Babalar günü! Baba-anne demek evladın var demek. Evlat ya babanın ya da annenin özetidir. İnsana verilmiş en büyük emanet, en büyük sorumluluktur. O halde anne baba eğitimi üzerine olsun bu haftaki makalemiz...
Fransa devriminin arkasından yeni kurulan devletin kalkınmasında, toplumun sosyal yapısında ve eğitim sisteminde etkili olan felsefeci J. J. Rousseau’nun tespitini hatırlatmak isterim;
“Anne - baba eğitim sistemi hususunda birbirleriyle anlaşsınlar. Çocuk birinin elinden ötekinin eline geçsin. Makul ve mahdut zihinli bir baba tarafından terbiye edilmek, dünyanın en mahir hocası tarafından yetiştirilmekten daha iyidir.”
Olay kavranılmış aslında. Evin yönetiminden sorumlu olan babalara büyük işler düşmekte. Makul, mantıklı ve sınırlara riayet eden ölçülü bir yönetim altında olan evlatlar kendilerini güvende hisseder elbette.
Bir babanın; mahir, yani becerikli, yetenekli, uzman, işini iyi bilen, işinde ustalık almış bir eğitmenden daha etkili olacağı da Avrupalı düşünürün dikkatinden kaçmamış.
Sevginin ve şefkatin adresi anneler, güçlülüğün ve güvenin adresi de babalardır. Babanın yönetime sahip çıkamaması boşluğun olması hali değil midir?
Güvenin ve otoritenin sahibi olan babalar çocuklarının kişiliğinin oluşmasında ve sosyal olmalarında birinci roldürler. Araştırmalar bağımlılık içinde olan gençlerin büyük kısmının babası ile sağlıklı iletişim kuramayanlar olduğunu söyler.
Şefkat yüklü anne, rahminde büyüttüğü evladını, sevgi ve merhametinin baskın olmasıyla devamlı korumacıdır. BU korumacı hal çocuğun kişiliğinde ihtiyacı olan özgüvenini bastırır.
Güven veren baba, çocukların dışarı ile bağının oluşumunda köprüdür. Babanın kontrolü ile sosyal bağ kuran çocuklar hayatta daha başarılı olur.
Güven veren babanın kendi iş yerine götürerek nasıl çalıştığını göstermesi, beraber alış veriş yapması, sosyal aktivitelerde bulunması sosyal bağları kuvvetlendirir.
Duygular; şefkat yüklü anneyle, gerçekler ise güven dolu babayla verilir. Anne ne kadar duygusal olursa, çocuk da o kadar duygulsal olur. Baba ne kadar güven verirse, çocukta o kadar güven verir.
İnsan hayatı için görmek, dokunmak, sevmek, güvenmek, vermek, merhamet etmek, gülümsemek vs. azımsanamayacak kadar önemlidir. Bu duygular, sevgisini gösteren anne ve baba ile kurulan iletişimle olur.
Bunun yanında çocuk için hayatın gerçekleri, ayakta kalabilmenin sırları, güven duygusunun pekişmesi, insanları tanımak, zorluklarla mücadele etmek vs. vardır. Bu güzellikler, güvenini hissettiren babayla kurulan iletişimle olur.
Baba güven verendir. Sizce hayatta en önemli olgu insanın kendisini güvende hissetmesi değil midir? Peki, kendini güvende hisseden bir kimse yemek yediği yere isyan eder mi?
Anne ile bütünleşerek dünyaya gelen bebek, zamanla güçlü babasıyla önce annesini paylaşır. Sonra da beraber yaşamayı, sosyalleşmede etken olan babadan hayattaki kurallara uymayı ve problemleri çözmeyi görerek öğrenir.
Problem çözme becerisi bizleri sosyalleştirir. Diğer kişilerin varlığını kabul ettirir, egoist düşüncelerden korur. Babayla ilişkinin kuvvetli olması, okulda, okul sonrasındaki iş hayatında ve sosyal hayatta başarılı olmaya sebep olur.
Çocukların özgüvenlerinin yükselmesi kendilerini daha rahat ifade edebilmelerine ve doğru karar vermelerine sebep olur.
Eski Türklerdeki eğitim metotlarına baktığımızda, babalar, özellikle erkek çocuklarına binicilik, ok atma, kendini koruma, el sanatları, ev geçindirme gibi eğitimleri verdikleridir.
Annelerin de kız çocuklarına ev işlerinde işine yarayacak bütün bilgilerin yanında el sanatının öğretmesinin temelinde rollerin tam belli olması yatmaktadır.
Rollerin belli olduğu aile ortamlarında çocukları yetiştirmek de kolaydır. Unutulamaması gereken ise ne anne babanın, ne de baba annenin yerini doldurabildiğidir. Birbirinin yerini tutmasını beklemek büyük bir haksızlık değil midir?
Babalar günü vesilesi ile babanın eğitimdeki yerini dile getirirken, günümüzde durumda ise eğitim tamamen annenin kontrolündedir. Babanın yerini doldurma gayretinde olan anneler parçalanmaktadır. Acilen çocuk eğitiminde birinci derecede sorumlu olan babalar sorumluluklarını almalıdır.
Güven deposu olan babanın yerini şefkat dolu bir anne asla dolduramaz.
Annesinin takdirini, babanın da onayını almış evlat göz aydınlığıdır. Mutludur. Başarı da ancak mutlu çocuklardan beklenir.
Hayatın hiçbir alanının boşluk kabul etmediği malumumuz. Bu alan doğru kişilerle, doğru bilgi ve tecrübelerle doldurulmalıdır.
Sözün özü, evine sahip çıkan, otoritesini adalet ve güven üzerine oluşturun babaların babalar günü kutlu olsun. Bu oluşuma destek veren annelere de selam olsun...