İnsanlar elini, yüzünü, ayağını, yediklerini, içtiklerini, giydiklerini, yaşadığı
ortamı temiz tutmak, temiz bir ortamda yaşamak, temiz bir hava solumak için
büyük çaba harcarlar.
Fakat aynı özeni ve çabayı iç dünyamızın temizliği için gösterip
göstermediğimiz tartışma konusudur. Burada dış dünyamızın temizliğinin
gerekliliğini yadsımadan iç dünyamızın temizliğinin belki de dış dünyamızın
temiz olmasından daha önemli olduğunu vurgulamak gerekir.
Hani ülkemiz Müslüman bir ülke olduğu için bize uygun bir örnekle yazımızı
somutlaştıralım. Namaz kılmak, camiye gitmek için abdest alan bir insanın
ellerinin, yüzünün, elbiselerinin temizliğine ne kadar özen gösterdiğini görürüz.
Peki, dış dünyasının temizliğine bu kadar önem veren kişinin aynı dikkati,
özeni, temiz olma ve arınma ihtiyacını iç dünyası için gösterip göstermediği
merak konudur.
Yüreğinde kin, nefret, düşmanlık, ötekileştirme, parti, lider, fanatizm,
Cebinde haram para, ağzında dedikodu, gıybet, iftira gibi haram söz,
Hayatında nefsine ve şeytana yenik düşmüş bir gidişat,
Aklında dünyevi hırs ve hesaplaşmalarla iç dünyamızı darmadağın eden,
insani özelliklerimizi yiyip bitiren, bizi ibadet ederken bile dünyaya esir,
beklentilerine köle ve kula kul eden pislikler nasıl temizlenecektir,
tartışılmalıdır?
İnsanın iç dünyasını temiz tutması, onu her türlü suizandan, art niyetten, peşin
hükümlerden, bağnazlıktan, haramlardan, ahlâksızlıktan, yalancılıktan, dünyevi
beklentilerden, dalkavukluktan, riyakârlıktan uzak tutmasına, korumasına, bu da
bilinçli, kararlı, özenli, dikkatli, sabırlı bir zihinsel çaba içine girmesine bağlıdır.
Kişinin egolarını, komplekslerini, kibrini yenebilmesi, iç dünyasındaki
kirliliğin sebeplerini tespit edebilmesine ve bunlardan kurtulmak için uygun
temizlenme araçlarını kullanmasına bağlıdır ve bütün bunlar için yoğun çaba,
yoğun istek ve sabır gerekir.
Bu zihinsel temizlenme ve arınma süreci kişinin sözüne, davranışına ve insani
ilişkilerine olumlu yansıyacağı için de kibirden, egodan, kalbindeki kir ve pastan
arınmış, iç dünyası düzene girmiş olan temiz insan ortaya çıkar.
İnsanlara tehlike, tehdit, zulüm, kötülük bedeni hasta ve kirli olan insanlardan
değil, iç dünyası hasta ve kirli olan insanlardan geldiği için insanoğlu dış
dünyasını bir temizliyorsa iç dünyasını bin temizlemelidir.
Özetle bindiği aracın temizliğini bile iç, dış temizlik olarak bir arada yapan
kişilerin kendilerine gelince iç dünyalarını ihmal etmeleri veya bu şekilde yaşamaları kendileri için de, çevreleri için de, inanç ve imanları için de
zulümdür.
AHMET BERHAN YILMAZ