Emrullah ÖNALAN
Punto:
Dinle
Biyolojik Covit-19’un Dijital Sosyolojisiyle
Mühürlenmiş Zamanın “YENİ DEMO DÜNYA DÜZENİ”
Almanya’da Yakın Çağ Tarihi profesörü Dan DINER, “Mühürlenmiş Zaman - İslam Dünyasındaki Durgunluk Üzerine” isimli kitabında, Müslümanların içinde bulunduğu durumu çok isabetli bir şekilde anlatmaktadır.
Dan DINER ayrıca, “Arap Human Development Reports” yani “Arap Dünyası İnsanî Gelişme Raporları”na dikkat çekmektedir.
Ülkemizin, her geçen gün arkadan itilerek içerden çekilerek daha yoğun bir şekilde, bir parçası olmaya çalıştığı “Arap aklı”ndan ne yazık ki bize bir fayda gelmeyecektir. İhvancı veya değil, her hangi hizip olursa olsun, Arap aklı, Dan DINER’in pek veciz bir şekilde ifade ettiği gibi zamanı mühürlemiştir.
Asırların düsturu “Her daim, ibn-ul vakt olmak gerek” anlayışından, “zamanı mühürleyen” İhvan idrakine sığınmak Türk Milletine yakışmıyor.
Peki, biz Türk Milleti ve Türk Devleti olarak bu gidişata nasıl karşılık vereceğiz? Yoksa veremeyecek miyiz?
Üretilmiş biyolojik bir virüsün, “dijital iletişim”in güçlü imkânlarından faydalanarak, insanlığı datalara mahkum etmek için bir DEMO dünya oluşturma girişiminde kullanıldığını düşünüyorum.
Millî Vicdan İlmî Düşünce gurubu üyesi olan enfeksiyon hastalıkları, mikrobiyoloji ve molekülüler biyoloji konusunda uzman hocalarımızın bilgilendirmelerinden şu sonuçları çıkarmaktayım.
Virüs il 160 yıl önce Hollandalı ziraatçıların tütün bitkisinde keşfettikleri 70 yıl kadar öncede yapısı akıllı bir moleküler tipi oluğu tanımlanan bir virüs olduğu, Covid-19’unda bu karakterde davrandığı gözlenmektedir, Ziraatçı ilim adamları Covid-19’un aşı üretmek amacıyla mutasyona uğratıldığını Çin bu tip çalışmayı yapacak ve gizleyecek tecrübeye sahip olduğunu, 800 yy önce ipek böceğinden ipek üretimini yaparak dünyadan gizlediğini, son 20 yılda ise bu konuda yoğun çalışmalar yaptığı belirmektedirler.
İlginç olan 1981 yılında yayınlanan DEAN KOONTZ / The Eyes of Darkinss isimli kitabın, 312. Sayfasında virüs hakkında şu bilgilere yer verilmektedir:
“Tina: Biyolojik savaşın felsefesi ya da ahlakıyla ilgilenmiyorum. Şu an sadece Danny'nin bu yerde nasıl yaralandığını bilmek istiyorum. Bunu anlıyorum, dedi "Dombey". Enry aylarına geri dönmelisin. O zamanlar Li Chen adında bir Çinli bilim adamı, on yıl içinde Çin'in en önemli ve tehlikeli yeni biyolojik silahının disket kaydını taşıyarak ABD'ye kaçtı.” bilgisinin geçmesi..
Yine 2008’de Yayınlanmış END of DAYS / Sylvia Browne kitapta ise :
2020 yılı civarında, zatürreye benzer şiddetli bir hastalık dünyaya yayılarak akciğerler ile bronşlara saldıracak ve bilinen bütün tedavilere direnecek. Hastalığın kendisinden daha kafa karıştırıcı şey geldiği gibi aniden ortadan kaybolması ve birkaç yıl sonra tekrar saldırması ve ondan sonra da tamamen gözden kaybolması olacak.
Virüs, dünyada şu ana kadar var olan ve hızlı bulaşan ölümcül virüsler içerisinde 5. sırada olmasına rağmen dijital fırtınanın etkisi sebebiyle ilk sıraya yükselmiştir.
Ülkemizde, son 7 yılda hastanelerde HASTANE ENFEKSİYONU(virüs)undan ölenlerin sayısı, bu virüsün birkaç katıdır.
