Türkiye’ye döndüğümde, arkadaşlarım; dünyanın bir ucuna gittin anlat bakalım deyince
bende gördüklerimi, duyduklarımı ve okuduklarımı harmanladım.
Bu yazıyı, ilk önce Avustralya hakkında kısa bilgi vererek başlamak daha sonra da Türklerin
kıtaya gelişi ve bulunduğum şehir Sidney ve orda yaşayan Türklerin ekonomik sosyal
durumu ve konu ile ilgili düşünce bazı önerilerimi aktarmak için hazırladım.
Avustralya ya da resmî adıyla Avustralya Milletler Topluluğu (İngilizce: Commonwealth of
Australia), Güney Yarım Küre’de yer alan bir kıta ülkesidir. Hint Okyanusu ve Büyük Okyanus
arasında uzanır. Okyanusya kıtasında bulunur ve kıtanın çok büyük bir bölümünü kaplar.
Komşuları; Endonezya, Doğu Timor, Papua Yeni Gine, Solomon Adaları, Vanuatu, Yeni
Kaledonya ve Yeni Zelanda'dır. Avustralya, 6 büyük eyaletten oluşmaktadır; New South
Wales (NSW), South Australia (SA), Tasmania (TAS), Victoria (VIC), Quennsland (QLD),
Western Australia (WA). Ülkenin başkenti olan Canberra ve en büyük şehri olan Sidney ise
NSW eyaletinde bulunmaktadır.
Avustralya; 8.617.930 km2 karada, 80.920 km2 sularda olmak üzere toplam 8.698.850
km2'lik bir alana kurulmuştur. Hiçbir ülke ile kara sınırı yoktur. Bu yüzölçümü ile dünyanın
6'ncı en büyük ülkesi konumunda olan Avustralya, 25.760 kilometrelik bir sahil şeridine
sahiptir.
Nüfusun Genel Yapısı ;Avustralya’da nüfus daha ziyade doğu ve güneydoğu kıyılarında
yoğunlaşmıştır. Nüfusun yaklaşık üçte ikisi eyalet başkentlerinde yaşamaktadır. Nüfusun
yaklaşık %80’i doğu ve güneydoğudaki dört eyalette yaşamaktadır. (kaynak:
https://www.abs.gov.au) Avustralya’nın yerli halkına Aborjinler ismi verilmektedir.
Aborjinlerin yaklaşık 50 bin yıllık tarihi olduğu bilinmektedir.
Avrupalıların coğrafi keşfinden sonra keşfedilen Avustralya’da her beş yılda bir nüfus sayımı
yapılmaktadır. Sonuncusu 2021 yılında yapılan nüfus sayımına göre ülke nüfusu 25,422
milyona ulaşmıştır. Bu sayının 812,728 kişisini Aborjin ve Adalılar oluşturmaktadır.
2017’den 2021’e kadar Avustralya’ya göç edenlerin sayısı 1 milyon 20 bin kişidir. (Veriler,
son nüfus sayımı olan 2021 yılına kadarki zaman diliminden alınmıştır.) (kaynak:
https://www.sbs.com.au)
Uluslararası Para Fonu'na göre Avustralya, dünyanın en büyük 13. ekonomisi iken kişi
başına düşen millî gelir sıralamasında dünyada 9. olmuştur. Ülke ayrıca İnsani Gelişme
Endeksi sıralamasında Norveç'in ardından 2. gelerek yaşam standardı, sağlık, eğitim, kişisel
özgürlük ve politik haklar gibi birçok kriterde dünya genelinde üst sıralardadır.
Avustralya Birleşmiş Milletler, G20, İngiliz Milletler Topluluğu, ANZUS, OECD, Dünya Ticaret
Örgütü, Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği ve Pasifik Adaları Forumu'na üyedir.
Avustralya; Anayasası olan, parlamenter monarşiyle yönetilen federal bir devlettir. Dünyanın
en eski federasyonlarından biridir. III. Charles, Avustralya Kralı sıfatıyla Avustralya'nın devlet
başkanıdır. Avustralya'da genel vali tarafından temsil olunur. Başbakan ise hükûmet
başkanıdır. Kral ve genel vali yürütme konusunda çoğunlukla semboliktir, ülke seçimle
göreve gelen başbakan tarafından yönetilir. Ülkenin yasama organı olan Avustralya
Parlamentosu; Senato ve Temsilciler Meclisinden oluşur. 2022’de yapılan seçimle beraber
ülkedeki mevcut iktidar partisi Avustralya İşçi Partisi olmuş. Mevcut muhalefet partisi ise
Avustralya Liberal Partisi .
