Mehmet MUTLUOĞLU
Punto:
Dinle
Yıl 1326, Osmanlı’nın Söğüt’te 400 obalık bir beylik olarak kuruluşunun üzerinden sadece 27 yıl geçmiştir.
Devletin kurucusu Osman Gazi ölüm döşeğindedir. Kendisinden sonra devletinin başına Bey olacak olan Orhan Bey`i yanına çağırır. Orhan Bey`e vasiyeti şöyledir: “Oğlum bir ok al.! Orhan Bey hemen boynunun üzerinden bir ok alır. Babası Osman Gazi: “Dizine vurarak kır.”
Genç Orhan Bey sertçe dizine vurur oku ve ikiye ayırır. Osman Bey:
“Şimdi iki ok al!” der. Orhan Bey boynunun üzerinden iki oku birden çeker. Osman Bey: “ Vur dizine kır.” Orhan Bey bu iki oku da kırar. Okların sayısı her defasında bir artırılarak aynı işlemi yaptırır Orhan Bey`e babası hasta döşeğinde. Nihayet 16 oka çıkar okların sayısı.
Bunları iyice birleştir der Osman Bey. Birleştirir Orhan Bey. Simdi vur dizine ve kır der baba. Orhan Bey dizine vurur vurur bir türlü kıramaz.
Ve Osman Bey halefi Orhan Bey`e şu tarihi öğüdünü verir:
"Bak a oğlum! bu 16 ok gibi tüm dağınık Türk Beyliklerini toplayacaksın. Karamanoğlunu,Germiyaoğullarını, Aydınoğlunu, Candaroğlu`nu, Dulkadiroğlunu, Saruhanoğlu`nu, Karesioğlu`nu, Tekeoğlu`nu,Kölemenoğlu`nu ve diğer tüm kardeşlerimizi sarsılmaz bir birlik haline getireceksiniz.
Bir de vasiyetim oldur ki; “Bursa’yı al ve gülzar et!"
Osman Bey bu vasiyetinden kısa bir süre sonra rahmeti Rahmana kavuşur.
Beyliğin başına Orhan Bey geçer ve sadece 6 gün sonra; henüz 27 yıllık o devlet cihanın en büyük İmparatorluklarından olan Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğundan Bursa`yı alarak Başkent yapar ve Orhan Bey babası Osman Bey`in naaşını Bursa`ya defneder. Peşinden Türk Beylikler Birliği ve Muhteşem Osmanlı...
Bu bilgiyi ben bundan 48 yıl önce Trabzon Öğretmen Okulunun 2. sınıfında henüz 14 yaşımdayken Şeyh EDİBALİ`nin torunu Bilge Lider Aykut EDİBALİ`nin kurduğu Mücadele Birliği Ocağında öğrendim.
GÜN O BİRLİK GÜNÜ VE MUHTEŞEM TÜRKİYE HEDEFİNE YÜRÜME GÜNÜDÜR
Eğer niyetimiz halis ve hedefimiz;
Türkiye’yi gerçek bir Hukuk ve Adalet Devleti haline getirmekse,
Millete dayanan;sürekli, yaygın,milli; gerçek demokrasiyi, Müslüman- Türk’ün Demokrasisini kurmaksa,
Din istismarına da din düşmanlığına da asla imkan vermeyen Batılıların kendi medeniyetlerinde olmayan ve uzun yıllar yaşadıkları din ve mezhep savaşları sonrasında bizim medeniyetimizden iktibas ettiği; aslı ve hakikati bizim Büyük Barış Medeniyetimizde olan gerçek laikliği kurmaksa,
İlmin ve hikmetin, yüksek ahlakın, adaletin yön verdiği, emanetlerin ehline verildiği, sorun üreten değil; Türkiye’nin, Türk Dünyasının, İslam dünyasının ve İnsanlığın tüm maddi ve manevi problemlerine süratle çözümler üreten; milletimizin, rüyasında, duasında ve tarihindeki Bilge devleti ve bilim toplumunu oluşturmaksa,
Türkiye’nin, Türk Dünyası’nın, İslam dünyasının ve hatta İnsanlığın tüm maddi ve manevi problemlerini çözen; ülkemizde yaşlı ninenin evine dahi her sabah sütünü ulaştıran KERİM DEVLETi kurmaksa,
Ve nihayet çağları ve alemi aydınlatan Büyük Barış Medeniyetimizi, İslam Medeniyetini, Türk Kültür ve medeniyetini; âtînin karanlık medeniyet ufkundan bir güneş gibi doğmasını istiyorsak;
Ve tüm bunları en kısa süre içerisinde gerçekleştirerek ; yurdumuzu muhteşem tarihimize layık; ondan daha MUHTEŞEM TÜRKİYE yapmaksa bu birliği kurmak; bunun yollarını keşfetmek; şahsi kaygı ve beklentilerimizi aşmak mecburiyetindeyiz.
