Piyasalar

Dil ve Kültürün Korunması

Punto:
1500’lerden sonra Norveçliler Danimarkalıların yönetimi altına girmiş ve Danca Norveçlilerin yazı dili olmuştu. Norveçlilerin okumuş kesimi eğitimlerini Danca almış; iletişimlerini onunla sağlamışlardı. Fakat Norveçlilerin avam halkı, Norveç Lehçelerini korumuş, türkülerini, ninnilerini, ozanlarını diri tutarak Dancaya karşı direnç geliştirmişlerdi. Bu durum üç yüz yıl devam etmiş, 19.yüzyılın sonlarına doğru Norveççe tekrar eski gücünü yakalamış bunda da halk dilinin, kültürünün, manisinin, türkü ve şarkısının etkisi büyük olmuştu. Aynı şekilde Finliler de altı asır (altı yüzyıl) İsveç yönetimi altında kalmış, Fince diğer milletlerin küçümsediği sadece Finlilerin okumamış kesimin kullandığı bir dil olmuştu. Fakat Finceyi halk bir yandan konuşarak diğer yandan maniler ve türküler, halk hikâyeleri ile güzelleştirerek korumayı bilmiş ve Fince altı asır sonra yine eski ihtişamlı günlerini yakalamıştı. Bugün Finliler, eğitimde dünya ülkeleri arasında ilk sıralarda gelmekte, tüm dünya Fin eğitim sistemini inceleyerek onların eğitim alanında yapmış oldukları atılımları takip ve taklit etmeye çalışmaktadır. Fin eğitim sisteminin temelini de Fin dili oluşturmakta, dil kendisini koruyan ve kollayan bu millete eğitimde sınırsız güzellikler sunmaktadır. Bir milletin varlığının en büyük güvencelerinden birisi ordusudur. Bir ülkenin ordusu, o ülkeye güven verdiği gibi savaş zamanlarında da onların korunmasında en önemli etkiye sahiptir. Ordunun kara, hava, deniz gibi bölümleri vardır. Bu bölümlerin her biri kendi içinde büyük bir öneme sahiptir. Bir milletin dili ordusu; ninnileri, türküleri, masalları, hikâyeleri, bir ordunun kara, hava, deniz kuvvetleri gibidir. Milletler esarete düştüğü zaman, halk duygularını türkülerine, ninnilerine, masallarına yansıtır. Genç nesiller bunlarla beslenir, bununla büyürler. Kendi kültürünü yaşayan milletler bir gün özgürlüklerini kaybetseler bile, yönetimde hakim olan milletin kültürel kodları altında kaybolmaktan kurtulurlar. Finlilerin, Norveçlilerin başına geldiği gibi dil ve kültür, esaret altındaki milletlerin yok olmasına, tarihten silinmesine karşı mücadelesini verir ve o milletin tarihten silinmesinin önüne geçer. Ordu bir milleti sadece savaş zamanında korur fakat dil ve kültür bir milleti hem barış hem de esaret zamanında korur ve onun tarihten silinmesine engel olur. Bu yüzden bir milletin tarihi, türküsü, manisi, ninnisi, ozanı, şarkısı ile arasının iyi olması, onları koruması, onları diline, kültürüne kalkan etmesi ve bunu genç nesillerine bilinçli bir şekilde aktarması gerekmektedir. Türkiye’de bir zamanlar Türk müziği, Türk kültürü küçük görülmeye başlanmış, Batı’ya duyulan hayranlık hastalık seviyesine ulaşmıştı. Bu dönemde kurulan Güzel Sanatlar Fakültelerinin, Devlet Konservatuarlarının eğitim temeli Batı müziği ile atılmış, Türk müziği irticanın sembolü hâline getirilmişti. Allah muhafaza bir gün Türk milleti başka bir milletin boyunduruğu altına girse, onun kültürünü ve dilini halk müziği mi yoksa Batı müziği mi koruyacaktır? Dili, kültürü, tarihi ile barışık olmayan toplumların gelecekleri çok büyük tehlike altındadır. Bu gerçeği herkesin görmesi, geçmiş ile bağlarını daha güçlü tutması, ondan aldığı güvenle, dünyanın gerçeklerini ihmal etmeden geleceğe emin adımlarla yürümesi gerekmektedir.