Ülkede 1999 yılında referandum yapılmış,halka "Avustralya cumhuriyet olmalı mı?"
diye sorulmuş, Kraliçe Elizabeth'in devlet başkanı unvanının alınıp yerine seçimle
göreve gelen bir cumhurbaşkanı getirilmesi teklif edilmiş.
Referandumdan %54,87 oranında hayır oyu çıkmasıyla Avustralya monarşi olarak
kalmaya devam etmiş.
Avustralya'nın etnik dağılımı; 37,13% yerli, 31,65% İngiliz, 9,08% İrlandalı, 7,56%
İskoç, 4,29% İtalyan, 4,09% Alman, 3,37% Çin, 1,84% Yunanlar şeklindedir.
Avustralyada Türkler Avustralya sınırları içinde özellikle Sidney, Melbourne, Brisbane,
Adelaide ve Perth'te yaşayan Türklerin sayısı 2007 itibarıyla 60.000'i geçmektedir. Türkler
Avustralya'ya Türkiye'nin dışında Kıbrıs, Batı Trakya, Bulgaristan, Suriye gibi ülkelerden de
gelmiştirler ve günümüzde sayıları tahmini 200.000'e yakındır.
Peki Avustralya’ya Türkler ilk kez ne zaman geldi? Bu soruyu okuduğum bir makaleden
alıntı yaparak açıklayayım. Avustralya ve Türkiye arasındaki göçmenlik anlaşması 5 Ekim
1967 yılında imzalandı. Türk temsilci Baha Karatay ve Avustralya Göçmenlik Bakanı Bill
Snedden anlaşmayı karşılıklı olarak imzaladı. Karatay daha sonra Türkiye’nin ilk Büyükelçisi
oldu. Anlaşma sonucunda 168 kişilik göçmen kafilesi 14 Ekim 1968 yılında Sidney
Mascot havaalanına gelmiş oldu. Göçmenler daha sonra Villawood’daki hostellere
yerleştirildiler. Gelen Türkleri Avustralya’daki resmi yetkililer ve Avustralya Kıbrıs Türk
topluluğu, havaalanında karşıladı. İlk yıllarda göçmenlerin çoğu İngilizce bilmedikleri için
zorluklar yaşadılar ancak çocuklarını okullara gönderebilmek için büyük çaba harcadılar.
Bugün ilk uçakla gelen göçmenlerin çoğu hayatta değil ancak onların torunları,
Avustralya’nın yeni jenerasyonu oldular. Avustralya ve Türkiye arasında 1967’deki ikili
anlaşma imzalanmadan önce, Avustralya’ya göç eden Türkler genellikle Kıbrıs, Batı Trakya
ve Avrupa’da yaşayan Türklerdi. İkinci Dünya Savaşından sonraki süreçte, Avustralya’ya göç
eden ilk Türk Kıbrıs’tan 1947 yılında göç etmiş, sonra Kıbrıs’tan 66 Türk daha Avustralya’ya
göçmüş ve 1956 yılına gelindiğinde, Avustralya’da 350 Kıbrıs Türkünün yaşadığı
belirlenmiştir.
Türkiye’de bu süreçte İş ve İşçi Bulma Kurumu, Avustralya makamlarıyla birlikte
çalışıyormuş, Avustralya’da çalışmak isteyenler ilk önce bu kuruma başvuruyorlar, kurumca
yapılan değerlendirmenin akabinde seçilen isimler Avustralya Büyükelçiliğine
gönderiliyormuş. Elçilikçe yapılan değerlendirmelerin ardından ise belirlenen isimler
görüşmeye çağrılıyor ve değerlendirmeleri olumlu sonuçlananlar Avustralya’ya göç etmek
için kabul ediliyormuş.
Avustralya, bir göç ve çeşitlilik ülkesidir. Kıtaya göç eden Türkler de, onun bu özelliklerine
katkıda bulunmuşlardır. 1990’larla birlikte Türk toplumuna ait eğitim, ibadet ve spor
kurumları yaygınlaşmış, Müslüman göçmenlerin helâl yemek ihtiyacını karşılayan esnaflar da
dahil olmak üzere, Türkler işletme sahibi olmaya başlamıştır.
