Piyasalar

Cumhur İttifakı Üzerine

Punto:
“Cumhur İttifakı” her ne kadar resmi olarak, 24 Haziran 2018 genel seçimleri için ortaya konmuş bir siyasî birliktelik olarak bilinse de bu ittifakın, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında gerçekleştiğini söyleyebiliriz. 15 Temmuz Darbe girişimi sonrasında, ülkemizin içinde bulunduğu tüm tehditlere karşı, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi her konuda mutabakat içinde birlikte hareket etme kararı aldılar. Bu kararla birlikte hepimizin bildiği üzere, 21 Temmuz 2016 tarihinde “Olağanüstü Hal” ilân edildi. Daha sonra İstanbul Yenikapı’da “Demokrasi ve Şehitler Mitingi” düzenledi. Bu mitingde genel olarak üzerinde durulan konu; “15 Temmuz darbe girişiminin millî birlik ve beraberliğimizi yok etmeye yönelik bir hareket olduğu ve bu durumdan kurtulmak için tüm siyasî partilerin birlikte hareket etmesi gerektiği” olmuştur. İşte bu miting sonrasında AK Parti ile MHP arasındaki siyasî yakınlaşma süreci hızlandı. Her iki partinin söylemleri ve yaklaşımları son derece uyumlu bir halde ilerledi. Buna bir de liderlerin birbirini bütünleyici açıklamaları da eklenince her iki patinin tabanlarının birbirine yakınlaşmasını kolaylaştırdı. Yine bütün milletimizin göğsümüzü kabartan ve bizleri kahraman ordumuzun başarıları nedeniyle gururlandıran; “Fırat Kalkanı Harekâtı”, “İdlib Operasyonu”, “Zetin Dalı Harekâtı”, “Barış Pınarı Harekâtı”, “Bahar Kalkanı Harekâtı” gibi harekâtlarda birlikte hareket edilmesi, tüm açıklamalarda ülkemizin güvenliğinin sağlanıncaya kadar, terörle mücadeleden vazgeçilmeyeceğinin belirtilerek, her iki partinin de söylem birliği içinde kararlı bir duruş sergilenmesi, Cumhur İttifakı’nın oluşumu ve devamındaki en önemli husus olmuştur. Daha sonraki dönemlerde ise bu söylem birlikteliğine devam edilmiştir. Parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş için ortak hareket edilmiş ve güçlü bir sistem oluşturulması kararlaştırılmıştır. Bu amaçla, 15 Temmuz sonrasında devletin ve milletin karşı karşıya kaldığı tehlikelerin birlik olarak bertaraf edilerek, güçlü bir liderlikle yeni bir siyasal sistemin devreye sokulması için çalışılmıştır. AK Parti ve MHP’li üyeler tarafından bir Anayasa değişikliği teklifi hazırlanarak, Meclis’in onayına sunuldu. Nihayetinde, 21 Ocak 2017’de kabul edilerek, referandum süreci başlatıldı. Yapılan bu Anayasa değişikliği teklifi, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandum ile kabul edildi. Bu referandumda; AK Parti, MHP, BBP ve Hüda-Par Evet bloğunu oluştururken, CHP, HDP, SP ve Hayır bloğunu oluşturuyordu. Bu referandumda Evet bloğunun kazanmasına rağmen, 1 Kasım’daki toplam oy oranının çok altına düşmesi ittifak sürecini tetikleyen çok önemli bir nokta oldu. Özellikle İstanbul ve Ankara en büyük iki şehirde Hayır oylarının daha fazla çıkması iki partinin politikalarını tamamen ittifak süreci bağlamında şekillendirmelerine yol açtı. Öncelikli olarak partiler için var olan %10 seçim barajından bağımsız olarak ittifak yapılmasını sağlayacak yasal düzenlemelerin oluşturulması yoluna gidildi. İlgili düzenleme 21 Şubat 2018’de meclise sunulmasının ardından 13 Mart 2018’de kabul edildi. Konunun geldiği nokta artık seçim sürecinin konuşulması gibi bir sonucu beraberinde getirdi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin fiili olarak Kasım 2019’da yapılacak genel seçimlerle yürürlüğe gireceği kararlaştırılmıştı ancak Devlet Bahçeli seçimin 26 Ağustos 2018’de yapılmasını önerdi. Fakat daha sonra Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli arasında 18 Nisan 2018 tarihinde yapılan görüşmede seçimlerin 24 Haziran 2018’de yapılmasına karar verildi. 20 Nisan’da da erken seçim kararı TBMM’den geçti. Cumhur ittifakı seçimle ilgili söylemlerini; “yönetimdeki iki başlılığın ortadan kaldırılarak, istikrarın sağlanması, vesayet odaklarına karşı hızlı mücadele, güçlü hükümet mekanizması oluşturulması, koalisyon hükümetleri dönemine bir daha dönülmemesi” gibi milletimizin uzun süredir arzuladığı son derece önemli konular üzerine geliştirdi. 