Piyasalar

Batıl cerbeze ile süslendi ve hakk zan olundu

Punto:

1-) bu belge kaynağı ne..?
2-) 1990’lar Avusturya Başbakanı madem bu kadar müslümanlığı takdir edermiş, müslüman da olsaymış ya..?
3-) Japonya ile ilgili söylenenin nesi doğru ki..?!
*
tam tersine; Japonya o dönemde Osmanlı ve Batı dahil, tüm diğer Dini medeniyetleri de İmparatorluk olarak resmen araştırmaklarla meşgul..

ve en nihayet; BATI Medeniyeti’nin ilerleme sebeplerini çok iyi tahlil ve tespit edip bizzat uyguluyorlar..

hatta ilk başlarda kılık kıyafetlerini bile atıp tam kovboy tarzı aynen taklide bile yelteniyorlar..
ki bugünkü genel kıyafetleri de Batı’dan alınmadır..

ve elbette BATI’dan esas aldıkları; hürriyet, demokrasi, hukuk ve kurumsallaşma boyutundadır..
öyle ki; daha önce tam bir Fir’avunî İlahlık bildikleri İmparatorlukları’nı da tıpkı İngiliz Kraliyeti gibi tümüyle halkın ve meclisin tam emrinde çok sade ve mütevazi bir sembolik süs diye konumlandırdılar..
ki bugün bile aynı pozisyonlarını sürdürüyorlar..
en ufak bir gösteriş, bir görgüsüzce şatafatlılık, bir müstiflik mümkün değil..

BATI’nın müspet ve doğru tarafını yani; hakk, hukuk, hürriyet, demokrasi, ilim, fen, teknoloji ve gerekli zihniyet dönüşümü ve kurumsallaşma pratiklerini; olması gerektiği gibi almakla bunu başardılar..

hatta bu konuda her medeniyetten gibi Osmanlı Devleti’nden de “İslam insanlığa ne vaad ediyor..?” diye resmi sormakları dahi vardır.. sanırım 1907’lerde olmalı..

işte, onların başarısının esas nedeni; bu konuda bir kompleksliliğe girmeden; hakk ve gerçek ve doğrunun; kimin veya hangi ideoloji veya hangi inancın  elinde olduğuna değil, sadece hakk, gerçek ve doğru olup olmamaklığına odaklanmış olmalarıdır..
çünkü bildiler ki; hakk, gerçek ve doğru herhangi birilerin değil; tüm insanlığın ortak malıdır..
*
bizimse en büyük hatamız ki bugün hala da öyle;
derin bir komplekslilikle, BATI’nın herşeyini BATI inanç veya küfrünün malı sanmak veya bilerek bunu böyle yutturmak olmuştur..

ki bu da; hususan rantçı kesimin bilinçli olarak hedef saptırmanın “cambaza bak cambaza..!” deyip cepleri ve hazineleri ve kaynakları boşaltmanın en kolay ve en kestirme metodudur..

evet..
Japonya’nın aynen yaptığını yaparsak biz de aynen kurtuluruz..
üstelik bizim daha şerefli ve izzetli bir varlığımız da var; Cumhuriyet..
herkesin aynı ve eşit olduğu ve inancımıza da tam muvafık bir onur abideliğimizdir bu..

evet.. aynen Japonya gibi yapalım.. bunda var olmayan namert olsun..!
ama yukarıdaki alıntıda yapıldığı gibi manipülasyon balonlarıyla hakk ve hakikatı tersyüz ederek değil..
tıpatıp ve birebir aynını alıp uygulamasını yapalım..

hatta daha yakın ve daha canlı bir örnek var..
ki kurtuluşu ve bağımsızlığında 3500 şehid kanımız bile var; G.Kore..
1954’lerde acından ölüyorlardı..
son 30-40 yılda BATI’dan aldıkları müspet değerleri aynen uyguladılar..
ve küçük boyutlarına rağmen bugün dünyanın ilk 4-7 ekonomik ve gelişmişlik gücü oldular..
ekonomik refah, maddi terakkiyat, fen, teknoloji, digitalarchia, digitalizm, vs her alanda BATI’nın bile en büyükleri olan USA, Almanya ve İngiltere ile başabaş koşumdalar..
*
peki maddeten terakkiyat herşey midir..?
- elbette değil ama çok ama çok şeydir..
hatta ve hatta bu zamanda denebilir ki; Semavî Değerleriniz’in gözükmesi ve ilan ve tanıtılmasının da bir numaralı imkan alanıdır..
Türkiye mesela..
bugün hakk, hukuk, hürriyet, demokrasi, dürüstlük, şeffaflık, hesapvetebilirlik ve elbette cumhuriyet alanlarında ve yine elbette üretim ve refah ve maddeten terakkiyat düzeyinde; bir G.Kore ya da İsviçre veya Y.Zelanda veya Finlandiya vs. olsa; tüm dünyada nasıl ama nasıl etkiler ve sonuçlar doğururdu bir düşünsenize..!
*
hakikaten derdimiz büyüktür..

çünkü; kısırlığın, ebterliğin ve hususan da şu zindan-ı ataletteki sefilliğimizin, zilletlilik ve müflisliğimizin laiklikle ya da sekülerizmle ya da Batı’dan hukuk veya şunu bunu kopya etmekliğimizle hiçbir ilgisi yok..
illiyet ve sebebiyetliliği yok..!

zaten Japonya ya da G.Kore gibi birşey aldığımız da yok..
alınan yarım yamalak ucube şeylerdir..
kandırmaca ve aldatmacalardır..

dolayısıyla bir SİSTEM oturtamıyoruz..
SİSTEM olmadan da kurtuluş mümkün değildir.. en ufak bir etkiyle pert olursunuz..
ki hep böyle olageldi ve olmakta da..
maalesef..
*
evet, kısaca Haricilik kafa veya Erbakanizm denen hastalığa kapılmamak lazım..
yani, senden olmayan herşeyi, her türlü çapsızlığının illeti bilmek..

bu belki de bilerek veya bilmeyerek Alem-i İslam’a yapılan en büyük cinayet ve ihanet olur..
çünkü hakikatleri görmesine dolayısıyla gerçeğiyle yüzleşmesine perdeler çekmekle de kalınmıyor, batılı, kofluğu ve yobazlığı da süsleyip püfleyip hakikatmış aldatmacalığını da algılatmış ve hatta iman ettirmiş oluyor..

“hak geldi batıl zail oldu” derken bile tersini dayatıp haşhaşinilik sağlattırıyor..
ve sonuç tam da adeta şöyle olmuş oluyor..
“batıl cerbeze ile süslendi ve hakk zan olundu” 
maalesef ki bu oldu ve oluyor..
aman dikkat..!
             16.11.2021,nikaO