Piyasalar

Atlantik/ Avrasya mücadelesinde Fener Rum Patrikhanesi ve Ortodoksluğun Ukrayna savaşındaki rolü!

Punto:

İki Slav ve iki Ortodoks devlet; Kiev ile Moskova arasındaki kirli savaşın, Teolojik jeopolitik ve teolojik istihbarat -ki buna mabet istihbaratı da deniliyor- açısından değerlendirilmesine yönelik bu çalışmanın dikkatlice okunması hassaten istirhamımdır. İstanbul sadece Müslümanlar için değil özellikle Ortodoks Hıristiyanlar için de kutsal bir merkezdir.

Teolojinin jeopolitiği ilginç sonuçlara yol açabiliyor. Kafkasya, Balkanlar ve Ortadoğu üçgeninde dünyanın en önemli jeopolitik konumundaki Türkiyeİslam’ın ve Ortodoks Hristiyanlığın merkezi. Türkiye’nin püsküllü belalı komşusu Yunanistan; İstanbul’da bulunan Fener Rum Patrikhanesini “ekümenik” olarak niteler.  Neden mi? Çünkü Türkiye’yi ziyaret eden hemen her Yunanlı diplomat veya Ortodoks politikacı, soluğu patrikhanede alır.

Fener Rum Patrikhanesi, sadece Türkiye’de yaşayan Ortodoks vatandaşların değil, Yunanistan başta olmak üzere Rusya gibi dünyanın dört bir tarafındaki 14 Ortodoks Kilisesi’nin tarihi, kültürel ve dini gerekçelerle bağlı olduğu uluslararası bir kilisedir. Rum Ortodoks kiliseleri üzerinde otoriter Fener Patriği, 6. yüzyıldan beri “Ekümenik Patrik” sıfatıyla dünyadaki tüm Ortodoksların ruhani lideri olarak kabul edilir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Patrikhanenin Ekümenik sıfatını resmen tanımasa da fiili uygulama daha farklı. Çok iddialı bir ifade olacak biliyorum ama yine de belirtmeden geçemeyeceğim: Fener Rum Patrikhanesinin, teolojik jeopolitiğinin parametrelerini Türk Dışişleri belirliyor. Ammaaaaaa şu ABD yok mu? Sığır çobanları domuzcuk burunlarını Fener Patrikhanesi’nin işine sokmadan edemiyorlar.

ABD Türkiye’nin teolojik jeopolitiğine müdahale ediyor mu?

 

İkinci Dünya Harbinin hemen sonrasında savaşın galiplerinden ABDSovyetler ile mücadelesinde dini ideolojik bir aygıta dönüştürdü. Halkının çoğunluğu Ortodoks Sovyetlere karşı Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'nden yararlanmayı düşündü.

Gizlenen bir başka amaç ise Katolik aleminin lideri Vatikan Papası ile Ortodoks aleminin lideri Fener Rum Patriğini bir araya getirmekti.

Ortodoks Kilisesi ile Katolik Kilisesi arasında karşılıklı ilan edilen aforozları, 1964 yılında dönemin Papa'sı VI. Paul ile Amerika’dan ithal Athenagoras karşılıklı olarak kaldırmıştı. FETÖ’nün çanak tuttuğu ve taşeronluğunu yaptığı 'dinlerarası diyalog'un temelleri o dönemde atılmıştı. ABD’nin bu projesi Soğuk Savaş döneminde Türk dış politikası ile örtüştüğünden Ankara bu projeye dört elle sarıldı. 

Sarılmasın da ne yapsındı?

Londra kaynaklı haberlerde Sovyet Rusya lideri Stalin’in, Türkiye’den boğazların yönetimini ve ayrıca doğuda bulunan üç ili talep ettiğine dair haberler ayyuka çıkmıştı. TürkiyeABD destekli patrik hamlesiyle SSCB’ye gözdağı vermişti. Ayrıca İngiltere'ye karşı ABD kartını oynamıştı.1946- 1948 arasında, Sinoplu Rum Ortodoks Patrikhanesi, 267. Patriği V. Maksimos’un; solcu (Ruscu) eğilimleri ve Rus Ortodoks Kilisesi ile sıkı ilişkileri vardı.