Gelelim bugünlere ve Sidney İzlenimlerime; Sidney’ de yaklaşık 3 ay bulundum. Şehrin
merkezi yaklaşık 3 km çapında bir alandan oluşuyor. Bu alan, genellikle ofis ve iş merkezi
ağırlıklı yüksek binalarla çevrili, dil okullarının / üniversitelerin bulunduğu ve Opera House,
Harbour Bridge, Darling Harbour gibi Sidney’in sembolü haline gelmiş yapıların da yer aldığı
bir alandır. Merkezin dışında kalan yerleşim; tek katlı, iki katlı bahçeli evlerden oluşuyor.
Bazen bazı semtlerde apartmanlar görüyoruz; bunlar flat dedikleri genelde sosyal amaçlı
konutlar.
Son zamanlarda şehir merkezine uzak tren istasyonlarının etrafında yeni cazibe merkezleri
oluşturulmuş. Burada yüksek katlı, içinde AVM ve sosyal tesisleri olan binalar yapılıyor.
Bizdeki tabiriyle rezidans binalar gibi bu binaların çoğalmaya başladığı dikkatimi çekti.
Bu binaları genelde yabancı yatırımcılar alıyor, özellikle de gayrimenkul sektörü Çinli iş
adamlarının gözdesi haline gelmiş.
Çinliler yoğun bir şekilde Sidney de yaşamakta. Hatta duyduğuma göre içinde hava alanı
olacak büyük bir yerleşim yeri Çinli şirketler tarafından satın alınmış. Bu durum bile onların
Sidney’e ne kadar ilgi duyduğunun bir göstergesidir.
Sidney’in Ünlü Yapıları Sidney’de turistlerin odak noktası ‘City’ adı verilen şehrin
merkezidir. Şehrin merkezinde yer alan ve Avustralya’yı simgeleyen en önemli ikonik yapıları
olan Opera House (Sidney Opera Evi), Harbour Bridge (Liman Köprüsü)’dür. Bu köprü,
dünyada ilk yeni yıla girilen yer olarak yılbaşı kutlamalarında havai fişek gösterilerinin
yapıldığı ve televizyonda gösterilen köprüdür. 19 Mart 1932 yılında tamamlanmıştır. Belli bir
ücret karşılığında bu köprünün üzerine çıkmak mümkündür. Sidney Kulesi ise şehrin en
yüksek yapısıdır. Kulenin ziyaretçilere açık olan kısmı yerden 305 metre yükseklikte, bir
alışveriş merkezinin üzerine inşa edilmiştir. Kuleden şehrin tüm güzelliklerini ve yapılarını
görebiliyorsunuz. Sidney’in bir diğer güzel yapısı da Sevgililer Limanı (Darling Harbour)’ dır.
Sidney’in eğlence merkezi olan bu limanda gezi alanları, restoranlar ve alışveriş merkezleri
bulunmaktadır. Ülkenin ikoniği haline gelen kanguru ve koalaları görmek istiyorsanız da
meşhur Taronga Hayvanat Bahçesi’ni veya Sidney Koala Parkı’ını ziyaret edebilirsiniz.
Ülkenin başka şehirlerinde de büyük hayvanat bahçeleri mevcuttur. Dobbo’da safari turu
yapabilir veya Brisbane’da Lone Pine Koala Sanctuary’de kanguruları ellerinizle
besleyebilirsiniz.
Bir Türk olarak Hyde Park ve bu parkın içerisinde yer alan Anzak Anıtı’ndan bahsetmezsem
olmaz. Anzak Anıtı içerisinde Gelibolu savaşlarının resimlerinin olduğu bir bölüm var ayrıca
Gelibolu’dan getirilmiş bir avuç toprak da sergilenmektedir. Bu parkın bahçesinde Atatürk
Anıtı var , Oradaki görevli Türk olduğumuzu öğrenince Mustafa Kemal Atatürkten övgüyle
bahsederek anıtın yerini tarif ederek görmemizi istedi.
Çanakkale Savaşı’nda hayatını kaybeden Anzak askerlerinin cenazelerinin Avustralya
ve Yeni Zelanda'ya getirilmesini isteyen asker annelerine hitaben yazdığı
mektuptaki sözler kitabe şeklinde yazılarak bir mermerin üzerine konarak anıtlaştırılmış.
Ülkemizden binlerce km uzakta bize ait değerlerin olduğunu bilmek güzeldi.
