Bu hafta Sayıştay Başkanlığının yükseköğretim kurumlarına dair düzenledikleri raporlar
üzerinden aldığımız notları paylaşarak üniversitelerimizin durumlarını okumaya çalışacaktık
ancak şehrimizin biricik üniversitesinin ilk açılış dersinde ülkemizin ve dünyamızın en önemli
sorunlarından biri olan bağımlılık konuşulunca bizim bu konuya kayıtsız kalmamız
beklenemezdi elbette.
Gündem o kadar hızlı değişiyor, değiştiriliyor ki ülkemde onu bile şöyle ağız tadıyla yazacak
fırsat bırakmıyorlar. Tam da bağımlılık deyip klavyenin tuşlarına basmaya başladığım anlarda
milli savunmamızın gururu olan Ankara Kahramankazan’ daki hain terör saldırısı haberi
düştü. Geceyi oradan gelecek haberlere bakarak geçirdik. Bu vesileyle bütün milletimize
başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza şifalar
diliyorum. Dost düşman unutmasınlar ki ne kadar cephe açarlarsa açsınlar, ne kadar haince
saldırılar yaparlarsa da yapsınlar her türlü alçaklığa, bizi bağımlı yapacak tertiplere karşı
mücadelemizde bize geri adım attıramayacaklar. Mücadelemizi kararlılıkla
sürdüreceğimizden kimsenin de şüphesi olmasın.
Bu yüzden geceye rağmen sürdürdüm bağımlılıkla ilgili başladığım satırları yazmaya.
Akademik açılışlar özellikle taşra üniversitelerinde şehrin gündemine oturur, şehrin sosyal
yapısında hafif bir dalgalanma olur ve geçtiğimiz yaz mevsiminin durağanlığından sıyrılarak
kımıldanmaya başlar şehir. Üniversite yönetimleri de günün reelpolitiğine uygun olarak davet
ettikleri konuklarına ilk dersi başlattırarak kamuoyuna ve üniversitelerine mesajlar verirler.
Muğla’da daha önceki yıllarda bu tür akademik açılışlara ilk dersleri vermek üzere önemli
misafirler, alanının ağır isimleri gelmişler, gündeme imzalarını atarak önemli hatıralar
bırakmışlardı. Mesela 28 Şubat sürecinde Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu, eski
Cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel, yine 80 ihtilalinin baş aktörü Kenan Evren,
TBMM Başkanı Bülent Arınç, geçen yılın konuğu iş insanı Bülent Eczacıbaşı gibi isimler bu
anlamda ilk akla gelenler. Bir de yine 28 Şubat sürecinde görev yaptığı üniversitesinden
soruşturmayla uzaklaştırıldıktan sonra milletvekili olup ilk dersi vermek üzere çağırılan Doç.
Dr. A. Selçuk Özdağ’ın verdiği ilk dersi de tabii ki bu anlamda unutmadığımızı söylemeliyim.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi bu yıl da akademik açılış için gündeme uygun bir ismi tercih
ederek doğru bir iş yaptı. Ülkemizde bütün dünyanın örnek aldığı bağımlılık mücadelesinin
dününü, bugününü en iyi bilen, alanında yaptığı çalışmalarla adından sıkça söz ettiren bir
bilim insanını çağırarak hem akademik ve idari kadrosuyla, hem öğrencisi ve Muğlalılarla bir
araya getirdi.
Aynı zamanda Yeşilay Bilim Kurulu üyesi de olan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı
ABD. Öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan’da beklentilerimizi boşa çıkarmayarak elde
ettiği bilgilerle beraber Muğla’dan çok önemli mesajlar verdi.
Özellikle bütün dünyanın başına bela olmuş madde bağımlılığının ekonomik boyutundan
bahsederken dünya genelinde uyuşturucu kaçakçılığı piyasasının 320 Milyar Dolar olduğunu
ifade etmesi ve bunun Organize Suç ve Terörist Organizasyonların finansal kaynağının büyük
bir kısmını oluşturduğunun altını çizmesi dikkat çekiciydi. PKK/KCK terör örgütünün sadece
Afganistan dan Avrupa’ya giden Afgan eroininden yıllık 50-100 Milyon Dolar, toplamda ise
uyuşturucudan yıllık 1,5 Milyar Dolar gelir elde ettiğinin de tehlikesine dikkat çeken İlhan,
bununla ilgili mücadelemizde de önümüzde değişik alternatifler bulunsa da bağımlılık
mücadelesinde en doğru çözümün kendi ülkemize özgü bir milli model geliştirilmesi olacağını
söyledi.
