İsmet TAŞ
Punto:
Dinle
Kültür ve sanat, bir toplumun yüzüdür, aynasıdır. Toplum hayatının, yaşantısının, değerlerinin en güzel şekilde ifade edilmesinin yoludur. Onun içindir ki, toplumlar sanatçılarını, kültürel değerlerini yaşatanlarını en üst seviyede tutarlar. Bir ülkenin sanatçıları, o ülkenin çirkinliklerini güzelleştiren sanatkarlarıdır.
Geçen hafta içerisinde, son derece önemli iki kültür ve sanat etkinliğine katıldım. Geleceği dair umutlarım bir kez daha yeşerdi. Çünkü sahnede çocuklar vardı. Göz bebeklerimiz, gelecekleri için üzerlerinde titrediğimiz, güzel bir gelecek vermek için çırpındığımız, bütün kötülüklerden korumak için inanılmaz gayret sarf ettiğimiz, kendi hayatlarımızdan daha değerli tuttuğumuz ÇOCUKLARIMIZ…
İlk etkinlik, Anka Dans ve Sanat Kulübünün, Azerbaycan Büyükelçimiz onuruna düzenlediği geceydi. Hocaları Derya Akdemir tarafından, sevgiyle, şefkatle, güler yüzle yetiştirilen eli öpülesi çocuklar. Derya Hoca’nın çocuklara davranışı, çocukların hocalarına davranışı mutlaka herkesin görmesi gereken bir tablo idi. Hoca, çocuklarına güvendi, çocuklar hocalarına. Kendileri küçük, yürekleri kocaman o çocuklar, dünyanın en zor danslarından biri olan Azerbaycan Halk Danslarını en güzel şekilde icra etmek için olağanüstü bir gayret gösterdiler.
Daha 5 ve 10 yaşları arasında olan bu çocukların her biri sahnede devleştiler. Hatasız bir gösteri sundular. Ayakta alkışlandılar. Azerbaycan Büyükelçimiz Sayın Hazar İbrahim ve Kahraman Kazan Belediye Başkanımız Sayın Lokman Ertürk'e içten takdir ve tebriklerini sundular. Çocuklarımız, başarılı olmanın vermiş olduğu mutluluğu yaşadılar. Başta Derya Hoca olmak üzere, Hasan ve Erge hocalara bu güzel geceyi bize yaşattıkları için sonsuz teşekkür ediyorum. Emeği geçenlere verilen plaketler ise geceye farklı bir anlam kattı.
İkinci etkinlik ise bir başka ilde Kütahya’daydı. Kuruculuğunu Yılmaz Ağralı’nın yaptığı, Kurum Müdürü Arzu Yükselin gayretleri, Kerim Hocanın olağanüstü fedakarlıkları, Beyza hocanın çalışmaları ile, M.E.B Kütahya Sanat ve Müzik Kursu ARL nin, Doğa Kolejinin Salonunda vermiş olduğu konser tek kelime ile muhteşemdi. Bu anlamda, “Renkli Tınılar” Geleneksel Yıl Sonu Konseri görülmeye de, dinlemeye de değer bir konserdi. Ve yine sahnede çocuklarımız vardı. 7-12 yaş grubunda olan öğrencilerimizin başarılı olmak için ne kadar gayret gösterdiklerini, ortaya koydukları performans bütün takdirlerin üzerindeydi. Onlarca öğrenci kendilerinden istenileni hatasız tamamladılar. Başarılı olmanın vermiş olduğu mutlulukla sevinç göz yaşlarını tutamadılar.
Ortaya konan başarıdan ne kadar emek verildiği çok net bir şekilde belli oluyordu. ARL Sanat ve Müzik Kursu’nun, Kütahya’ya kültür ve sanat konusunda daha birçok başarılara imza atacağı kesin gibi. Kerim hoca ile yaptığımız sohbette bu kararlılığı gördüm.
Vali Yardımcımız Arif Yalçın’ın katıldığı bu etkinlikte, çocuklarımıza verilen madalyalar ve belgeler çocuklarımızın mutluluğuna ayrı bir mutluluk kattı. Ayrıca Adem Gümüşkaya’yı canlı dinlemek farklı bir güzellikti.