Sidney’in kozmopolit bir yapısı var sokaklarda. Afrikalı, Endonezyalı, Hintli, Afgan,
Lübnan derken birçok milletten insanı Sidney’de bulmak mümkün. Arapların çoğu
Lübnanlıymış. O kadar çok değişik milletten insan var ki kendinizi tüm dünya insanlarının
toplantı merkezinde gibi hissediyorsunuz.
Ülkeye gelen Türk gençleri çoğunlukla “Çalışma ve Tatil Seyahat Vizesi” (work and
holiday/travel visa) ile veya öğrenci vizesiyle geliyor. Akrabalarını ziyaret etmeye veya ülkeyi
gezmeye Turist Vizesi (Turist Visa) ile de gelenler var tabi. Ülkede turist vizesi ile çalışmak
yasak. Öğrenci vizesiyle de haftada en fazla 20 saat çalışma hakkına sahip olunuyor. Öğrenci
olarak eğitime devam ettiğiniz sürece öğrenci vizeniz geçerli oluyor. Eğitim bittiğinde eğer
oturma izni ya da vatandaşlığınız yoksa veya size birisi sponsor olmadığı takdirde ülkeden
ayrılmanız gerekiyormuş. Bu durumun getirisi olarak Avustralya’ya okumak için gelen
öğrenciler ülke için büyük bir gelir kaynağı haline dönüşüyor. Dünyanın dört bir tarafından
gelen öğrenciler sayesinde hem piyasadaki mecvut eleman eksikliğini gideriyor hem de okul
için ödedikleri paralar ciddi finans kaynağı oluşturuyor.
Öğrenciler genelde aile yanları, oda veya ev kiralayıp paylaşabiliyor. Haftalık 250 AUD dan
başlayıp daha üst seviyelere kadar kira ödeyebiliyorlar. Avustralya’da bütün sistem haftalık
periotlarla ilerliyor. Ücretler saatlik olarak hesaplanıyor, maaşlar haftalık olarak ödeniyor,
kiralar haftalık olarak ödeniyor, okul paraları haftalık olarak hesaplanıyor. Fakat elektrik, su
ve doğal gaz gibi faturalar 3 ayda bir ödeniyor.
Sidney’i çok beğendim. Herkesin düzene uymasıyla, doğasıyla gerçekten yaşanılacak
bir yer. Yaşayanlar; iş hayatındaki en dikkat çekici farklılığın insanların ast-üst ilişkisinde
saygılı ve kaprissiz olduğunu ifade ediyorlar, kimin yönetici kimin çalışan olduğunu anlamak
zor diyorlar bu durum buraya gelip görenler hemen herkesin dikkatini çekmiş olduğunu gezi
notlarından da görmek mümkün.
Hayat akışı yavaş hani derler ya relaks diye… Hakikaten insanlar çok rahat, daha sakin. Bu
sakinliğin herkesin kurallara uymasından ve devlete, kanunlara güvenmesinden kaynaklı
olduğunu düşünüyorum.
Auburn Camiinde sohbet ettiğim Denizlili bir Türk beyefendi 50 yılı aşkın bir zamandır
oradaymış. Bana şöyle bir ifade kullandı; “Burada kurallara uyduğun ve sabırlı olduğun
sürece bir sıkıntı yaşamazsın”.
Türk öğrencilerle yaptığım söyleşilerden Avustralya’daki üniversitelerin eğitim
kalitesinin çok yüksek olduğunu öğrendim. Yüksek Lisans için gelen çok öğrenci var. Türk
öğrenciler genelde Türk kebapçılarında çalışıyor. UBER taksi şoförlüğü dahil ne iş olsa
yapıyorlar. Yalnız öğrenciler değil halihazırda orda yaşayan Türkler de böyle. Çalışma
hayatında söylediklerine göre illa iyi bir üniversite bitirmek zorunda değilmişsiniz. Boyacı,
tesisatçı, fayansçı, elektrikçi marangoz gibi meslekler’in sahibi olabilmeniz için TAFE adı
verilen meslek edindirme kurslarına birkaç yıl giderek ilgili olduğunuz mesleğin sertifikasını
alabiliyor, böylelikle mesleğe başlayabiliyormuşsunuz. Hatta ofis çalışanlarından daha çok
para kazanma imkanı varmış. Yani meslek erbabının ekonomik durumu daha iyiymiş.