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimi, Millet İttifakı karşısında Cumhur İttifakı kazandı. %53,6 oy alarak 344 milletvekili ile TBMM’de yer almaya hak kazandı. İttifakın Cumhurbaşkanı adayı olan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ise %52,6 oy alarak yeni sistemin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, yürütülen tüm faaliyetlerde her iki partinin de sorumlu ve kararlı bir şekilde davrandığı tıpkı seçim döneminde olduğu gibi tüm siyasî faaliyetlerde ve söylemlerde bu birlikteliğe zarar verecek her türlü davranıştan kaçındıkları bilinmektedir. Buna aykırı hareket eden tüm partililerin, siyasi partiler disiplin mevzuatı çerçevesinde cezalandırıldıkları bilinmektedir. Bu da bizlere, Cumhur İttifakının sadece bir seçim ittifakı olarak algılanmaması gerektiğini, bunun da ötesinde millî bir konu olduğunu bir kez daha göstermiştir. Gerçekten de her iki partinin grup toplantıları değerlendirildiğinde; Ak Parti lideri Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’nı daha çok; birlik/beraberlik, millet ve istikrar olgusu üzerine temellendirmesi; ülkenin geleceğini inşa etme yolunda, iktidar olma sürecinin güçlü bir şekilde devam etmesi anlamında yaklaştığı çok açık bir şekilde görülebilir. Yine aynı şekilde, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı, büyük devlet adamı Sayın Devlet Bahçeli’nin de Cumhur İttifakı’nı daha çok; birlik/beraberlik ve millet kavramları etrafında yoğunlaşarak, bütün milletimizin geleceğini temin edici ve ülkenin geleceğinin inşası yolunda iktidara ve Sayın Cumhurbaşkanımıza “koşulsuz destek olma” anlamında yaklaştığı söylenebilir. Görüldüğü üzere, tamamen ve devletimizin ve milletimizin daha güçlü bir şekilde yönetilmesi için oluşturulmuş olan Cumhur İttifakı, her iki partinin yöneticileri tarafından son derece kararlı bir şekilde devam ettirilmektedir. Ancak, son günlerde AK Parti içinde çok önemli görevlere getirilmiş fakat bu birlikteliği içine sindirememiş ve kişisel olarak fikir karmaşası içinde olan Bülent Arınç gibi siyasilerin bazı açıklamaları, Cumhur ittifakın yıpratılması ve ayrıştırılması için fırsat bekleyenlere malzeme vermektedir. MHP’yi AK Parti’nin sırtında bir yük olarak gören fakat Sayın Cumhurbaşkanımızın sırtında bir kambur olan ve artık siyaseten ömrünü tamamlamış olan Bülent Arınç’ın yapmış olduğu sorumsuzca açıklamaları Türk Kamuoyunda büyük bir hoşnutsuzlukla ve tepkiyle karşılanmıştır. Bu maksatlı açıklamalardan aynı şekilde rahatsızlık duyan Sayın Cumhurbaşkanımız da tepkisini şu ifadelerle dile getirmiştir; “Cumhur İttifakı’nın gidişinden de gayet memnunum. Son günlerde yeni bir fitne ateşi yakıldığını görüyorum. Geçmişte birlikte çalışmış olsak bile hiç kimsenin şahsi ifadeleri cumhurbaşkanıyla, hükümetimizle ilişkili hale getirilemez. Teröre bulaşmış, terörle kol kola yürüyenler hiçbir zaman bizim ne yanımızda ne dirsek teması altında olduğumuz kişiler olamaz. Yasin Börülerimizin ölümüne neden olamaz. Kobani katliamına neden olanlar hiçbir zaman AK Parti'nin yanında yer alamaz. Biz Gezi olaylarının finansörlüğünü yapan, eylemleri organize edenlerin savunucusu olmadık. Onların savunuculuğuna girenler, artık kusura bakmasınlar. AK Parti hiçbir zaman onları savunmamıştır. Biz Diyarbakır'da öldürülen Yasin Börü kardeşlerimizin yanındayız. Terör örgütleri ile el ele, kol kola, omuz omuza Ankara'dan İstanbul'a yürüyenlerle biz birlikte olamayız”. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu açıklamalarından Cumhur İttifakı’nın ülkemiz açısından ne derece önemli olduğu çok açık bir şekilde görülmektedir. Bizler, Cumhur İttifakı’nın bu birleştirici ruhundan ilham alarak, milletimizin değerlerine ve gönüllerine hitap eden güçlü yapısıyla Sayın Cumhurbaşkanımıza her ne suretle olursa olsun sahip çıkmalı ve O’nun vereceği kararların sonuna kadar destekçisi olmalıyız. Ülkemizi ilgilendiren millî ve manevî her konuda projeler üreterek, siyasetin içerisinde daha aktif bir şekilde yer almalıyız. Gece gündüz demeden Cumhur İttifakı’nın ruhuna uygun bir şekilde, ülkemizin birlik, beraberliği ve geleceği için fedakârca çalışan herkesten Allah binlerce kez razı olsun. Milletimize hizmet yolunda beraberliğimizi ve başarılarımızı sonsuza kadar daim kılsın.