“Ya Hû”, “Ya Allah” demektir, durumunu alemlerin Rabbine arz etmektir.
Başımıza gelen şey ilanihaye hep böyle gitmeyecek. Geçici bir hayatta hiçbir şey kalıcı hasar vermez.
Eğer bilirsek ki, iyi de kötü de bir gün geçecek, çünkü burası geçici bir yer. Ne sizin olan sizin kalacak, ne özlediğiniz sürekli sizden uzak kalacak. Hep bir şeyler değişecek. Bunu anladığımız zaman hayat daha güzel olacak.
Gam çekme, endişe etme Allah var...
Sarmışsa etrafını dertten duvarlar, bil ki; “Bu da geçer Ya Hû”
Dertlerin kalbinde en onulmaz yaralar açmışsa, unutma ki; “Bu da geçer Ya Hû!
Unutma ki mum alevinde titreşen gölgeler gibidir dertlerin.
Güneş doğduğunda hepsi kaybolur, yerini aydınlık alır. Buna inan ve de ki: "Bu da geçer Ya Hû" Çünkü Allah var problem yok!
Zor diyorsun. Zor olacak ki imtihan olsun. Derdin ne olursa olsun, umudun her zaman Allah olsun.
"Sana bir iyi bir de kötü haberim var: İyi haber, kötü olan her şeyin bir sonu var; kötü haber, iyi olan her şeyin bir sonu var!"
RABBİM SENİ SENDEN İYİ BİLİYOR:
“Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır; onu başkası değil, yalnızca O bilir. O, karada ve denizde olan-biten her şeyi bilir; hiçbir yaprak düşmez ki O bunu bilmesin; yerin derinliklerinde bir tek tohum, yaş-kuru hiçbir şey yoktur ki O’nun apaçık yasasına dahil olmasın (Enam 6:59).”
Seni en çok seven Yaratanın biliyorsa, ne gam… O’na sığın…
BU DA GEÇER YÂ HÛ
“Bu da geçer Yâ Hû” sözü her şeyin fani olduğuna dair özlü bir sözdür. Bu söz; üzüntünün, gamın, kederin, derdin, tasanın, bela ve musibetin; şansın, sevincin, hazzın, talihin, ikbalin, mevkiin ve makamın hep geçici olduğu anlamında kullanılır.
Bugün müze olarak kullanılan Atatürk’ün Çankaya’daki konutuna astığı tek hat yazısı da “Bu da geçer Yâ Hû” sözüdür.
ABD Başkanı Abraham Lincoln, yaptığı bir konuşmada bu söze duyduğu hayranlığı şöyle dile getirmiş: “Doğu’da bir padişah, danışmanlarından, her okunduğunda bulunulan durumu tüm gerçekliğiyle anlatacak bir söz bulmalarını istemiş. Bulmuşlar; “Bu da geçer yâ Hû”
Biz de derinden duyarak söyleyelim: “Bu da geçer yâ Hû”
İMKÂNSIZ KOLAY
“Bu da geçer yâ Hû”; görüldüğü gibi anlayana “Sehl-i Mümteni” harikası bir sözdür. (Sehl-i Mümteni: kolay görünen, ancak benzeri söylenmeye kalkılınca zor olduğu anlaşılan, derin anlamlı özlü söz söyleme sanatıdır.)
“Fâni” mahlasını kullanan Lütfi Filiz şiirinde ne güzel söylemiş:
“Celâliyle zahir olsa, bu da geçer be Yâ Hû…
“Cemâliyle âyan olsa, bu da geçer de Yâ Hû…”
BU DA GEÇER
Dert ve bela sevgilinin kemendidir. Onu kendine çeker. En ufak imtihanda bile dilini şikâyete bulaştırma.
Rahmet kapısından zahmet anahtarıyla girilir.
Bazen verişi ile sınar şükredesin diye, bazen vermeyişi ile sınar Hamd edesin diye.
Biliriz ki; “Allah kimseye taşıyamayacağı yükü yüklemez (Bakara 2:286).”
Sopayla kilime vuranın gayesi kilim dövmek değil, tozunu almaktır.
BU DA GEÇER YA HÛ
Gelen hüzünler, hicranlar hepsi misafirdir… Belalar, musibetler, acılar ve çileler üst üste gelse de nihayetinde mutlaka bir gün biteceğini unutmamak gerekir… Allah’ın yeni kapılar açacağından emin olmamız lazım…
En onulmaz yaralar, en aşılmaz duvarlar, en yenilmez düşmanlar eninde sonunda bir gün gelir son bulurlar…
Evet, kimler geldi, kimler geçti?
Unutmayalım; “Bu da geçer Ya Hû”
Bıktım, bittim, tükendim, demeden önce: ‘Allah yeter başkası gelip geçicidir’’ diyebilmeliyiz.
Derdimiz büyük olabilir ama derdimizden büyük Allah’ımız var...
“İllallah’’ ettiğimiz zamanlarda ‘’Hasbunallah; Allah bize yeter.’’ diyebilmeliyiz.
“Uyarı ile müjde arasında” durabileceğimiz yer bellidir…
Allah’tan ümit kesilmeyeceği kesindir…
Rabbimiz! Dertlerimizi ve problemlerimizi geçirerek bize eşsiz lütuf ve destekte bulunuyorsun. Biz de Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz Allah’ım.
“Bu da geçer Ya Hû” dileklerimle…
Ankara, 19 Mart 2024