Piyasalar

Diyanet İşleri Başkanlığını Destekliyoruz

Punto:
Ali Rıza DEMİRCAN hoca Mirat Haber’de ‘’Faiz konusunda Diyanet de dilsiz şeytanlardan oldu’’ başlıklı bir yazı kaleme aldı. Hocanın şikayet ettiği bir asır'a yakındır diyanet işleri başkanlığının faize karşı duyarsızlığı, sistem içinde faizci ekonomik yapıya karşı hutbeler okutmaması siyasal egemenliği temsil eden irade ile de ilintili olan bir gerçekti. Şimdi gelinen nokta siyasal bir irade olarak devletin en tepesinde olan Sayın Cumhurbaşkanımızın faiz konusundaki sert çıkışları, yaklaşık bir iki yıldır net olarak ortaya konmaktadır. Hocanında yazısında ifade ettiği gibi diyanet de bu güçlü iradenin işaretini almış olabilir. Bundan ötürüdür ki geçtiğimiz hafta Cuma hutbesinde müstakil olarak faizin konu yapılması muhtemeldir. Her ne olursa olsun, bu hutbenin gecikmişliğine rağmen diyanetin bu adımı atmasından dolayı Diyanet İşleri Başkanımızı tebrik ediyorum. Ancak bu asla yeterli değildir. Asıl olması gereken bir gerçek var ki; hutbede ifade edilen gerçekler asla halkımızda faizden uzak durmaya, faizsiz bir yapıda ticaret yapmaya katkı sağlamayacaktır. Faizi yasaklayan ayet ve hadisleri söylemekle sorun asla çözülmüyor. Yani sorunun kaynağı halk değildir. Sorunun kaynağı uygulanan ekonomik faizci sistemdir. Kanunlar hükümetler eli ile çıkartılarak şekilleniyor. Diyanetin halka faiz almayın, faizcilik yapmayın demesi, bir yönü ile tamamen işlevsiz kalır. Çünkü faiz sistemini halk kurmuyor, sürdürmüyor. Bunu sürdüren bir ekonomik model var. Buna biz Borca dayalı bir para sistem diyoruz. Parayı sürekli bankalar aracılığı ile, gerçekte var olmadığı halde, satan bir sistem diyoruz. Bütün rakamlar bize bu gerçeği haykırıyor. Diyaneti bir yönü ile bu sistem aşıyor. Ancak diyanet söyledi, üzerindeki vebal de bitti asla diyemeyiz. Diyanetin fetva veren kurumları, Tv lerde, gazetelerde, dergilerde, tüm iletişim alanlarında, ekonomik yapıyı bilmedikleri için maalesef faizi destekler fetvalar veriyorlar. Verdikleri fetvalar elbette açıkça faizi destekler nitelikte değildir. Ancak faiz haram deyip, faizci olarak kurulan bankalar tarafından işletilerek oluşturduğu sonuçlara helal demek son derece yanlıştır. Asla kabul edilemez. Ortada bir gerçek var ki oda ne diyanetin ne de ilahiyat fakültelerinin faiz konusunda konuşan hocaların; sistemin kurulum, işleyiş, ve sonuçlarını ekonomik bir derinlik bilgi ile ilişkilendiremedikleri için, dar alanda fetva vererek halkımız yanlış yönlendiriliyor. Ne yapmalı? Diyanet İşleri Başkanlığı mevcut ekonomik yapının nasıl işlediği ile ilgili tam bilgilendirilmesi gerekir. Faizci sistemin değişmesi gerektiği yönde bir adım daha ileri atarak, bu minvalde hutbeler verilmeli. Yüksek din işleri fetva kurulu, eski fıkıh kitapları üzerinden hareket ederek sorunları ne kadar doğru görebilir? Diyanet Güncel sorunların kaynağını, ekonomik ilişkilerini doğru anlaması gerekir. Fetvalar bu doğru konumlanmadan sonra yeniden gözden geçirilerek verilmeli. İlahiyat fakültesi yönetimleri, faiz konusunda mevcut ekonomik yapının işleyiş biçimi, sonuçları ve çözüm yolları konusunda destek almalıdır. Bireysel açıklamalarda bulunan fıkıhçı ilahiyatçıların bu konuda bir araya gelerek; eskilerin tekrarından ziyade, güncel reel olan gerçek uygulamalardan hareketle, yeni çözüm çalışmalarını ekonomik sistemi iyi bilen ve faize karşı bir ekiple çalışmalar yapılmalıdır. Bunlar halka ve tabana siyasal mesaj içermeden yapılacak doğru bilgilendirme için zemin hazırlayıcı çalışmalar olacaktır. Elbette faizin kaldırılması için bunlar yeterli değildir. İşin siyasi irade tarafından kotarılacağı gerçeği ortadadır. Siyasi iradenin yapması gerekenler nelerdir? İfade ettiğimiz Diyanet İşleri Başkanlığı ve İlahiyat fakültelerinin çalışmalarını destekler nitelikte katkı sunması gerekir. Buralardaki özgürce oluşacak bilgi birikiminden istifade edilmesi için; siyasi iradeye raporlar hazırlanmalıdır. Siyasi iradenin uygulayacağı ekopolitik kararların ana iskeletini, faizsiz bir model üzerine kurması gerekir. Mevcut faiz üreten yapıdan geçiş süreci; projesi olan ekiplerin sürece dahil edilerek yapılmalıdır. Yeni ekonomik modelin kurulması, işlemesi ve toplum tarafından kabul edilmesi tahmin edilenden çok daha hızlı olacağını biliyoruz. Faizsiz bir ekonomi anlayışı, zihinlerden iki yüz yıldır kazınmıştır. Dışsal korkular yersizdir. Bu güçlü bir paradigma değişimi ile gerçekleşebilir. ‘’Sözünüz faizsiz, yaşamınız faizli’’ ikilemi arasında iken Müslüman olarak Allah’a teslim olunmayacağının da altını çizmek isteriz. Eğer korkularımız imanımızın önüne geçseydi; 15 Temmuz’da sokağa inmez, bu millete yapılmak istenilen darbeyi boğamazdık. Unutmayın; iman varsa imkan vardır. Selam ve dua ile...