KABE’NİN İNŞASI VE HACER-ÜL ESVED
Bu konuda benim bugün için önerdiğim yol şudur:
Kabe’nin inşası esnasında malüm sıra Ebu Kubeys Dağın’dan getirilen Hacer-ül Esved Taşı’nın Kâbe’ye yerleştirilmesine gelmiştir. Mekke’nin tüm kabileleri Kâbe’nin etrafında toplanır ve her kabile Hacer-ül Esved’i Kâbe’ye yerleştirmenin büyük onurunun kendisine ait olmasını istemektedir. Büyük bir gerilim yaşanmaktadır.
Kabilelerin tartışmaları, büyük kavgalara ve ölümlere sebep olabilecek noktaya gelmiştir.
Bu arada durun kavga etmeyelim yoldan geçecek ilk kişiyi çağırıp bize bir hakemlik yapmasını isteyelim derler.
Yoldan o zaman Muhammed-ül Emin geçmektedir.
Çağrılır.
Kabilelerin bu gergin durumunu gören Peygamberimiz (SAV) son derece pratik, kolay ve herkesin razı olacağı bir yol bulmuştur.
Cübbesini çıkarır ve yere serer.
Her kabilenin reisini çağırarak taşı cübbenin ortasına yerleştirirler ve herkes cübbenin bir tarafından tutarak Hacer-ül Esved taşı yerine konur. Böylece tüm kabileler de bu büyük şerefe eşit olarak ortak olmuş olur.
İnancıma göre bugün yapılması gereken budur.
Ve benim tespitime göre bugün için o hırka MİLLET PARTİSİdir.
Zira ne kadar çok sütü ayrı ayrı ırmaklardan bir göle doldursak bile; onu yoğurt yapacak azıcık bir mayanız yoksa; toplanan süt ne kadar çok olursa olsun yoğurt olması mümkün olmayacaktır.
Nitekim Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde maya eksikliğinin ve 1991 Büyük Millet İttifakında bu mayanın canlı örneğini Türkiye yaşamıştır. Ve yaşanan tarihin şahadetiyle, Millet Partisi ve O’nun Bilge Liderliği ; birliğin mayasıdır ve gerçek, sonuç alıcı birlik için olmazsa olmazdır.
Bunu gerçekleştirebiliriz diye inanıyor ve düşünüyorum.
SELÇUKLU’NUN BEYLİKLERE BÖLÜNMESİ, OSMANLI BEYLİKLER İTTİFAKI, YUNUS EMRE VE MUHTEŞEM TÜRKİYE
Selçuklu’nun dağılıp beyliklere ayrıldığı ve sonra Osmanlı Beylikler ittifakının kurulduğu dönemlerde; dağılışla,dirilişi ve yücelişi bir arada yaşayan; Anadoluyu gergef gergef tarayarak bunun mayasını, Anadolu harcına çalan o büyük Gönül,Bizin Yunus’umuz öyle demiyor mu? :
Hak`tan gelen şerbeti
İçtik Elhamdülillah
Şol kudret denizini
Geçtik Elhamdülillah
Şu karşıki dağları,
Meşeleri bağları
Sağlık sefalık ile,
Aştık Elhamdülillah
Kuru idik yaş olduk,
Ayak idik baş olduk
Havalandık kuş olduk, Uçtuk Elhamdülillah
Vardığımız illere,
Şol sefa gönüllere
Halka Taptuk manisin, saçtık Elhamdülillah
Beri gel barışalım,
Yad isen bilişelim
Atımız eğerlendi,
Eştik Elhamdülillah
İndik Rum`u kışladık,
Çok hayr- ü şer işledik
Üş bahar geldi, geri Göçtük Elhamdülillah
Dirfilli pınar olduk,
İrkildik ırmak olduk
Aktık denize daldık,
Taştık Elhamdülillah
Taptuk`un tapusunda,
Kul olduk kapusunda
Yunus miskin çiğ idik, Piştik Elhamdülillah
Nasip et Ya Rab!
Selam, hürmet ve muhabbetler...