Emrullah ÖNALAN
Punto:
Dinle
Demokratik İlkellikten, Demokrasi Medeniyetine İnsani Çözümler
28 Şubat sürecinde il başkanlığım dönemimde siyasette bir mutabakat ile o gün yapılan antidemokratik uygulamalara karşı nasıl çözüm bulunur diye şahsımla dört farklı partinin il başkanı bir araya getirdiğimde, şunu görmüştüm “AKLI ÇALIŞMAYAN ÜRETMEYENLERİN: YA KABALIĞI YA DA KURNAZLIĞI ÇOK GELİŞİYOR”
Kurnazlık ya da kabalığa yönelmek aslında beynin ilkel yönünü kullanmaktan kaynaklandığını bugün yapılan araştırmalardan daha iyi anlıyoruz.
Son olarak Bahçeşehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yılmaz ESMER Hoca'nın “TÜRKİYE’DE KUTUPLAŞMANIN TEMELLERİ” konulu araştırmasında: Mecliste Gurubu bulunan siyasi partilerin internet siteleri, medya paylaşım vs. üzerinden yapılan araştırmada sadece resimler gösterilmek sureti ile şu bizden şu değil gibi ayrıştırmaları yapabildikleri, siyasi yapılara endeksli sivil toplum(dernek vs) lardaki insanların bile isimi bilmediği insanları resimler üzerinden ayrıştırmakta %75 oranında doğru tahmin yaptıklarını saptanmıştır.
Kendi ifadesiyle: Birçok soru sorduk. Örneğin Erdem Gül ile Can Dündar’ın Anayasa Mahkemesi tarafından verilen tahliye kararında, tahliye edilsin diyen anayasa mahkemesi üyesi ile diğeri tahliye edilmesin diyen üyenin fotoğrafını yan yana koyduk. Deneklere, “sizce bunlardan hangisi tahliye edilsin, hangisi tutukluluğu devam etsin” demiştir diye sorduk. Ve denekler, yüzde 85 doğru yanıt verdi. Düşünün, sadece resme bakarak... Bir örnek daha vereyim. Yine iki fotoğraf var. Deneklere, “bu iki adamın aynı sokakta kiralık evleri var, evler aynı büklükte, kiraları da aynı, siz bu ikisinden hanisinin ev sahibiniz olmasını isterdiniz?” diye sorduk. AKP’li deneklerin yüzde 80’e yakın AKP’li ev sahibini seçerken, CHP’liler de aynı oranda kendi partilisini ev sahibi olarak seçti ve yine hiç tanımadan!
Bütün bunlar deme ki siyaset üzerinden toplum öyle politize olmuş ki adeta sosyo/psikolojik bir röntgen gibi rakibini düşmanlaştırarak ayrıştırabiliyor.
Önce İslam coğrafyası olmak üzere dünya insanlık alenimin de beynin ilkel kısmını kullananımızdaki bu artışın sebepleri üzerine kafa yoralım,
Ülkeden ülkeye, milletten millete, devletten devlet sıralamaları değişse de insanlık aleminin şekillenmesi hep, DİN, İLİM, PARA üzerinden olmuştur.
Bugün ;
“Din İle Iman’ın”
“İlim ile İrfanın”
“Para ile de Üretimin” yollarının ayrıştığını görüyoruz.
Bu ayrışım insanlık alemini “Akılla Vicdan arasındaki bağı zayıflatarak insanın merhametten uzaklaştırmıştır. Bu uzaklaşma insanların beynin ilkel kısmını kullanılmasını artırmıştır diye düşünüyorum.
Bugün dünya da eğitimsiz kitledeki zenginleşme oranındaki artışın daha yüksek olduğunu, bu oranın Türkiye’de ise daha yüksek olduğuna şahit oluyoruz. ” Son 15 yılda beyninin ilkel kısmını kullananlarda siyasal başarı ve zenginlik oranı çok daha yüksek bu Almanya ABD gibi ülkelerde görülmekte birlikte yükselişin en yoğun olduğu ülke ise maalesef Türkiye’dir.
Dünya İnsanlık alemi için esas tehlike ise benim “Demokraside Deli Petrolar Dönemi” diye tanımladığım özellikle silah teknolojisinin çok gelişmiş olduğu bir çağda devlet yönetimlerinin beyninin ilkel yönlerini kullanan şahsiyetlere ihtiyaç duyarak siyaset üzerinden iktidarlara taşınmasıdır.
Bugün gelinen noktada “Din İle Iman’ın” , Para ile de Üretimin” yollarının ayrışmasındaki ana sebebin “İlim ile İrfanın” daki ayrışmadan kaynaklandığını düşünüyorum.
Şöyle ki: İrfandan kopmuş ilim ’in ekonomi-teknolojisindeki insani değerleri yok edici etkisi, bilişim üzerinden kolay para üreten ve ekonomik politikalara yönelterek bir kolaycı ve çıkarcı bir tüketim toplumu oluşturmuştur, yine ilimsiz din anlayışı girdabındaki kitlelerin siyasal çıkarlar üzerinden istismarı nihayet 15 Temmuz ve sonrası yaşananlar sosyolojik Müslümanlık anlayışının şehirli versiyonu olan DEİZMİ hortlatmıştır.
Dünyadaki tarihi şahittir ki bu tip düşünce yapılarını bir kurum yada kuruluşu yada devleti ele geçirmekte mahir olanların aynı mahareti yönetmekte gösteremediğidir.
Bu kötü gidişe dur demek ise: Bilge olanların cahil olanları değiştirme ve geliştirmeye yönelik becerilerinin daha doğrusu özverili olup olamamaları belirleyicidir, kendini bilge zannedip bencilliğe hatta jakobenliğe yönelenler cahilleri de cahilliği ile övünür hale getirmekte kalmayıp, kaderlerini de beyninin ilkel bölümünü kullananlara emanet ettiklerinin idrakine varmalarını sağlamak lazım diye düşünüyorum.
Dünya insanlık aleminin bugün içinde bulunduğu tehlikeye ise kendini bilge zanneden gafletinin sonucudur.
Bütün bunların üstesinden bir zihniyet devrimi ve devlette yeniden paradigma değişim ile mümkündür.
Tabi bu değişim ancak küresel boyutta olmakla mümkündür
SOSYOLOJİDE İLMİ İRFANİ DÜŞÜNCE İLE VİCDANİ AKLIN ETKİSİ
Bu ülkede yaşayan insanlık vicdanı aklın Anadolu’daki bir yansıması olarak DUSODER’in ülkemize hayırlı misyon üstlendiğini düşünmekteyim.
Hayatının her nefesinde ülkesinin meselelerini dert edinen, ilmi düşünce ve ilke sahibi insanların bu DUSODER’de buluşmasının milletimizin, devletimizin ve de çocuklarımızın geleceği açısından büyük fayda sağlayacağına inanmaktayız.
Hiç bir siyasi yapı yada güç odağına bağlı olmaksızın; Ülkesinin meselelerini; sadece dile getiren değil, ilmi metotlar ile çözüm üretecek bir nefes borusu olma yolunda bugün burada güzel çalışmalar ortaya konulacağına inanarak:
Hafızası kaynağına bağlı, geleneğini bidatlerden arındırmayı ve kutsallarını ilim irfan ile çağa göre ihya etmeyi gaye edilmiş düşünürlerin vicdanlardaki çığlığını akıl süzgecinden geçirecek olanda siz SOSYOLOGLAR olacaktır diye düşünüyorum..