Bu nedenle Patrik Maksimos; ABD’nin yeni güvenlik konseptine uygun bir isim değildi. ABD yönetiminin Ankara’ya baskısı sonuç verdi ve 1948’de sağlık sorunlarını sebep göstererek görevinden istifa etti. Kadıköy, Kalamış’da kendisine tahsis edilen bir evde kardeşleri ile dünyaya küskün bir inziva hayatı yaşayan Maksimos1972’de ölümüne kadar 25 yıl boyunca buradan ayrılmadı. Yaşadığı ev, bir süre sahipsiz kalıp hazineye geçti ve 1995’te yıktırılarak yerine cami yaptırıldı. 

Kimilerine göre bunama (demans) emareleri gösteren Patrik Maksimos istifaya zorlanmıştı. 

Yerine Kasım 1948’de Kuzey ve Güney Amerika Başpiskoposu Athenagoras, Patrik seçildi. Sözde Sovyet tehdidinden güçlü ittifak arayışlarına yönelen Ankara, denize düşen yılana sarılır misali ABD’nin bu projesine ses çıkarmadı. Hatta Türkiye’nin Rusya ile yaşadığı kritik sorundan dolayı PatrikAmerika Birleşik Devletleri`nin özel temsilcisi muamelesi gördü.

Nasıl görmesin? Yeni Patrik Athenagoras’ıAmerika Birleşik Devletleri Başkanı Truman`a tahsisli ‘Air Force One’ uçağı 26 Ocak 1949’da Türkiye’ye getirdi.

Ayağının tozuyla uçaktan iner inmez, İnönü’nün talimatıyla seferber edilen Türk hariciyesi tarafından kendisine Türk pasaportu verildi. Patrik Athenagoras Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından Çankaya Köşkü`nde kabul edildi. Demokrat Parti, İsmet İnönü’nün Patrikhane açılımını sürdürdü. Ancak Cihanşümul Kadim Türk derin devleti, Amerikalı patriğin emeklerini boşa çıkaran birçok eylemi vizyona koydu.

Bunlardan biri de 1955’te, 6 Eylül’ü 7 Eylül’e bağlayan gece yaşananlardı. Olaylar sona erdiğinde dünya basınında Samatya Ayios Konstantinos Kilisesi’nin harabeleri içindeki Patrik Athenagoras’ın siluetini gösteren resimler yayınlandı. Yalnızca duvarları sağlam kalmış olan bir binada, Patrik’in devleşmiş siluetinin, eğilmiş bir şekilde, felaketin büyüklüğünü anlamaya çalıştığı görülüyordu.

Patriklik dönemi boyunca Amerika’ya hizmet eden Athenagoras, bir gecede bıraktığı mirasın nasıl olup da havaya uçtuğunun, bir arada yaşama vizyonunun paramparça olduğunun canlı şahidiydi.

Patrik Athenagoras, aslında eli kanlı bir katildi. Milli Mücadele yıllarında Anadolu’daki Rum azınlıkları kışkırtmak üzere kurulan Mavri Mira teşkilatının kurucusuydu.

Amerika’nın ikinci patrik operasyonu Ukrayna Kilisesinin bağımsızlığı…

Kısa ve net olarak önce baştan belirteyim; 2004’ten itibaren ABD, AB ve Yunanistan’ın Türkiye’ye; Fener Rum Patrikhanesinin ekümenikliğini tanıma dayatmasının arka planında Slav dünyasının kontrolü ve Rusya’nın teolojik açıdan zapturapt altına alınması vardır. 1990’da Patrik Bartholomeos’un göreve gelişi ile Patrikhane, ABD, Avrupa Birliği ve Yunanistan’ın desteği sayesinde ekümeniklik söylemlerini uluslararası kamuoyuna kabul ettirme faaliyetlerine hız vermiştir. Bu çabanın arkasından neyin geldiği yıllar sonra ancak anlaşılabiliyor.