Sidney’de Türkler yoğunlukla Auburn’da oturuyor. Auburn Türk mahallesi denilecek bir
yer. Sidney, şehir merkezinin takriben 25km uzaklığında, ortasından tren istasyonunun
bulunduğu bir semttir. Sokaklarında yürürken Türkçe konuşan insanlara rastlamanız
mümkün. Arzum Marketi, Gima Süpermarketi , Türk Kasabı ,Gaziantep Baklavacısı,
Kuyumcusu ve bir çok Türk restaurantı, pasta evi, Gallipoli Camiisi, Türk evi , Gallipoli
Yaşlılar Bakımevi ve Maarif Okulu ile adeta bir küçük Türkiye .
Yeri gelmişken size Auburn Gelibolu Camiisinden bahsedeyim. Bu cami Osmanlı tarzı bir
cami olup , Camide her gün 500'den fazla kişinin ibadete katıldığı ve Cuma namazına ise
2000 civarında kişinin katıldığı belirtiliyor. İlk cami 3 Kasım 1979'da duvarları kaldırılan bir
ev olarak ibadete açılmış. Bugünkü cami yapısının inşaatına 1986 yılında başlanmış. Caminin
inşaatı, açılışından yirmi yıl sonra, 28 Kasım 1999'da tamamlanarak resmen açılmış.
Büyük oranda Türk toplumu tarafından finanse edilen caminin toplam maliyeti yaklaşık altı
milyon dolar civarındaymış ,etnik kökenlerine bakılmaksızın diğer birçok yerel Müslüman
üye, maliyetlere büyük katkıda bulunmuş. Mevcut cemaatin yaklaşık %50'si Türk, geri kalan
%50'si ise çeşitli etnik kökenli Müslümanlardan oluşmaktadır. Türkiye’den Sidney’e gelen
hemen hemen tüm resmi yetkililerin uğrak mekânı olan camii bir buluşma mekanıdır.
Auburn Gelibolu Camiisi için benim önerim buranın aynı zamanda bir külliye olarak
faaliyet göstermesidir. Özellikle bu Camide belki birden çok Vazifeli olmalı çok özverili olarak
sabahtan akşama kadar camide bulunmaları elzemdir. Çünkü cami gerek Sidneydeki Türkler
gerekse Türkiyeden Sidneye giden devlet erkanı dahil vatandaşların uğrak bir yeridir bir
kültür ve ınformasyon merkezi konumunda olması Türk vatadaşları için çok faydalı olacaktır.
Gelenin gidenin eksik olmadığı bu mekanda Türklerin kendini yalnız hissetmediği bir yer
olması temennimdir.
Auburn'da Türk Evi diye Türklerin kurmuş oldukları bir dernek binası var. Her daim kapısı
açık olan bu yerde sıcakkanlı başkanı Beşir amca, insanları güler yüz ve tatlı dille karşılıyor
ve her konuda bilgi paylaşıyor ve kendi elleriyle yaptığı Türk kahvesini içirmeden bırakmıyor.
Auburn Gelibolu Caminden tren istasyonuna doğru giderken karşınıza Gelibolu parkı
çıkacaktır. Küçük bir park olmasına rağmen Türk ve Avustralya bayrakları dalgalanıyor. Aynı
Hyde Park’ta olduğu gibi bir kitabe var ve bu kitabede Atatürk’ün Anzak askerlerinin
annelerine hitaben yazdığı mektup var. Bu olaya Avustralyalılar çok değer veriyor.
Tam onun karşısında ise Arzum Market var. Arzum Market iki kardeş tarafından işletilen yine
herkesin bildiği bir uğrak ve buluşma yeri haline gelmiş. Alışverişinizi yaparken Arif bey bir
şey ısmarlamadan sizi bırakmıyor. Eski Türkiye’deki mahalle bakkallarının daha gelişmiş hali
olan Arzum Market’in sahipleri Arif Bey ve Necati Bey, kibar ve saygılı oluşlarıyla esnaf
geleneğini ve Türk kültür örf adetlerini Sidney’de yaşatıyorlar.
Tanıştığım insanların hepsinin birbirinden ilginç, anlatırken duygulandıran hikayeleri var. Çok
çileler çekilmiş, aradan geçen zaman diliminin sonunda ise Türkler birbirlerine destek
olmanın yollarını bulmuşlar. Sidney’de çoğunlukla kebapçıların ve gözleme evlerinin
sahiplerinin Türkler olduğunu gördüm. Türkler başta kebapçı olmak üzere değişik işlerde de
çalışmaktalar. Her çeşit meslek sahibiden Türk iş insanı bulunabilir. Eğitim konusunda ise
Sidney’de Maarif Okulları çok başarılı çalışmalar gerçekleştirerek güzel başarılara imza atıyor.