ARL Kursun, başarılı yönetici ve öğretmenlerine en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Şimdi diyeceksiniz ki ülkede bunca ulusal ve uluslararası etkinlikler varken neden bu iki etkinliği gündeme getirdin. Hatta Hanım Voleybol Takımımız Avrupa Şampiyonu oldu ondan da bahsetmedin.
Öncelikle Hanım Voleybol Takımımızı kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.
Bugün çocuklarımızın günü. Zaman ayırıyoruz deyip ayırmadığımız, önemsiyoruz deyip önemsemediğimiz, masum, saf, tertemiz pırıl pırıl çocuklarımız. Onlar bizlerin kirlettiği dünyaya; yüreklerindeki umutla, gözlerindeki sevinçle, yüzlerindeki mutlulukla bakıyorlar. Başarılı olmak için bütün yüreklerini ortaya koyuyorlar. Ellerinden geleni değil gelmeyeni de yapmaya çalışıyorlar. Çocuk her yerde çocuk. Bakın farklı kültür ve sanat etkinliği olmuş olmasına rağmen, her iki etkinlikte de çocuklarımızın o gururlu bakışlarına, dik duruşlarına, üstün başarılarına şahit olduk. Ne demek istediklerini anlamaya çalışırsak, işte o zaman onlara nasıl bir dünya bıraktığımızın farkına varırız.
Hiç kimsenin, hiç birimizin onların gözlerindeki o masum gülüşü söndürmeye, yüreklerindeki sevinci karartmaya, geleceğe dair umutlarını yıkmaya, bitirmeye asla hakkımız yok.
Onların gözleri ile bakalım dünyaya. Ne istediklerini anlamaya çalışalım. Mutluluk tebessümlerini nasıl sürekli kılarızı düşünelim.
Onlara karşı sorumlu değil miyiz? Kötü, rezil, berbat bir dünya bırakmaya ne hakkımız var! Gözlerindeki o ışık sönerse, dünya başımıza yıkılmaz mı? Onların gözünden bir damla yaş akmaması için dünyayı yakmaz mıyız? Onların, mutlu, huzurlu, sağlıklı olması için fedakarlıkta sınır tanıyor muyuz? Onların ayağına diken dahi batmasın, hiçbir şey canlarını yakmasın diye üzerlerine titremiyor muyuz? Kendimize almadığımız, yapmadığımız şeyleri ve her türlü fedakarlığı çocuklarımız için yapmıyor muyuz?
Peki o zaman ne dir bu kavga? Neden onlara yaşanamaz bir dünya bırakıyoruz? Neden birbirimizi yemek için fırsat kolluyoruz? Bu öfke niye? Neyimizi paylaşamıyoruz? O üzerlerine titrediğimiz çocuklarımızın hayatlarını neden karartıyoruz? Farkında mıyız neler yaptığımızın?
Özellikle siz siyasiler. Her konuda önceliğiniz çocuklar olmalı! Attığınız her adımda, aldığınız her kararda, yaptığınız her iş ve yatırımlarda, çocuklar hep ön planda yer almalı! Özellikle üslubunuza azami dikkati göstermelisiniz! Çocuklara, kavgayı, küfrü, hakareti, değil, sevgiyi, barışı, huzuru, mutluluğu öğretmeliyiz, örnek olmalıyız!
Başta kültür ve sanat etkinlikleri olmak üzere, çocukların olduğu hiçbir etkinliği kaçırmamalıyız. İnanın o programdan sonra dünyaya onların gözleri ile bakmayı öğreneceksiniz! Sorumluluğunuzun farkına varacaksınız.!
Anne-Babadan öğretmenine varıncaya kadar toplumun her katmanı çocuklarımıza karşı olan sorumluluğumuzu asla unutmamamız gerektiğini unutmayalım. Ve her çocuğun bir çiçek olduğunu, çiçeklere gereken önemi göstermediğimiz zaman neler olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir şey daha unutmayalım!
ONLAR MİNİK BEDENLERİNDE KOCAMAN KAHRAMAN YÜREKLER TAŞIYORLAR.
BÜTÜN ÇOCUKLARIMIZI EN DERİN KALBİ DUYGULARIMLA SELAMLIYOR, GÖZLERİNDEN ÖPÜYORUM.