ABD gölgesindeki Fatih Kaymakamlığı sınırları içerisindeki Fener Rum Patrikhanesi; Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin bağımsızlık talebine ilişkin kararı, Ukrayna ve Rusya Ortodoks kiliselerinin ayrılmasında önemli bir etken oldu. Nitekim Patrikhane’nin kararında, Kiev’deki Stavropegion Patrikhanesi’nin yeniden kurulmasına ilişkin bir maddeye de yer verilerek, 1686 yılında imzalanan Moskova Patrikhanesi’nin Kiev Patrikhanesi’ni yetkisi altına alma hükmünün iptal edildiği bildirildi.

Sonrasında “Ekümenik Patrik” Bartholomeos, Ukrayna Ortodoks Kilisesi'nin bağımsızlığını tanıyan kararnameyi (tomos) Kilise Metropoliti Epifaniy'e verdi. İstanbul Ekümenik Patrikhanesi'nden onay aldıktan sonra 15 Aralık tarihinde kurulan Ukrayna Ortodoks Kilisesi, düzenlenen iki törenle bağımsızlığını kazandı. Ekümenik Patrik Bartholomeos kilisenin bağımsızlığını belgeleyen ve "tomos" adı verilen kararnameyi, Ukrayna Ortodoks Kilisesi Metropoliti Epifaniy ile birlikte patrikhanede düzenlenen törenle imzalamıştı.  Bartholomeos, kararnameyi Aya Yorgi Kilisesi'nde yapılan ayinle Epifaniy'e teslim etti.

İstanbul'daki törene Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko da katılmıştı.  Ukrayna Ortodoks Kilisesi, 15'inci Bağımsız Ortodoks Kilisesi statüsüne kavuştu. Ukrayna Kilisesi'ne otosefal statüsü verilmesinin akabinde, Ortodoks Kilisesi'nde son bin yılda yaşanan en büyük ayrılık yorumları yapıldı. Kimilerine göre Bartholomeos bu adımıyla birlikte, Rus Ortodoks Kilisesi'nin Ukrayna'da 300 yıldır süren egemenliğini sonlandırdı. Ukrayna Kilisesi'ne otosefal statüsünün verilmesi Ukrayna’daki bölünmeyi de hızlandırdı.

Ukrayna Ortodoks Kilisesi'nin 300 yıldan fazla bir süredir bağlantılı olduğu Moskova Patrikliğinden ayrılma iradesini göstermesi, yalnızca iki ülke arasında son yıllarda devam eden askeri çatışmayı değil, aynı zamanda Ortodoks Hristiyanlığının bölgede oynadığı önemli siyasi rolü de yansıtıyor.

Ukrayna'ya karşı Rus savaşının başlamasından sonra, birçok gözlemci ve cemaat, Rus Ortodoks Kilisesi'nden en azından kısıtlanmış, ancak savaş karşıtı bir açıklama bekliyordu: onlara göre Hıristiyan bir dini örgüt olarak saldırgan bir savaşı ahlaksız olarak kınayabilirdi.

Ama olmadı.

Beklentiler boşa çıktı. Hatta Kiev ve Moskova Patriklikleri arasında uzlaştırıcı misyon  üstlenmesi gereken bir üst dinî kuruluş olan Fener Rum Ortodoks Kilisesi ise ne alâka diyeceksiniz ama azdan az gider çoktan çok anlayışı ile sulh müzakerelerini başlatmadı.

Rus Ortodoks Kilisesi ise sadece düşmanlıkları kınamakla kalmadı, aynı zamanda işgale katılan özellikle Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri mensuplarını ve Ulusal Muhafız temsilcilerini de kutsadı. Rus Kilisesinin bu Bizanstanist eylemleri, Ukrayna'daki temsilcilerinin çoğu için onu terk edecekleri kadar kabul edilemez hale geldi.

Moskova Patrikhanesi'nden çekildiğini resmen açıklayan ilk cemaat, Amsterdam'daki cemaat oldu.

İkincisi, baş rahibi Vladimir Melnichuk'unKonstantinopolis Patrikhanesi'ne  devredildiğini açıkladığı, İtalya'nın Udine kentindeki Haç'ın Yüceltilmesi cemaatidir. Kuzeydoğu İtalya’daki Udine’deki kalabalık bir kilisede özel bir gece yarısı ayininde, UkraynalıRus ve Doğu Avrupa göçmenlerinden oluşan sürüsünü her zamanki Ortodoks Paskalya gelenekleri aracılığıyla yöneten Peder Vladimir MelnichukMoskova’daki ana kilisesinden ayrılmaya karar verdikerini İstanbul merkezli Ortodoks Kilisesi’ne katıldıklarını açıkladı.