Kreşten lise son sınıfına kadar eğitim verilmektedir. Maarif Okullarının başka şehirlerde de
şubelerinin açılmasını gerekli buluyorum. Lübnanlıların ve diğer Müslüman grupların açmış
olduğu bazı İslam okulları da varmış.
Yine Avrupa merkezli ICMG Milli Görüş Teşkilatlarına ait İrfan Koleji İslami bir karma eğitim
okulunun olduğunu güzel çalışmalar yaptığını öğrendim .
Avustralya’da Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin kontrolünde okullarımızın olmasını ve tıpkı
Diyanet İşleri Başkanlığı camilerinde olduğu gibi nasıl imamlar belli aralıklarla buradaki Türk
Camilerimize görevli olarak geliyorsa, bu Türk okullarımıza da MEB ile anlaşma
yapılarak Türkiye’den öğretmen getirilmesinin çok faydalı olacağına inanıyorum.
Yine Auburn'da Gallipoli Home (Gelibolu Yaşlı Bakım Evi) anlatmayla bitirilemeyecek
bir tesis. Burada Türk vatandaşı olan yaşlılar ve Türk olmayan başka etnik kökenli yaşlılar
konuk oluyor. Tesisin Genel Müdürü Abdurrahman Asaroğlu Bey ise yaşlılara kendi öz anne
babası gibi ihtimam gösteriyor. Aynı zamanda Auburn Gallipoli Camii Dernek Başkanı olan
Abdurrahman Bey’in rahmetlik babası Ali amca, camiyi inşaa eden öncüler arasındadır.
Abdurrahman Hocam, Sidney’de bir İmam Hatip Lisesi açmak için çok mücadele vermiş,
Türkiye’de çalmadığı kapı bırakmamış. Bu dileğinin gerçekleşmesi için Abdurrahman Asaroğlu
kardeşime dua ediyorum.
Yine ICMC Milli Görüş Teşkilatı Sidney City Şube Başkanı Abdülkadir Sula Hocamız, kendi
işlerinin yanında, meccani Allah rızası adına Türk İslam Toplumu için koşturan bir kardeşimiz.
Bir projesi var; eski bir oteli alarak yepyeni bir bakış açısıyla bir külliyeye dönüştürmek
istiyor. Sidney’e gelen öğrencilere sahip çıkmak, onların kaybolmaması için uğraşmak üzere
bu yeri gençlerin uğrayacağı donanımda bir merkez haline dönüştürmeyi planlıyor. Türk
gençleri buradaki toplumun devamı için birer hazine, bu sebeple değerlerimize sahip çıkmak
ve benliğimiz korumak, kültürümüzü yaşatmak için ben de bu projeyi önemsiyorum,
Abdulkadir Sula Başkanıma muvaffakiyetler diliyorum.
Türkiye’nin Avustralya’daki Türk nüfusunun artması için yeni bir “Göçmenlik
Anlaşması” yapması gerektiğini düşünüyorum. Bu anlaşma ile özellikle iki ülke
arasındaki ticaret ve eğitim denkliği hedeflenmelidir. Ülkemizdeki üniversitelerimizden mezun
olan öğrencilerimiz Avustralya’da okul denkliği olmadığı için ne yazık ki bir katma değere
sahip olamıyor. Bu yüzden ülkemizde nice mühendislik veya hukuk bitirmiş öğrencilerimizin
Avustralya’da temizlikçi veya bulaşıkçı olarak çalıştığını gördüm. YÖK’ün bu üniversite
denkliği konusuna el atması gerekiyor.
Avustralya’da vazifelendirilen Devlet görevlileri; Devletimizin Avustralya’da
görevlendirdiği her kademedeki vazifeli personeli, oradaki Türk Toplumuyla uyum sağlayacak
nitelikte milli ve manevi değerlere sahip, fedakâr özverili kişilerden oluşması önem arz
etmektedir. Çünkü onların hal ve hareketlerinde vatandaşlar devleti görüyor.
Sidney’de başta Türkler ve Araplar olmak üzere farklı milletlere ait camiler bulunmaktadır.
