1977’de bu günü resmen "Dünya Kadınlar Günü" olarak kabul etti.

Kadınlar Gününün Evrimi: Hak Mücadelesinden Kimlik Siyasetine

Başlangıçta *emekçi kadınların haklarını korumaya yönelik* bir mücadeleyle doğan bu gün, zaman içinde farklı anlamlar kazandı. *Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği* gibi kavramlarla bağlantılı hale geldi. Ancak, günümüzde bu günün *sadece cinsiyet ayrımcılığı ekseninde bir kimlik mücadelesine dönüştüğü* eleştirileri de mevcut.

Bazı eleştiriler, kadın hakları söyleminin zamanla feminist ideolojinin tekeline girdiğini ve erkekleri dışlayan bir yapıya dönüştüğünü savunuyor. Özellikle "kadınlar ve erkekler ayrı dünyaların insanlarıdır" fikri üzerinden kurgulanan bazı söylemler, *toplumsal birlikteliği desteklemek yerine, cinsiyetler arası ayrışmayı artırma potansiyeli taşıyor.*

Kadın-Erkek Ayrışmasının Sosyal Psikolojik Sonuçları

Kadınlar Günü’nün toplumu birleştiren mi yoksa ayıran mı olduğu sorusu, nasıl kutlandığına ve hangi söylemler üzerinden yürütüldüğüne bağlıdır.

1. Toplumsal Kutuplaşma:

Kadın hakları mücadelesi, eğer kadınları mağdur konumuna hapsederek erkekleri "baskıcı taraf" olarak tanımlayan bir dille yürütülürse, toplumda cinsiyetler arası bir kutuplaşmaya yol açabilir*. Bu da erkeklerin savunmaya geçmesine ve kadın hakları mücadelesine mesafeli yaklaşmasına neden olabilir.

2. Feminist Hareketin Radikalleşmesi:

Kadınlar Günü’nün bazı kesimler tarafından *"kadınların erkeklerden bağımsız olması"* şeklinde yorumlanması, *toplumsal dayanışmayı zayıflatabilir*. "Kadınlar ve erkekler rakip ya da zıt güçlerdir" anlayışı, hem kadın-erkek ilişkilerini hem de aile yapısını olumsuz etkileyebilir.

3. Erkeklerin de Cinsiyet Ayrımcılığına Uğradığı Algısı:

Kadın hakları mücadelesi, bazen erkeklerin mağduriyetlerini göz ardı eden bir noktaya evrilebiliyor. Örneğin, *boşanmalarda çocukların genellikle annede kalması, erkeklerin de aile içi şiddete maruz kalabilmesi, askerlik zorunluluğu gibi konular* erkekler tarafından bir "cinsiyet eşitsizliği" olarak görülüyor. Kadınlar Günü’nün kutlanışı, bu tür sorunlara duyarsız bir söylem geliştirdiğinde, erkekler de kendilerini haksızlığa uğramış hissedebiliyor.

Kadınlar Günü Nasıl Olmalı?

Kadınlar Günü’nün amacı, sadece kadın haklarını savunmak değil, *kadın ve erkeklerin birlikte daha adil ve eşit bir toplumda yaşamasını sağlamaktır.

Kadınların iş hayatında, siyasette ve eğitimde eşit fırsatlar elde etmesini destekleyen bir çerçeve oluşturulmalı.

 Kadınlar kadar erkeklerin de toplumsal sorumluluklarının vurgulandığı, iş birliği ve dayanışmayı öne çıkaran bir yaklaşım benimsenmeli.

 Cinsiyet çatışması yaratmadan, hak ve adalet temelli bir söylem kullanılmalı.

Kadınlar Günü’nün evrimi, bir hak mücadelesinden kimlik siyasetine kaydığı ölçüde, toplumu birleştirmek yerine ayrıştırma riski taşıyor. Kadın ve erkeğin birbirini tamamlayan varlıklar olduğu gerçeği unutulmadan bu gün kutlanırsa, hem kadınların hakları korunmuş olur hem de toplumun sosyal dokusu zedelenmez.

Kadın hakları mücadelesi *kadın ve erkeklerin ortak bir meselesidir*. Bunu sadece kadınların günü olarak değil, *toplumun adalet arayışı olarak görmek* daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır. 

Ozanımız Neşet Ertaş ne güzel demiş: 

"Kadınlar insandır biz insan oğlu" 

Anne mutlu değil, değilse oğlu,

TEKRAR TÜM DÜNYA KADINLARININ GÜNÜ KUTLU OLSUN