Mehmet MUTLUOĞLU
Punto:
Dinle
Türk milli mücadelesinin kahraman ve gazi başkomutanı,
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu
ve Türk inkılabının Mümtaz önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ölümünün 82. yıl dönümünde rahmetle, minnetle ve şükranla yad ediyoruz.
Türk Milli Mücadelesi ve Türk İnkılabı gibi müstesna; sadece Türk milleti, Türk dünyası ve İslam dünyası için değil; çağımız ve insanlık alemi için de son derece önemli bir olay karşısında bulunuyoruz.
Toplum hayatında önemli olaylar bulunur.
Ama bazı olaylar vardır ki tarihi değiştirir veya tarihin büyük değişim dönemeçlerine tekabül eder.
İşte Mustafa Kemal Atatürk büyük değişimlerin çağı olan 20. yüzyılda dünya ölçüsünde büyük değişimlerin mihveri olmuştur.
"ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK BENİM KARAKTERİMDİR."
Mustafa Kemal Atatürk kimsenin cesaret edemeyeceği son derece olumsuz şartlarda milli mücadeleyi başlatmış;yaptığı her işte milletine güvenmiş ve milletine dayanmıştır.
Daha ilk yola çıkarken Amasya Genelgesi'nde "Manda ve himaye kabul edilemez. Türk milletini kurtaracak olan yine Türk milletinin azim ve kararıdır." diyerek yola çıkmıştır.
Mustafa Kemal'i en güzel şekilde tanımlayan sözlerinden biri de "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir." ifadesidir.
Şüphesiz Atatürk'ün en dikkate değer tavırlarından biri de tüm mal varlığını devletine ve milletine bağışlamasıdır.
Atatürk Türkiye ve dünya şartlarının Türkiye açısından en olumsuz şartlarında dahi Montrö Sözleşmesi ile boğazların statüsünü Türkiye lehine değiştirebilmiş; 1938'te hasta döşeğinden kalkarak Hatay'ın anavatana katılması için yoğun bir çalışma gerçekleştirmiştir.
Misaki Milli andığımız olan Musul ve Kerkük'ü almak için çok ciddi çabalar ortaya koymuştur. Ancak emperyalist kışkırtmaların yönlendirdiği iç gaileler bunu gerçekleştirmesine mani olmuştur.
"TÜRK KÜLTÜR VE MEDENİYETİ ÂTİNİN MEDENİYET UFKUNDA YENİ BİR GÜNEŞ GİBİ DOĞACAKTIR."
Şüphesiz Atatürk'ün yaptığı en büyük iş benim en büyük eserimdir dediği Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmak olmuştur.
Atatürk, Cumhuriyetin kuruluşunun 10. yılında 29 Ekim 1933’te yaptığı konuşmasında,“Türkiye Cumhuriyetinin temelinin, Türk kahramanlığı ve Yüksek Türk Kültürü olduğunu” belirtmektedir. Ve bu temel üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyetinin yapılan işlerin en büyüğü olduğunu ifade etmektedir.
Atatürk, “az zamanda çok ve büyük işler başardığımızı” ifadeyle muvaffakiyetin sırrını,“Türk Milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkârane yürümesi” ile izah ediyor 1933 10.Yıl Nutku'nda.
İşte düşman tam bu noktadan işe giriyor. Milleti yıllarca süren çalışmalar sonunda etnik ve emik (ırkî ve mezhepsel) özelliklerini kışkırtarak bölmeye, peşinden milletimizin en güvendiği kurum olan ordusu ile milletin arasını açmak için çeşitli vesileler oluşturulmaya çalışıyor.
Daha sonra “Türk Milleti,millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir”sözleriyle millî birlik ve beraberliğin önemini bir vasiyet olarak bize bildiriyor.
ATATÜRK'ÜN ONUNCU YIL NUTKU ANKARA ABİDELERİ OLARAK TAŞA KAZINMALIDIR
YineCumhuriyetin 10 yılında gerçekleştirdiği o muhteşem hitabında, Türkiye Cumhuriyetinin ve Büyük Türk Milletinin vizyonunu ortaya koyuyor: “Ülkemizi dünyanın en mamur,en medenî,en müreffeh memleketleri seviyesine çıkaracağımızı, milletimizi en geniş refah vasıta ve imkânlarına sahip kılacağımızı” belirttikten sonra “millî kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkaracağız” diyor. Batının, Doğunun kültürünün kör savunucusu olmayı değil, millî kültürümüzü çağın yaralarını kapatmaya yarayan şifa unsuru haline getirmeliyiz.
“Millî kültür” kavramının bilimsel izahı ise bellidir. İşte Atatürk'ün bize gösterdiği vizyon budur.
Sonra da bu vizyona ulaşmanın yollarını,“aklı ve bilimi kullanmayı” öneriyor."Geçmiş zamanların gevşetici zihniyetine göre değil, “asrımızın sürat ve hareket mevhumuna göre hareket etmemizi” öneriyor.
Ardından15 yıldan beri yaptığı işlerle ilgili millete adeta hesap veriyor. “Verdiği sözleri bir bir yerine getirdiğini, önceki sözlerine karşı milletin itimatını sarsacak bir isabetsizliğe düşmediğini” ifadeyle siyasette olması zorunlu ahlâk ilkesinin en güzel örneğini ortaya koyuyor.
En sonunda “asla şüphem yoktur” ifadesiyle,“Türk kültür ve medeniyetinin âtinin yüksek medeniyet ufkunda bir güneş gibi doğacağını”ifade eder.
“Ne mutlu Türk'üm diyene” sözleriyle de nutkunu tamamlar.
Bilge Kağan’ın yıllar öncesinde Orhun Anıtları'nda taşa kazıdığı yazıtlar gibi Türk Milleti yaşadıkça unutulmaması gereken muhteşem sözler,“Ankara Abidesi” olarak düzenlenmelidir.
Kabrin nur; mekanın cennet olsun Müslünam Türk'ün kahraman, Gazi ve Bilge Önderi Aziz Atatürk.