Ortodoks Kiliselerinin teolojik statüsü…

Dünya çapında on dört Ortodoks Otosefal kilisesi var. Konstantinopolis Otosefali, eşitler arasında birinci olarak kabul edilmektedir. Diğer on üç Otosefali kilisesi eşit, bağımsız ve kendi kendini yönetir. Kilit kişiler, İstanbul Ekümenik Patriği Bartholomeos ve Moskova Patriği Kirill'dir. Şu anda, Ukrayna'da iki Ortodoks kilisesi bulunmaktadır. Bunlardan biri, Metropolitan Epiphanius liderliğindeki bağımsız Ukrayna Ortodoks Kilisesi (OKU). Bu kilise, dünya çapında yaklaşık 260 milyon Ortodoks Hristiyan'ın "manevi lideri" olarak kabul edilen İstanbul'daki I. Bartholomeos tarafından tanındı.

 Öte yandan, Rus Ortodoks Kilisesi içinde özerk bir kilise olan ve geçmişte kendisini siyasi olarak pek fazla ifade etmeyen Ukrayna Ortodoks Kilisesi (UOK) var. Rus Ortodoks Kilisesi Rusya'daki birincil kilise iken, Ukrayna dini çeşitlilik ile karakterizedir. Özellikle Ukrayna'nın 1991'de Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığından bu yana, Ortodoks Hıristiyanlığın Ukrayna'da çalkantılı bir geçmişi var.

Moskova patriği, Ukrayna'daki kiliselerin müdavimleri, Ortodoks inanlılarının güvenini kaybetti. Düşünsenize Rus Ortodoks Kilisesi'nin 38.000 cemaatinden yaklaşık 12.000'inin Ukrayna'da ve UOK'nin bir parçası, bu oran neredeyse üçte biri.

Ukrayna'daki Ortodoks Kilisesi 'otosefal' hale geldi - yani artık Moskova Patrikhane Kilisesi'ne karşı sorumlu değil. Otosefali büyük bir sembolik öneme sahiptir: Ukrayna için siyasi bağımsızlığın bir işareti olarak; Rusya için, siyasi kaybın bir işareti olarak.

Kremlin ve Rus Ortodoks Kilisesi yakın bir ilişkiye sahiptir, ancak her ikisi de zamanlarını beklemekte ve bundan sonra ne yapacaklarına karar verememektedir. Olayların belirsiz seyri, otosefaliden kaynaklanan sorunların uzun yıllar çözülemeyebileceği anlamına gelir.

Yeni kilisenin yerel konsolidasyonu ve uluslararası alanda tanınması kolay veya hızlı olmayacak, ancak bu geri dönüşü olmayan bir değişiklik. Moskova ne yaparsa yapsın bunu tersine çeviremez. Atı alan Üsküdarı geçti.

Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü saldırganlık savaşı Ortodoks Kilisesi'ni zorluyor. Rus Ortodoks Kilisesi'nin başkanı Patrik KirillMoskova'daki savaşı haklı çıkarırken, Ukrayna Ortodoks kiliselerinde ve Rusya'daki bazı rahipler tarafından kınandı.

Rusya ve Ukrayna arasındaki mevcut askeri çatışma elbette standart bir etnik çatışma değil: Bugün etnik Ukraynalılar ve etnik Ruslar cephenin her iki tarafında da savaşıyorlar. Moskova'daki yaygın inanışın aksine, radikal milliyetçilik inatçı Ukrayna direnişinin arkasındaki tek, hatta ana itici güç değil. Üstelik bu çatışma, Ortadoğu'daki birçok çatışma gibi dini bir çatışma olarak kabul edilemez: Hem Rusya hem de Ukrayna uzun süredir laik devletlerdir ve her iki ülkede de devam eden dini canlanmanın önemi abartılmamalıdır. Çözülmemiş toprak sorunları Moskova ile Kiev arasında herhangi bir barış anlaşmasının önünde büyük bir engel olmaya devam etse de klasik bir sınır anlaşmazlığı da değildir.

