Suudi Arabistan yetkilileri takımlarımızın üzerinde Atatürk fotoğrafı olan formalarla maça
ısınmaya çıkmalarına ve Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” pankartının asılmasına karşı
çıkarak maçın iptal edilmesine neden olmuşlardır.
Burada “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” pankartının siyasi bir amacının olduğu, İsrail’in bu
durumdan rahatsız olacağı endişesini taşımalarından kaynaklanmaktadır.
Federasyonun yanlış bir kararla Türkiye kupasının finalini Arabistan’ın başkenti Riyad’da
oynatma kararı yüzyıl önce yaşanmış olayların iz düşümünü günümüzde de yaşamamıza
neden oldu.
Birinci Dünya Savaşında Osmanlı ordusunun gücünü bölmek için Şerif Hüseyin’i Osmanlı’ya
karşı isyan ettiren İngiltere, Osmanlı askerinin Medine’de meşgul olmasına neden olmuş,
kendileri de Suriye ve Filistin cephesinde rahat hareket ederek Kudüs’ü Osmanlı’dan
almışlardı.
O dönemde İngilizlerin Medine’yi ele geçirmesini istemeyen Türk askeri Fahrettin Paşa
komutasında 2 yıl 7 ay süreyle İngilizler adına savaşan Araplara karşı Medine’yi savunmuştu.
Orada düşmanımız İngiltere olmasına rağmen savaş Araplar ile yapılmış, o savaşta bir İngiliz
askeri ölmemiş, şehit olanlar yine Müslüman Türk askerleri ve Araplar olmuştu.
Bu durumun daha iyi anlaşılması için Fahrettin Paşa’nın ve Lawrance’nin
hatıratlarının birlikte okunması gerekmektedir.
İngiliz ajanı Lawrance, Bilgeliğin Yedi Direği adlı eserinde Osmanlı Türklerin güçlerini
sadelikte, sabırda ve kendilerine inandıkları şeylerin uğruna çekinmeden feda etmekte
kullandıklarını, Osmanlı vatandaşlarının onda yedisinin Türk olmadığını, Türk olmayan diğer
halkların günden güne güçlendiklerini, Arnavutluk, Trakya, Yemen, Hicaz, Suriye,
Mezopotamya, Ermenistan’daki halkların Türklere karşı ayaklandıklarını, tüm yükün zavallı
Anadolu halkının omuzlarına kaldığını, Anadolu köylüsünün İmparatorluğu korumak için
daha fazla asker gönderdiğini, bu durumun da Anadolu köylüsünü daha da fakirleştirdiğini
dile getirmiştir.
Birçok cephede yıllarca savaşmak zorunda kalan Türk askeri ve komutanları da savaşlardan
bunalmış, hem aklî hem de fiziki kapasitelerini kaybedecek duruma gelmişlerdir.
Bazı tarihçiler, Osmanlı’nın duyguları ile değil de aklı ile hareket etse ve tüm gücünü Filistin
cephesine aktarsa İngilizlerin bu cephede çok daha zor şartlar altında kalacağını, belki de
İngiltere’nin savaşı kaybedebileceğini bile yazmaktadır.
Bugün aradan yüz yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen Arapların kaderi değişmemekte,
aynı coğrafyada Arap halkı benzer sıkıntıyı yaşamaktadır. O dönem Filistin’de İngilizler
bulunmaktaydı, bugün bir kâğıdın arka ve ön yüzü gibi olan İngiliz, Amerikan ve Yahudiler
bulunmaktadır.
O dönemde de halkın iradesi bir kralın elindeydi, bugün de yine aynı halkın iradesi kralın
emrindedir. O zaman da ölenler Müslümanlardı. Bugün de yine Müslümanlar hayatından
olmaktadır.
Dün bizim askerimiz niye Medine’de aç kaldı, askeri gücümüzü Filistin’e kaydırıp şu
İngilizlere acaba Çanakkale cephesinde olduğu gibi okkalı ders verebilir miydik? diyen
bizlerin bu günde bu takımlarımızın Arabistan’da ne işi var diye soru sorma hakkı
bulunmaktadır.
Dün Medine’de bize yeni cephe açtırarak Filistin cephesinde İngilizlerin elini güçlendiren
Araplar, bugün Yahudileri incitmeme adına bir pankarttan bile razı olmaktadır.
Dün Şerif Hüseyin’e kızarak onun hatasının faturasını tüm Araplara çıkarmamamız
gerektiğini söylüyor ve hâlen aynı çizgimizi devam ettiriyorken bugün yine Arap dünyasında
fazla bir şeyin değişmediğini, Araplardaki taban ve tavan arasındaki uçurumun daha da
açıldığını görüyor; cumhuriyeti ve demokrasiyi ülkemize getiren Atatürk’ün Türk halkına
nasıl büyük bir iyilik yaptığını tekrar daha iyi anlıyoruz.
Geçmişteki ihtilaftan İngilizler; bugünkü durumdan Yahudiler kârlı çıkmıştır.
Bugün Arabistan’ın özelinde Kâbe’ye bir saldırı olduğunda yüzyıl önce olduğu gibi
Türkiye’den milyonlarca insanın Arabistan’a gönüllü olarak yardıma gitme potansiyeli
bulunmasına rağmen, Suudi yetkililerinin UEFA’nın belirli kriterlerini ileri sürüp Türkiye ile
diğer Hristiyan ülkelerini bir statüde tutması ve bizim isteklerimize küçük de olsa tolerans
göstermemesi bazı kişilerin zihninde ciddi bir soru işareti bırakmıştır.
Dışardaki ve içerdeki hain tipler bu olayı kaşıyarak Türkiye’nin dünyada yalnızlaştırılması
için uğraşacaklardır. Buna müsaade etmemek için federasyon en kısa zamanda bu maçı
oynatmalıdır.
Takımlarımızın Arabistan’da göstermiş oldukları tepkiyi saygı ile karşılıyor, Arapların içine
düşmüş oldukları bu gaflet uykusunun ne kadar daha süreceğini hayretle bekliyoruz.