Hal vaziyet böyle iken sorulması gereken sual şudur:
Mesele insan ölümü ise, kat be kat fazla insan ölümüne sebep olan virüs veya başka hastalıkların olduğu bilinmesine rağmen; daha kötüsü, yakın coğrafyamızda bu virüsten daha tehlikeli bir şekilde, devlet yöneticileri eliyle çoluk çocuk bombaların altında inim inim inlemesine rağmen; dünyada her yıl 22bin açlıktan ölmesine, takriben 25 milyon insan mecburi göçle dağlarda kar altında kalmasına, denizlerde sulara gömülmesine rağmen gösterilmeyen ilgi, bu VİRÜSE gayet abartılı biçimde neden gösterilmektedir?
Dünya sermayesinin hafıza merkezi Davos’ta, 2011 yılındaki toplantının arka odasında; “Evanjelizim üzerinden tek din oluşturmanın yüksek maliyeti yerine, datalar üzerinden zihinlerin donatılmasının daha ucuz ve daha kısa zamanda mümkün olacağı” görüşü üzerinde karar kılınmıştır.
Davos topluluğu ile Tayyip ERDOĞAN’ı buluşturan Cüneyt ZAPSU tarafından bazı bilgiler sızdırılmıştı. Önemli sızıntılar şu şekilde hülasa edilmekteydi: Akıllı telefonlarda, tabletlerde, cihazlarda parmak uçları vasıtasıyla beyinde (nöronların) ne düşündüğünü keşfetmek mümkündür. Bu mümkün olduğuna göre, beynin ne düşünmesi gerektiğini de yüklemek daha ucuz maliyet ile hem de gönüllülük mümkün olacaktır.
İnsanlık alemi, zihnî değer-sayımlarını (paradigmalarını), “üretilmiş” biyolojik Covit-19 virüsünün dijital etkisiyle “dijital data” merkezlerine bağımlılığı artırarak yeniden şekillendirecektir.
Biyolojinin dijital etkisiyle “ekonomi ve sosyoloji” yeniden şekillendirilecek, dijital alanın çekimi dışında kalan, hem kapalı rejim toplumları hem de bizim cami cemaati, dijital etki alanına çekilecektir. En önemlisi zihni hala geleneksel değerlere bağlı ve toplumların hafızası yaş kitlesini hedef alması bize “YENİ DÜNYA DÜZENİ” muhayyilesinin gözleri kamaştıracak derecede pek ruşen işaret fişekleri!
Ademoğlu, baş döndürücü bir hızla yaşanan son çeyrek yüz yılda; “ilim ile irfanın”, “üretim ile paranın” ve “iman ile dinlerin” yolunun ayrıştığına şahit olmaktadır.
Üretenler, sermaye üzerinden sömürü anlayışına karşı gelmekte; üretemeyenler ise, paranın bizatihi kendisini üretmeye yönelerek, üretenlerden daha ihtişamlı bir hayat düzeni kurmaktadır.
Üretemeyenlerin tesis ettiği bu ortamda, insanlık, top yekûn “BEYNİN İLKEL YANI”nı kullanmaktadır. (Bu konudaki yabancı araştırmalar büyük artış göstermektedir. Ülkemizde ise, Bahçeşehir Üniversitesi’nin ciddi veriler elde edilmiş araştırmaları mevcuttur.)
Covid-19 virüsünün ilk çıkış ve yayılma haritasıyla Dünya Sağlık Örgütü’nün şubelerinin bulunduğu haritanın örtüşmesi ve çalışmaların İMF tarafından finanse edilmesi ayrıca düşündürücüdür.
Cuma’ya dahil ederek camileri kapatma uygulaması “Ezanı Türkçe okutmak” isteyenleri mağlup etmiştir. Menderes söylemli muhafazakâr demokrat iktidar döneminde böyle bir kararı icra etmek, her iki kesimde de ÇAPRAZ SOSYOLOJİK evrim yaratmıştır.
Dün; “Kuran Kursları, camiler kapatılmalı” diyen Ulusalcı akım, iktidarı cami kapatmakla suçlayıp mazisini unutturmak istemekte, iktidarın siyasî mümin avenesi ise, aynı uygulama bugün CHP iktidarı eliyle yapılsaydı, “VİRÜS BAHANE CAMİLERİ KAPATMAK ŞAHANE” diye, cami önlerinde inadına kapıları zorlamadığını aklının ucuna bile getirmemektedir!
