Piyasalar

BAŞARI TESADÜF(MÜ)DÜR

Punto:

BAŞARI TESADÜF(MÜ)DÜR

Batılılar “başarı”yı,”sürekli değer yaratma” olarak tanımlarlar.

Yani bir şeyi başarmış olsanız bile onun “üzerine yatmak”sizi başarısız kılar.

İş/kurum ve birey açısından parametreleri farklılık arz eder.

İş açısından;

-doğru işi yapmak (strateji),

-işi doğru yapmak (toplam kalite),

-süreklilik kazandırmak (kurumsallaşma).

(Her biri ayrı bir kitap konusudur)

Birey açısından;

-yaptığı işin kendisinden zevk almak (pleasure), 

Ama yan faktörler işin özünü görmemizi engelleyebilir/gölgeleyebilir.

Mesela ben meslek hayatıma banka müfettişi olarak başladım.25 yaşındasın 50 yaşında ki çalışan “üstat bir emriniz var mı”diyor,aldığınız ücretler eşitlerinizin üzerinde,kariyer yolunuz açık ve hızlı.

Ama esas/core işi,elimden gelenin en iyisini yapmaya/sorumluluğumu icra/ikmal etmeye gayret etsemde,aşağıdaki nedenlerden dolayı yaptığım işi içselleştiremedim.

-değer yaratmak (progres) ,

yaptığınız işin sizde değer yaratması ve sizin de iş de değer yaratmanız.

Siz de değer yaratmıyorsa çürüyorsunuz,siz değer yaratmıyorsanız etkisiz elemansınız demektir.

-ve yaptığı işte anlam bulmak (purpose).

İnsan anlam arayışında olan bir canlıdır.Ya anlam bulacak yada anlamlandırabileceksiniz.

Ne yapıyorsun? sorusuna muhatap olan taş ustası,”taş yontuyorum “da diyebilir,”bu şehaserin parçası olacağım” da diyebilir.

Siz anlam inşa edemiyorsanız birileri bu hususta size “ ilham”verebilir.

Zaten genel anlamda anlam yoksa “varoluşsal boşluk” kaçınılmazdır.

(3 P kuralını hangi kitaptan not aldığımı bulamadım)

Özetle yaptığınız işten aldığınız doyum ile başarı arasındaki ilişki doğrusaldır.

Başarı etmenleri arasında “para” ve “unvan”a rastlamadık,çünkü bunlar girdi değil çıktıdır.

Doğu toplumlarında ise başarı tanımlarının uzantılarında hep ahlaki/manevi bir boyut vardır.

Yusuf Has Hacib ünlü eseri Kutadgu Bilig’de, yaklaşık bin yıl önce, iyi bir yönetim için üç şart koyar: Akıl, bilgi ve ahlak (ar duygusu).

Akıl, doğru iş için gerekir; bilgi, işi doğru yapmak için. Ahlak ise yapılan işin meşruiyeti için ön şarttır.(Ö.Dinçer Makale)

Batı toplumlarında başarı parametresi olarak ahlak öngörüsü olmadığı halde neden başarıları,doğu toplumlarından daha fazla ahlak yada daha ahlaklı çıktı üretiyor.

Ahlak felsefesi yapmayacağım ama bu sonuçta ki temel farkın aşağıda belirttiğim “kurumsallaşma”etkinliği olduğunu ifade edeyim.(yönetimde,hukukta,mali sistemde,ekonomide,eğitimde vs)

İş ahlakını bireyin vicdanına/ahlakına bırakmadan ancak kurumsallaşma ile zaptu rapt altına altına almak mümkündür.

Tıpkı siyasal sistemlerde olduğu gibi.Bütün yönetim önermelerinde sultanın adil olması beklenir.Peki ya adil olmaz sa?

Batı bu sorunu demokrasi kurumsalı ile halletmeye çalışmış,doğu toplumları ise ancak değişimi/dönüşümü kanla gerçekleştirebilmişlerdir.

Daha önemlisi hep birey esas alınmış,kurumsallaşma neredeyse ihmal edilmiştir.

Mimar Sinan gibi bir dahi çıkarıyorsunuz,ama onunla beraber bir mimarlık okulu kuramıyorsunuz.

D.Acemoğlu,gelişmiş/az gelişmiş ülke analizini yaparken temel farkın”erken kurumsallaşma” olduğunu belirtir.(ulusların çöküşü).

Ve maalesef bu bu durum ve özellikle finansal kurumsallaşmada ki gecikme,batı ile aramızı kapanması zor bir boyutta açmıştır.

Bir şeyi başarmak için bir yerden başlamak lazım.

Nerden başlayacağınızı bilmiyorsanız.Buyrun.

Bugün yapmanız gereken neyse onu zamanında,tam ve doğru yaparsanız bu sizi bir sonraki hamle de ulaşabileceğiniz en mükemmel noktaya taşır.

Öğrenciysen iyi öğrenci olmakla,memursan önündeki işi iyi yapmakla başla lütfen.Dünyayı sonra kurtarırsın.

Mahmut Esfa Emek