Nihayetinde, mevcut çatışmanın merkezinde, bir zamanlar Sovyet evreninin çekirdeğini oluşturan iki ülke içindeki sosyal ve politik yaşamı düzenlemenin çok farklı yollarının uyumsuzluğu yatmaktadır. Bu, modern uluslararası sistem ve bir bütün olarak dünya hakkındaki iki görüş arasında daha az temel ve deyim yerindeyse oldukça düşmanca bir çelişkidir; bu hayatta neyin doğru neyin yanlış olduğu, neyin adil ve neyin olmadığı, neyin yasal neyin yasadışı olarak kabul edilmesi gerektiği konusunda iki zıt fikir var. Bu aynı zamanda, devlet gücünün etkinliğine ilişkin ölçütler, meşruiyet kaynakları ve doğası hakkındaki temel sorularda da belirleyici bir farklılıktır.

Ukrayna'nın şimdiden Batı tarzı liberal demokrasinin bir modeli haline geldiğini kimse iddia edemez. Ancak ülkenin bu yönde, kaçınılmaz aksilikler ve aksilikler ile her zaman tutarsız olmasa da yavaş da olsa ısrarla ilerlediğini görmemek mümkün değil. Buna karşılık Rusya, hiçbir şekilde Asya ya da Avrupa otoriter bir devlet modeli değildir. Ancak, en azından son yirmi yılda, liberal demokratik modelden giderek daha istikrarlı bir şekilde uzaklaştı.

Moskova Patrikhanesi savaş hakkında uzun süre  sessiz kalmaya özen gösterse de  Moskova'daki vaazlarında Vladimir Putin'in savaşını Batılı değerlere meşru bir direniş olarak sunan Patrik Kirill gerçekliği sözkonusudur.

Ukrayna'da Ortodoks bölünmüşlük…

Ekümenik 2022'de Ukrayna'yı işgali, Ukrayna'da bir zamanlar bölünmüş olan Ortodoks kilisesini birleştirdi. Ukrayna Ortodoks Kilisesi (OCU) ve Moskova Patrikhanesi Ukrayna Ortodoks Kilisesi (UOC-MP) rahipleri, Rusya'nın sebepsiz işgaline karşı olduklarını dile getirdiler. UOC-MP Moskova'dan ayrılmaya başladı. 15 piskoposluk Patrik Kirill'in adının ibadet sırasında dualardan çıkarılmasına izin verdi.

Ukrayna-Rusya savaşı birinci yıl dönümüne yaklaşırken, AB/ABD/İngiltere destekli direniş, Ortodoks inancından beslenmeyi bir şekilde başardı gibi.

Askeri operasyonlarda direniş kavramını, dini örgütleri direniş operasyonlarına dahil etmenin artılarını ve eksilerini ve Ukraynalı Ortodoks ve Ukraynalıların benzersiz rolünü tartışarak, Ukrayna Ortodoks ve Rum Katolik kiliseleri, Rus işgaline direnme çabalarında önemli bir rol oynuyor ve Ukrayna anayurduna karşı devam eden askeri operasyonlar karşısında bir direniş sembolü ve yapısı olarak hareket ediyor. ABD'nin askeri yığınak yaptığı Yunan Ortodoks kiliseleri bugün Ukrayna'da direniş operasyonları yürütüyor.

Patrik Kirill zaman zaman Rus ve Ukrayna halklarının, Havarilere Eşit Kutsal Prens Vladimir tarafından Rusya'nın Vaftizine kadar uzanan asırlık ortak bir tarihe sahip olduğunu hatırlatıyor.

Vaazlarında “Tanrı tarafından verilen bu topluluğun, mevcut çatışmaya yol açan ortaya çıkan bölünmelerin ve çelişkilerin üstesinden gelmeye yardımcı olacağına inanıyorum diyor.

Rus Kilisesi'nin tamamını barışın hızlı bir şekilde restorasyonu için derin ve hararetli bir duayı kaldırmaya çağıranlar var. Ortada fiili bir durum var o da Rus Ortodoks Kilisesi'nin, Başkan Putin ile ittifak halinde olması.