Dünya düzenini “3-S” (sermaye, silah, siyaset) üzerinden iktidarlara ihale ederek nizam veren küresel akıl, “yeni dünya düzeni” hazırlığının yaratacağı boşluğu, geçmiş kudsî veya ideolojik hayallerini gerçekleştirmek isteyenlerin iştahlarını kabartmakla doldurmaktadır.
Burada “İhtiyar Batı Derin Aklı” ile “Dijital Batı Derin Aklı” başka bir deyimle ABD merkezli Derin Yahudi aklı ile İngiliz eksenli “Derin Batı aklı” ayrışmıştır ki, Milli Vicdani Bakış üyesi Ömür ÇELİKDÖNMEZ beyin dünya bir biyolojik virüs ile mücadele ederken, NATO’nun Savaş Seyir halinde teyakkuza geçişi üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur…
Kısaca “Derin Batı” kendi eliyle ürettiği ve canavarlaştırdığı ABD’den AB-Rusya-Çin ittifakıyla tarih sahnesinden silme girişimi Büyük Britanya’yı da derinden sarsacaktır diye düşünüyorum..!
Böyle bir durumun hayat bulması, dünyayı kısa süreli de olsa, önce üç kutuplu hale sonra tekrar iki kutuplu getirebilmekle birlikte insanlık alemi ve dünyayı derinden sarsma riski taşımaktadır.
Fakat asıl mesele, bizim gibi geleneksel tarihi olan devletlerin, gelişen yeni dünya şartlarına göre kendisini yeniden güncelleyip yoluna devam edebilme kapasitemizdir.
Önümüzdeki Yeni Dünya Düzeni:
Yeni düzende; kâğıt para, kopyalanamaz dijital yazılım paraya; küresel vatandaşlık, dijital vatandaşlığa ve küresel dijital demokrasiye dönüşecektir.
Ülkelerin özelikle ticaret, finans ve hukuk yapılanması başta olmak üzere, millî meseleleri, hukuk nizamı, evrensel hukuk nizamına tabi olacaktır.
Bugüne kadar insanların zihin ve gönül dünyalarını ataları, liderleri, şeyhleri veya diğer kutsadığı insanların yerini dataların aldığı “YENİ DÜNYA DÜZENİ’ninde, asıl mesele, datalardan zihinlere ne yüklenip yüklenmeyeceği; dataların, insanlığına ne katıp veya ne kaybettireceğidir.
Belki önümüzdeki yüz yılda tarihî eserler taştan, ağaçtan veya çiniden değil, tıpkı “dijital panorama” müzelerindekine benzer DİJİTAL ESERLERDEN oluşacaktır.
Sonuç olarak: İnsanlığın faydası yada zararına her türlü modellemenin tabiattan esinlenerek üretildiği bir dünyada Biyolojinin Dijital güç üzerinden Sosyolojik ve Ekonomik alanda hızlı değişim ve dönüşümlerin yaşadığı Yeni Dünya Düzeni ’ne ayak uydurmak, kaçınılmaz görünmektedir.
Biz Ne Yapmalıyız?
Radikalleşerek, dünyadan koparak mı, var olmaya çalışacağız?
Küresel dünyanın bize verdiği role uygun DİJİTAL KÖLELİĞE boyun eğecek miyiz?
Yoksa, insanlık zihninin yapılandığı ana merkez haline gelen DATA MERKEZLERİNE DEĞER-SAYIM katarak hem ulusal hem uluslararası alanda biz de varız mı diyeceğiz..
O zaman: Her alanda bilim tabanlı üretim, her alanda kalite ve verimliği ilke edinen, Adaleti düstur edinmiş, Hak ve Hukukun Üstünlüğü ile Demokrasi Medeniyetini Ülkü edinmiş toplumsal zihniyetin inşası birlikte “Türklüğün Sosyal Hukuk Devlet Modeli” sistemini kurmak zorundayız…
Bizler Milli Vicdan İlmi Düşünce Oluşumu bünyesinde kuruluşuna devam ettiğimiz “MİLLİ VİCDAN İLMİ DÜŞÜNCE AKDEMİSİ” bünyesinde oluşan 9 ayrı çalışma gurubumuzda, hem Türk Devlet Tarihi hafızasından, hem tarihi hafızamızla bağdaşık Norveç, Finlandiya vs gibi ülkelerin devlet ve demokrasi modellerini, hem de bir asırlık Cumhuriyet Demokrasi Tarihimizi değerlendirerek ülkemizin “Muasır Medeniyet” yolculuğunda organik düşünce dostlarıyla fikir ve proje üretmeye devam edeceğiz.