Piyasalar

Askerliğin Bedeli Olmaz!

Punto:
Siyaset tüketicidir, kıyıcıdır, yıkıcıdır...Ezel Erverdi, 1990’lar siyasetine ışık tutan Aydın Menderes’le Demokrat Parti siyaset tecrübesi hatıralarını “Siyaset Zalimdir” adıyla yayınladı. Siyaset tariflerine girersek, işin içinden çıkılmaz. Bizimki genel bir tanımlama. Bugüne kadar siyasete girip de tükenen o kadar çok dostumuz, ahbabımız, tanıdığımız var ki...Şimdi esamileri okunmuyor. Eskiden “siyaseten katl” vardı. Yani devletin bekası için adam asma. “Siyaset meydanı”, esasen idamların yapıldığı meydandı. Şimdi en ağır cezalık suçlara bile idam verilmiyor. Müebbedin bilmem kaç kere ağırlaştırılmışına kadar gidiyor hükümler. Siyaset tüketerek yok ediyor. “Tükenen siyasiler albümü” yapılsa kimbilir kaç cilt tutar! Siyasetin tüketim malzemelerinden biri de “bedelli askerlik”. Bugünkü şartlara bakarak bedelli askerliği gündeme getirmek pek de makul bir siyasî tavır değildir. Türkiye bir taraftan Irak’da mücadele ediyor, diğer tarafta Suriye’de. Her adımında binbir tehlike olan bir mücadele bu. Bu ülkelerde ne kadar askerimiz var? Bunu merak etmiyorum; yeterince vardır diyelim... Yaşadığımız günler Türkiye’nin en zor dönemi desem, mübalağa etmiş olmam. Bizler 1960’lardan beri olup bitenleri takip ediyoruz. İçerideki zorluklar, dışarıdaki güçlükler azbuçuk malûmumuz. Türkiye’de sağ kamuoyu Sovyet sisteminin yıkılması yönünde keskin fikirlere sahipti. Ondan sonra ne olacağı konusunda uzun vadeli bir düşünce var mıydı? Bunun müsbet bir cevabı yok. Sovyet sistemini yıkmak isteyen kapitalist blok ondan sonra olacaklar konusunda da senaryolar üretmişti. Bunların en meşhuru “medeniyetler çatışması” tezidir. Medeniyetler çatışması tezinin/projesinin ortaya atanlarca reddi veya inkârı Sovyet sonrası dünyayı açıklama bakımından değerini ortadan kaldırmadı. Böyle bir çatışma öyle veya böyle sürüyor/ sürdürülüyor. Türkiye güvenliği için her zaman seferber olmak zorunda. İsrail bölgede çıbanbaşı olarak durdukça, ABD’nin güvenliği oradan başlar ve Türkiye’ye karşı tehdidin arkası kesilmez. (Burada Antakya’nın Kudüs’e 1130 km., İstanbul’a 1121 km. mesafede olduğunu hatırlatalım.) Bugün Türkiye’de profesyonel askerlik belli bir aşamaya gelmiş durumda. Buna rağmen kur’a usülü de devam ediyor. Bütün orduyu profesyonelleştirmek mümkün olsa bile bu ne kadar doğru olabilir? Askerliğe atfettiğimiz kutsallık biraz da genç erkek nüfusun bütününü kapsaması ile bağlıdır. Eğer bu umumilik sürekli zedelenirse, iki tür vatandaş algısı yayılır. Paralılar bedel verir, fakirler askere gider. Yetmez, askerden sonra teskere bırakır. Bedelli askerlik işlerin tıkırında olduğu zamanlara ait arizî bir durum olmalıdır. Her şeye rağmen süreklileştirilmesi düşünülmemelidir. Zihnimiz memleket içinden ve dışından gelecek şehit haberlerini ayarlı iken, bedelli askerliğin telaffuzunun dahi tahmin edilemeyen kırılmalar meydana getirebileceği dikkatten uzak tutulmamalıdır! Askerliğin bedeli olmaz! Bedelli askerlik kural haline getirilemez! Zenginimiz bedel verir Askerimiz fakirdendir! Bu türküyü bulup dinleyin. Fikriniz değişmezse, yapacak bir şey yok!