Piyasalar

Avantajlılık İpi Yalancının Eline Geçince Fakire Çark-ı Feleğe Teslim Olmaktan Başka Çare kalmaz.

Punto:

İnsan duyguları sınırsızdır. Ve hangi konuda ajite edilirse o alanda sonsuz aktivite
gösterebilir. İşte insan, kişisel bekasını sağlayan mala ve nevi bekasını sağlayan şehvete ve bir
çeşit şehvet olan şöhrete çok meftundur. Bu tutkunluk en keskin şarabın sarhoşluğundan daha
güçlü bir sarhoşluk verir. Nitekim eğer bu dört duyguya sürekli bir hile ve yalancılık ile
kavuşmuşsa o artık sonsuz bir şekilde bir yalancılık makinesi haline girer. Ve eğer o insan
avantajlı bir makama geçebilmişse artık o bütün dünyayı kandırabilir. Çünkü dünyanın gücü
sınırlı ama o yalancının kapasitesi sonsuzdur.

Mesela hepimiz bu yalancılıklardan beşini burada hatırlayabiliriz….
1- AKP Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklara son vermek üzere iktidara geldi. Ama Türkiye’de
değil hür Batı dünyasının toplamı kadar, belki bütün Doğu Bloku kadar bu üç şeytan cirit
atıyor.

2- Türkiye bir sosyal hukuk devletidir, denilir. Ama gel gör ki: Mafyaların yaptığı işler,
devletin yaptığı işlerin on katıdır. Esnaf için kurulan Halk Bankası ve Ziraat için kurulan
Ziraat Bankası ve memleketin kültürü için kurulan Vakıf Bank, asıl amaçlarından saptırılıp
yıllık 500 milyara yakın görev zararı beyan ediyor. Ziraattan, esnaftan ve kültürden zarar
etmedikleri apaçıktır. Demek o zararlar iktidarın yüzde 8 ile zenginlere verdiği kredilerdendir.
Buna halk servet aktarımı diyor.
3- Bu sene Tasarruf Paketi yayınladılar. Fakat bakıyoruz: Devletin masrafları bire beş
artmıştır. Demek Tasarruf fakirlerin, işçi ve memurların sırtına kaldı.

4- Adil vergi paketi getireceğiz, deniliyor. Ama Türkiye’de verginin yüzde 76’sı fakirlerden
yüzde 23 sadece zenginlerden o da ya af ediliyor veya tahsil edilemiyor. Enflasyon tek hane
olacak deniliyor. Bakıyorsun, 125’lerde… Yani o yüzde 76 dolaylı vergi yetmezmiş gibi bir
de sizden yüzde 125 adı konulmamış bir gizli vergi alıyorlar.

5- Yap İşlet Devret ihaleleri Tasarruf Paketine rağmen yine artmıştır. Bunlara devletten kuruş
ödenmez deniliyor. Ama görünen o ki: Bunlar bire beş- bire on pahalı yapılıyor. Ve
peyderpey bu katmerli yekûnlar yeni doğan nesillerden alınacaktır. Daha bu numuneleri beş
bine kadar çıkarabiliriz. Fakat başınızı ağrıtmak istemiyorum. Zaten açsınız. Eskiden bunun
gibi zulümlere İstibdad (tek kişi iktidarı) denilirdi. Bunun yıkılması muhal olduğundan
insanlar naçar kalarak çark-ı feleğe taş atarlardı. Fakat çağımızın sınırsız iletişiminden dolayı
sınırsız yalancılık kapasitesi var olduğundan artık buna Demokrasi deniliyor.

30.06.2024/ Bahaeddin Sağlam