Ülkemizin bağımlılıkla ilgili mücadelesinde son yıllarda aldığı mesafenin dünyaca beğenilerek
takip edildiğini ifade eden İlhan, bu anlamda 1996 yılında çıkarılan 4207 Sayılı Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun Yürürlüğe Girmesinin bir milat
olduğunu belirtti. Yine 2004 yılında Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinin TBMM’de
Onaylanması ve akabinde 2008 yılında 5727 Sayılı Kanunun Yürürlüğe Girmesi ile 2008-2012
Ulusal Tütün Kontrol Programı ve Eylem Planının Yayımlanması ve 2009 yılında Kamuya Açık
Tüm Kapalı Alanların Yasaya dâhil olması süreçlerinin de önemini vurguladı.
Başka neler kaldı o dersten aklımızda diye soracak olursak da şöyle başlıklar sıralayabiliriz.
- Sigara kullanımında sigara içenleri sigara içmeyenlerden ayırmak, havayı temizlemek,
ortamı havalandırmak, klima ve havalandırma sistemleri etkisizdir.
- Sigara içilen evde sigara bırakıldıktan sonra duman ve toksik maddeler 6 ay boyunca
kalıyor. Halı, perde, duvar kâğıdı, giysiler, battaniye, yastıklar altı ay boyunca bu
toksik maddeleri üzerinde tutuyor.
- Pasif etkilenim riski ile karşı karşıya kalan adolesanlar/çocuklar bu risk ile karşı karşıya
kalmayanlara göre 1-1,5 kat daha fazla sigaraya başlamaktadırlar.
- 1964’den beri ABD’de 2.5 milyon tütün ürünü kullanmayan kişi pasif etkilenime bağlı
olarak öldü.
- Tütün bağımlılığı görerek bulaşan bir hastalıktır.
- Kahve kültürü gibi bazı sosyal ortamların önemli parçası haline gelen, tatlandırılmış
nargile, kömürü nedeniyle yüksek ısıda yakılan tütün, en az sigara dumanı kadar
zehirli içime yol açmaktadır.
- Nargile sigara içiminden daha çok toksik maddelere maruz bırakmakta, yaklaşık bir
nargile içiminde üflenen 200 üflemenin 100 sigara tüketimine eş değer olduğu
unutulmamalıdır.
- Elektronik sigaralar da asla sağlıklı bir çözüm değil, bilakis nikotin buharının ciğerlere
çekilmesini sağlayan, ateşi, külü olmayan pilli cihazlardır.
- Alkol kullanımı bazı süreçlerde cinselliğe olumlu etki ettiği düşünülerek veya cinselliği
kolaylaştırıyor sanıldığı için kullanılabilmektedir; ancak bilinenin aksine birçok soruna
sebep olmaktadır.
- Hamilelikte alkol kullanımı bebekte büyüme ve gelişme sürecinde geriliğe neden olur.
- Alkol testosteron (erkeklik) hormonunu azaltırken, östrojen (kadınlık) hormonunu
yükseltmektedir.
- Alkol, vücutta vitamin dengesini bozar. Susuzluğa yol açar. Yağ depolanmasını
arttırdığı için kilo problemine ve ayrıca kas erimesi ve kaslarda zayıflığa neden olur.
Buna benzer daha birçok bilgi vardı ilk derste. Özellikle de kendisini sürekli güncelleyen
uyuşturucu madde satıcılarının yaptıkları hayretlerle izlenmişti salonda ve son cümlesi de
şöyle olmuştu İlhan Hocanın: “Ülkemizde Devletin ve Toplumun bu konuya verdiği önem çok açıktır! Ortak inanç ve değerler yanında kurumlar arası işbirliği ile bilimsel temelli
olarak mücadeleye devam edilmesi, risklerin izlenerek yeni gelişecek risklere göre
yaklaşım gösterilmesi en uygun yöntem olacaktır.”
Ülkemizde ve dünyada yeri ve önemi giderek yükselen bağımlılık konusunu şehrimizde ve
üniversitemizde de önlere çeken Yeşilay İl Temsilciliği ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
yönetimlerine bu anlamda bizler de teşekkür ediyor, bağımsızlık mücadelemizde emek
veren herkesi kutluyoruz.
MUĞLA/Erdal ÇİL