Türklere ait camiler, toplumun oluşturduğu Cami Dernekleri ve Türkiye Diyanet
Başkanlığı'nın atadığı Din Ateşesi başta olmak üzere İmam kardeşlerimizin uyum içerisinde
çalışması ile yürütülmektedir. Bunun yanı sıra Avrupa’da başlatılmış olan ICMG Milli Görüş
Teşkilat Hareketi’nin Avustralya Bölgesine ait olan camileri de bulunmaktadır. Diyanet
Vakfı’mız ICMG Milli Görüş Teşkilatı ile bir anlaşma yapmış; ICMG Milli Görüş Teşkilatı’nın
camisine de Türkiye Diyanet Başkanlığı tarafından imam atanabiliyor ya da Diyanet
camilerinde görev süreleri dolan imam kardeşlerimiz kısa süreliğine ICMG Milli Görüş
Teşkilatının açtığı camilerde devam edebiliyor. Uzun dönem için ya emekli olmaları gerekiyor
ya da memuriyet görevlerinden istifa etmeleri gerekiyor.
Birkaç yılın sonunda görev yerine henüz uyum sağlamış ve oradaki cemaat ile ancak bir bağ
kurmuş imam kardeşlerimiz, tam da Türk toplumunun fayda göreceği zaman geri dönmek
zorunda kalmalarını; hem imam kardeşlerimizin çocukları ve aileleri adına, hem de orada
yaşayan Türk Toplumu adına bir kayıp olarak değerlendiriyorum.
Bu konudaki önerim; camilerdeki hocaların görev süresi 4 yıl gibi kısa bir süreyi kapsıyor.
Hocalarımız tam oradaki toplum üzerinde etkili olup çalışmalarının topluma kalıcı faydalar
kazandıracağı zaman görev süreleri doluyor. Bu durumda tam verim alınmaya başlandığı
zaman, yeni görevli imam kardeşimizin gelmesiyle sil baştan hem cemaat için hem de
görevli gelen imam kardeşimiz ve ailesi için adapte süreci tekrar başlıyor, bu durum verilen
emeklerin heba olmasına neden oluyor. Türkiye Diyanet Başkanlığı tarafından görevlendirilen
hocalardan, toplumun ve cami dernek yönetim kurulunun beğendiği, toplum ile uyum
içerisinde çalıştığını düşündüğü imam kardeşlerimiz için görev süresi en azından Kalıcı
Oturum Vizesi (Permanent Visa) alınabilecek kadar uzatılır ise kendini yetiştirmiş, ingilizce
öğrenmiş ve ordaki topluma adapte olmuş hocalarımız olmuş olur. Sonrasında imam
kardeşlerimiz Türkiye’ye döndüğünde ülkemize ve milletimize çok daha fazla değer
katacağına inanıyorum. Ayrıca memuriyet görevleri tamamlanıp emekli olduktan sonra Kalıcı
Oturum Vizeleri sayesinde dilediği zaman Avustralya’ya gelebilir ve Türk toplumu için yine
faydalı işler yapabilirler. Konuştuğum Cami Dernek Yönetim Kurulundaki bazı arkadaşlar da
bu şekilde bir revize ile camii cemaatinin yeni gelen hocaya alışmasının daha kolay olacağı,
eski tecrübelerin ve birikimlerin yeni gelenlere daha kolay aktarılacağı, böylelikle yeni gelen
hocanın her şeye sıfırdan başlamamış olacağı kanaatindeler.
Avustralya’daki Türk İş potansiyeline de değinmek gerekirse tespit ettiğim kadarıyla
Türklerin çok ortaklı şirketleri olmadığını farkettim. Bu hususun bir eksiklik olduğunu
düşünüyorum. `Birlikten kuvvet doğar` ilkesiyle Türk iş insanlarının bir araya gelerek
kuracağı büyük sermayeli güçlü şirketlerin güzel başarılara imza atacağı kanaatindeyim.
MÜSİAD’ın Melbourne ve Sidney olmak üzere Avustralya’da 2 şubesinin bulunduğunu, bunun
yanı sıra çok sayıda dernek ve vakıfların da olduğunu söylediler. Türk iş insanlarının bir
araya gelip büyük sermayeli güçlü şirketler kurması için; Ticaret Bakanlığı ve Sanayi
Bakanlığı teşvikiyle Avustralya’daki iş insanlarımızın ve bunların kurduğu STK’ların bir
araya getirilerek gerekli eğitim ve seminerler verilip çok ortaklı şirketlerin kurulmasına
destek olunmalıdır.
Türkiye’den İhracat edilecek mamül, yarı mamül, yiyecek-içecek-giyecek ürünleri konusunda
çalışmalar yapılmalıdır. Türkiye’de üretilen ürünlerin çabuk ve kısa zamanda taşınması için
Lojistik konusunun üzerinde durulmalı ve bunun için de teşvikler verilmeli diye
düşünüyorum. Türk Hava Yolları’nın aktarmalı olarak Melbourne uçuşlarının başlayacağı
müjdesini vermek isterim. Ortalama 25 saat olan yolculuk süresinin, 19 saate indirilmesi
planlanmaktadır. En kısa zamanda Avustralya’nın diğer şehirlerine de uçuşların
başlayacağına hatta Türkiye’den direkt uçuşlar yapılarak uçuş süresinin en aza indirileceğine
inancım tamdır. Böylelikle artık Avustralya-Türkiye arası yolculuk daha az zamanda
gerçekleşecek, gelip gitmek daha kolaylaşacaktır. İki ülke arasındaki yolculuk süresinin
kısalmasının diğer bir etkisi de şüphesiz ticaret üzerindeki artış olacaktır.
Türk iş adamlarının Avustralya’ya yapacağı ihracatları artırmak için THY Özel kargo
uçakları alarak ucuz tarifeler uygulamalıdır. Böylece ihracatımız ve ticari ilişkilerimizin
artacağına inanıyorum.
Size bir araştırma raporundan alıntıladığım kısa bilgiyi sunmak istiyorum;
Avustralya’nın Dış Ticareti Avustralya’nın 2022 yılı baz alındığında yıllık ihracatı 401
milyar dolar ve ithalatı ise 289 milyar dolar civarındadır.
Avustralya’nın ihracatında ilk sıraları %26 ile Çin (104 milyar $), %12 ile Japonya (49 milyar
$), %6 ile Güney Kore (24 milyar $) ve %4 ile Hindistan (15 milyar $) almaktadır.
İthalatında ise Çin %27 ile birinci, ABD %10 ile ikinci, Japonya ve G.Kore %6 ile üçüncülüğü
paylaşmaktadır. Avustralya’nın başlıca ticaret ortakları Çin, Japonya, Güney Kore, Hindistan,
ABD, Singapur, Malezya ve Tayland'dır. Yapısal olarak, Avustralya dış ticareti Çin'in
ekonomik durumuna büyük ölçüde bağımlıdır; bu nedenle ülke, ABD ile Çin arasındaki ticaret
savaşı nedeniyle ciddi bir sorun yaşayabilir.
Bir blok olarak Avrupa Birliği, Avustralya'nın ikinci büyük ticaret ortağıdır. Bu nedenle,
Avustralya ve Avrupa Birliği, 18 Haziran 2018 tarihinde bir serbest ticaret anlaşması için
müzakerelere başlamıştır. Avustralya ile Türkiye arasında ilişkiler ilk kez 1915 yılında
Gelibolu’da I. Dünya Savaşı sırasında yaşanmış olmakla birlikte, iki taraf arasında ekonomik
ve ticari ilişkiler 1970’lerden sonra gelişmeye başlamıştır. İki ülke arasında 1968 yılında
başlatılan resmi Türk göç programının da etkisiyle başta vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını
karşılamaya yönelik başlayan ticaretimiz yıllar itibariyle giderek gelişmiştir.
Avustralya’nın Türkiye’ye ihracatı 2022 yılındaki verilere göre; 1 milyar 640 milyon dolar
iken Türkiye’den ithalatı 966 milyon dolara ulaşmıştır.
Avustralya’nın Türkiye’den ithalatında ilk sıralarını ilk sıraları 145 milyon dolar ile
makinalar/mekanik cihazlar, 102 milyon dolar ile motorlu kara taşıtları ve 78 milyon dolar ile
demir-çelik almaktadır.
Avustralya’nın Türkiye’ye ihracatında ise ilk sıraları 1 milyar 61 milyon dolar ile mineral
yakıtlar/yağlar, 260 milyon dolar ile pamuk ve 105 milyon dolar ile mücevherci eşyası
almaktadır.
Görüleceği üzere yukarda önerdiğim Avustralya’daki Türk Kardeşlerimizin kuracağı çok
ortaklı şirketler, güçlü sermaye yapıları oluşturarak Türkiye ve Avustralya arasındaki ticaret
köprüsünün ve iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da gelişmesine katkıda bulunacağına
düşünüyorum.
Bu yazı vesilesiyle
Mehmet Güner , Sena Mermer Güner, Yusuf Aslan Güner e gösterdikleri ilgi ve alaka için
Teşekkür ediyor , Avustralya’da Tanıştığım Tüm kardeşlerime sevgi ve saygılarımı
sunuyorum.